Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Enes İSLAMOĞULLARI

Enes İSLAMOĞULLARI

Hatırlatayım istedim!

Ekmeğimiz kömür karası olmuştu ya hani! Hiçbir kömür ısıtamayacaktı, babaları madende ölmüş çocukların yüreğini...
Kalbimiz Soma’da, dualarımız Somayla, Türkiye ayaktaydı..
Kimine göre sadece bir (k)ömürdü hani...
Canımız, ciğerimiz, nefesimiz, sesimiz, hayallerimiz karanlıkta kalmıştı, yıkılmıştı ya Soma’da...
Gün kömür karasıydı, kalplerimiz kömür karasıydı...
O kadar kazmışlardı ki, cennete gitmişlerdi hani, ardında bıraktıkları bize emânetti...
Soma’da acımız büyüktü, ortaktı, üzüntüleri üzüntümüzdü... 
Ölüm riskiyle güvensiz ortamda çalışmaya mahkûm edilişleri, bugünün dünyasında büyük bir trajediydi... 
Hatırlatayım istedim, Soma diye bir yer vardı artık çok uzakta kalan, hani kömür karasına dönüşen canları verdiğimiz toprağa,  “işin doğasında var, kader...” diyerek... 

***

Bayrağımız vardı ya hani!
Dalgalandığı yerde ne korku, ne keder olurdu. Gölgesinde gurur duyduğumuz, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsüydü hani, kız kardeşimizin gelinliği, şehidimizin son örtüsüydü, destanını okuyup destanını yazdığımız... Savaşların bizi karlı dağlara götürdüğünde kızıllığında ısındığımız, savaşların bizi çöllere savurduğunda gölgesine sığındığımız, tarihimiz, şerefimiz, şiirimiz, her şeyimiz, yeryüzünde beğendiği her yere dikmeyi vaat etiğimiz ay yıldızlı bayrağımız vardı ya 
hani!
Üç kıtanın göklerini süslediğimiz, uğruna üç kıtada şehitler verdiğimiz, üç kıtaya aziz hâtıralarını serptiğimiz bayrağımız vardı 
hani!
Vatan topraklarında, memleket hudutları dâhilinde Lice isimli bir ilçemiz vardı hani, bu ilçemizdeki bir askerî birliğimizin bahçesinde gönderde dalgalanan bir bayrağımız vardı... Barış adına, kardeşlik adına, açılım süreci adına askerî birliğimizin bahçesine giren bir teröristin gönderden indirerek yerlere attığı ve etraftaki kalabalığın da bu eylemi alkışladığı bir bayrağımız vardı hani!
Failinin bir türlü bulunamadığı, failinin bir türlü hukuk önüne çıkarılmadığı, failinin bir türlü yargılanamadığı, askerimizin gözleri önünde gönderden indirilerek yerlere atılan bir bayrağımız vardı hani ayyıldızlı!
Hatırlatayım istedim, hudutlarımız ve hükümranlığımız dâhilinde Lice dediğimiz bir ilçemiz vardı ve o ilçede nâmusuhâlel-dâr edilen bir bayrağımız vardı, ay yıldızlı!

***

Hakkında “Konuşmayın, yazmayın, çizmeyin” denilen, ardından hakkında yazılmasına yasak getirilen bir konsolosluğumuz vardı hani!
Vatan toprağıydı, ecdat toprağıydı, ecdat emânetiydi, Memâlik-i Osmaniye’nin yüzlerce yıllık aziz vatan parçasıydı, adına Musul diyorduk!
Musul’da bir konsolosluğumuz vardı, uluslararası hukukun sınırlarını vatan toprağı olarak tanımladığı, içinde vatandaşlarımız, devlet görevlilerimiz bulunan... IŞİD isimli barbar bir örgütün basarak mülkünü hâlel-dâr ettiği, âkıbetlerini hâlen bilmediğimiz vatandaşlarımızın ve devlet görevlilerimizin bulunduğu Musul konsolosluğumuz vardı...
Tamam tamam sustum, hakkında daha fazla bir şey yazmamızın yasaklandığı Musul’umuz vardı bizim!
Hatırlatayım istedim..

***

Şimdi neyimiz var?
Milletvekili, bakan, başbakan, meclis başkanı, tüm federasyonların, tüm STK’ların, tüm derneklerin başkanı, tüm köşelerin yazarı, tüm gazetelerin sahibi, cumhurbaşkanı ve başkan olmak isteyen bir Recep Tayyip Erdoğanımız ve karşısında bir Ekmeleddin İhsanoğlumuz var!
Yetmez mi?!

Yazarın Diğer Yazıları