Halkın iradesi?

Seçimlere müdahale başladı”  dedim. Dünya karıştı. Basın mensupları sanki bu gerçeği hiç görmemişler, duymamışlar gibi telefon açarak beyanat talebinde bulundular. Söylediklerimi nasıl yansıtacaklar bilemem. Büyük basın, Kıbrıs meselesi deyince sus pus olmuş. Kıbrıs meselesi, Türkiye’nin AB yolunda aşılmaz bir engel diye, ödleri kopuyor. AB’ye  “Kıbrıs meselesini Türkiye mi yarattı” diye soran yok. Kıbrıs meselesini, soykırımına teşebbüs ederek başlatan, anayasayı, uluslararası Kıbrıs Antlaşmalarını çiğneyen, eli kanlı, 16 günlük bebekleri, ilkokul çocuklarını, doksanlık ihtiyarları Türk’tür diye toplu mezarlara gömen, gayrimeşru bir Rum idaresini  “meşru hükümet” addederek AB üyesi yapanlara bu yaptıklarının ayıbını anlatan yok!
Demokrasi katlediliyor
Rumların seçtiği bir idareyi, Anayasal düzene, Kıbrıs’ın gerçeklerine rağmen Kıbrıs Türklerinin de hükümeti addederek bizden bu hükümete yamalanarak Rum’un AB üyeliğini meşru hale getirmemizi beklemenin de AB’nin şampiyonluğunu yaptığı demokrasiyi katlettiğinin kimse sanki farkında değil.
Seçimlere en büyük müdahale AB’nin bu gerçekleri göz ardı ederek içimizde dolaşması; muhtarlara, belediye reislerine, okul aile birliklerine, kişilere, adı var kendi yok derneklerin başkanlarına bol keseden para dağıtması ve bu arada da KKTC’yi tanımadığını sık sık vurgulamaktan çekinmemesi; AB yetkililerinin, İngiliz ve Amerikan temsilcilere destek vererek  “Talat seçilmezse görüşmeler çöker”  ikazları ve Sayın Talat’ın da bu saçma sapan tekerlemeyi tekrarlamaya  başlaması; yabancı elçiliklerin bu seçim havasında partileri, kuruluşları ve daha ziyade  “uzlaşmadan yanayım” diyen marjinalleri dolaşıp akıl hocalığı yapmağa başlamaları sanki yokmuş ve olmamış gibi, bu konuları benim dile getirmemle ilgi odağı oluverdim.
ABD, İngiltere, AB yetkilileri ile BM Temsilcisi Downer’in, seçime beş kala, Sn. Talat’ın istediği fakat Rum tarafının  “ilerleme yok ki” diyerek reddettiği “müşterek bir açıklama” konusundaki baskıları da seçimlere müdahale değil de nedir?
ABD’nin akıttığı milyonlar
Geçen defa, referandumda, ABD 30 milyon dolar harcadığını açıklamıştı. Bu kez ne harcayacaklarını her halde seçimden sonra öğreneceğiz. “Aman Talat seçilmezse görüşmeler çöker, felâket olur”  yaygarasına ve propagandasına gelince. Bunu söyleyenler, Sayın Talat dahil, demek ki Sayın Talat’ın halkın iradesini temsil etmediğini kabul ediyorlar ki, onun yerine halkın iradesi ile gelecek bir başkasının Talat’ın yolunda gitmeyeceğini teslim ediyorlar. Halbuki Sn. Eroğlu görüşmelere devam edeceğini söylüyor; KKTC’nin Cumhurbaşkanı olarak!
AB’ye girmek teslimiyettir
Tek devlet, tek egemenlik, tek halk, 1960 Antlaşması’na rağmen Kıbrıs’ta tüm Kıbrıs adına konuşacak bir idare oluşuncaya kadar ve Türkiye AB üyesi olmadan Ruma yamalanarak (Rum-Yunan ikilisinin ENOSİS tahakkuk etmiştir dedikleri) AB’ye girmemizin teslimiyetten başka bir şey olmayacağını gören insanlarımız sayın Talat’a  “Bizi temsil etmiyorsun” demektedir.  “Egemenliğimden, devletimden, Türk-Yunan eşitliğini oluşturan her şeyden vazgeçme hakkın yoktur” demektedir.
İki eşit egemen, kendi kaderini tayin hakkı olan ve HALK oluşumuzun gereği “ayrı seçme-seçilme hakkımızı”  Rum’la birleştirme yetkisi de bu halk tarafından Sn. Talat’a verilmiş değildir. 
Talat, EOKA’yı unuttu mu?
Makarios’un izinde olduğunu, EOKA’dan ilham aldığını, EOKA’nın kendisine yön verdiğini, EOKA’nın mücadelesinin henüz sona ermediğini söyleyen, “mücadele Türk askeri adadan gidinceye kadar devam edecektir”;  “ben federasyon konuşuyorsam bunu benimsediğimden değil, Türk askerini adadan çıkarmanın yolu bu olduğu için konuşuyorum” diyen ve yüzde 99.5 ile  “Garantilere hayır, derogasyonlara hayır” konusunda kararlı bir taraf ile egemenliğe dayanmayan bir anlaşmanın Rum’a teslimiyet olduğunu Sn. Talat bilmiyor olamaz.
Milli iradeden korkuyorlar
Kıbrıs Türk halkının iradesini, yani devletine, egemenliğine ve Anavatanının milli, fiili ve etkin garantisine bağlı olduğunu gösterecek olan önümüzdeki seçimlerde bu iradeye gölge düşürmek, para ile, vaatlerle, gençleri referandumda olduğu gibi aldatarak ters çevirmek eylemi inşallah bu kez başarılı olmayacaktır,
Sayın Talat’ı seçtirmek için yapılan müdahale, Kıbrıs Türkünün milli iradesinden korkulduğu içindir. Sayın Talat’ın kalıcı bir anlaşma konusunda yanıldığını bilen bir halkın iradesini ters çevirmeye çalışmaktadırlar.
Bir kez daha aldatılmayalım
2004’de halkımıza “Annan Planına evet derseniz KKTC tanınacak ve yücelecektir” diyen Sn. Talat’ın bu kez bize dünyayı vaat etmesinin hiçbir anlamı yoktur; hele dünümüzü, yani şanlı bir direnişi, her baskıya rağmen devletimizin ilânını ve onu 27 yıl yaşatmış olmamızı karanlık bir olay olarak takdime kalkması, tuttuğu yolun ne kadar yanlış olduğunu göstermeğe kâfidir. Annan Planı’na evet demesi için Hristofyas tarafından aldatıldığını açıklamış olan Sn. Talat’tan bu kez yeniden aldatılmamasını  ve HALKIN İRADESİ ile kurulmuş olan, Cumhurbaşkanı bulunduğu, Cumhuriyetimize ve devletimize, Anayasadaki yeminine uygun şekilde sahip çıkmasını beklemek hakkımızdır.

Yazarın Diğer Yazıları