Has'ın işgali sonlandırıldı

Bilindiği gibi Kadir Has Üniversitesi 2001-2002 öğretim yılından itibaren Cibali Sigara Fabrikası'nda faaliyete başladı. 2007 sonunda "TEKEL'in paketleme bölümü"nü de bünyesine kattı. Bir yıl sonra Fatih Belediyesi'nin yardımıyla spor salonu ve bağlantılı tesisler tamamlandı.

Üniversite yönetimi, son 5-6 yıla kadar kampüsün önündeki Hisaraltı Caddesi'ni izin falan almadan, cebren trafiğe kapattı. Gerekli müsaade geçen yılın Mart ayında kopartıldı. Kadir Has Üniversitesi'nin "ne dersek o" bu kez hedef büyüttü. Yaya geçişi yasak kapsamına dahil edildi. Deli Dumrul'un görevini üstlenen güvenlikçiler yılların yolunu kullanmak isteyenlere engelleme başlattılar.

Bu cadde başta Cibali'de yaşayanlar olmak üzere bölge insanı için önemlidir. İptali için İBB ve Fatih Belediyesi'ne dilekçe yağdırdılar. Yetkili merciler bunlara cevap verme lütfunda bile bulunmadılar.

Böylesi görülmedi

Olay yerini bilmeyenler için söz konusu güzergahı biraz açmak istiyorum. Halk, Unkapanı otobüs durağı ve Eminönü istikametine gidiş hattı kapatıldığından ne yapacağını şaşırdı. Çaresizlikten eski Abdülezel Paşa, yeni Kadir Has Caddesi ve arkadaki Üsküplü Caddesi ve Nalıncı Kasım Sokağı'nı kullanmak. Yani "labirent gibi güzergah".

Hüseyin Movit'in bir telefonuyla durum bana intikal ettiğinde, bir an duraksadım. İlgilenmeyeceğimi zannederek; "Sen bu bölgenin insanısın. Nüfus kütüğün Fatih." Mecburen bu topa girdim. Gerekli yazıyı yazdım. Okudunuz. Bunu gazeteme geçtiğim günün gecesi NTV'de Kadir Has'ın Rektörü Mehmet Aydın'ı görünce sevindim. Simge Fıstıkoğlu'nun yazıyı rektöre gösterdiğinden emin oldum. En güzel taraf ise yayınımız üzerine "kanunsuz işgalin" sona erdirilmesi.

Hedef yayılmak

Üniversitenin yeni stratejisinin ne olduğunu tahmin güç değil. Etrafındaki binaların tamamını alma peşindeler. Bu bina sahiplerinin yenileme, tadilat yapma isteyenlerine izin verilmemesi bunun işaretleri. Vatandaş, yarın oldubitti ile karşılaşmak korkusu içinde. Tanık olduğumuz gibi kimi eğitim kurumları önce halkın içine giriyor. Sonra onları yerlerinden ediyor. Bu kurgu bakalım Cibali'de de tekrarlanacak mı?

***

Bir Pazar sabahı

Kalkınca ilk işim haber özetlerini almak oldu. Yeni bir şey yoktu. Sadece geçiştirilen şeker mitingini görüntülü vermeleriydi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun kepli halini tutmadım. Bu konudaki yorumum "kafasına ne taksa yakışmadığı" şeklinde. Bu tarzla hiç uğraşmasın. Gandhi'nin şapka kullanmadığını aklından çıkarmasın.

...

UNUTTUĞUM: Bir sonraki adresim her zaman olduğu gibi TRT Müzik'ti. Sazlı Sözlü'deki ikiliden biri Yavuz Bingöl'dü. Solo program kadar parasal katkısı yoktu ama bunlar da hesabında birikim sağlıyor. Ne demişler "Damlaya damlaya göl olur".

Geçen gün ondan söz ederken, gelir kaynaklarından birini atlamışım. Her ay CRR'de -Cemal Reşit Rey- bir THM konseri verdiğini listeye ekleyelim. Anlayacağınız vaziyeti fena değil.

...

BAHAR GELDİ: TRT Müzik dedik ya bir ayrıntıyı daha belirteyim. Bu ekranda 24 saat yayınlanan şömine artık yok. Yerine ırmak ve nehirler eşliğinde doğa görüntüleri konuldu. Gelecek kışa kadar bunları seyredeceğiz. Merak ettiğim bir şey var. Bir zamanlar yayınlanan yavru ördekler ne oldu? Başlarında anneleri ve arkasında bunlar çok şirindiler. Zaman zaman, ekrana taşımakta fayda var.

***

Peynir meselesi

Süt ve süt ürünlerinin önlenemez zamlarını yazınca, aldığım karşılıkların fazlalığı şaşırttı. Doğrusu sevindim. Bu konuda mesaj yollayanlara teşekkür ediyorum. Bülent Özdemir ve Ayşe Can gibi isimler kaliteli ve ucuz ürün satan kooperatiflerin adreslerini yolladılar. Hemen deneyeceğim.

N. Öztürk, bir yandaş gazetenin "Türkiye büyüyor, alım gücü katlanıyor" şeklindeki haberini okumamı önerdi. Bu yayına göre peynirin iyisi 18 lira. Kıyma -konumuz dışı- ise 28 lira. Buna ne diyeyim? Bazı gazeteci geçinenlerin de utanması kalmamış. Bu tip gazete ve gazetecilerin artışı bir başka felaket.

Ucuzluk!

Öztürk'ün sözünü ettiği diğer konu Migros Genel Müdürü'nün Sözcü gazetesine demeci. Beyefendi başında bulunduğu Gıda Sepeti'ni yüzde 11 ucuzlattığını söylüyor. Eğer ucuzlatmaktan kastı çürümekte olan ithal muzları ambalajlayıp 6.50 liraya indirmesi ise lafım yok. Onları alan olmadığı için ertesi gün çöpe atıldıklarını gözlemliyorum. Bu dalda yeşillerden bir örnek daha vereyim. Atom salatanın -İceberg Letuce- tanesi 5.95. Tamamı pörsümüş, çöpe atılmaya aday. Migros Genel Müdürü'nden ricam, şu "ucuzluk sepeti"nde bulunanları bize de yollaması. Eğer sözünü ettiği iki haftada bir yayınladıkları insörtler ise tamamı çalışma masamın üstünde duruyor.

Daha önce verdiğim bütün rakamları bunlardan aldım. Uydurmadım. Bir önerimi tekrarlayacağım. Her şubelerine mutlaka sebze-meyve için soğutucu sistem kursunlar. Böylece ziyanlığı önlerler.

Yazarın Diğer Yazıları