Havada bulut

Son günlerde Türkiye’de en çok konuşulan konulardan biri de internet. Hükümetin hazırladığı bir yasa tasarısı ile internete ciddi yasaklar geliyor.
21. Yüzyıl bilişim çağı. Türkiye hiçbir zaman bu çağı yakalayamayacak. Çünkü bizi yönetenler maalesef teknolojiden çok uzaklar.
Halen internet yasaklarının konuşulduğu bir ülkede elbette bilişim olmaz.
Twitter’i baş belası, facebook’u ahlâksızlık olarak gösteren politikacılar bilişimde Türkiye’ye çağ attırma yerine, geri götürüyorlar.
11 yaşındaki bir çocuğun iphone için yazdığı ve 1 dolardan sattığı bir program, o kişiye 11 milyon dolar kazandırıyor.
11 milyon doları kazanan 11 yaşındaki çocuk gibi görünebilir ama asıl kazanan, o çocuğun yaşadığı ülkenin ekonomisidir.
Türkiye bilişimde dünyanın önde gelen ithalatçısı. Elimizde kullandığımız akıllı telefonlarda ya da dizüstü bilgisayarımızda kullandığımız 1 tek yazılım için bile Türkiye, milyon dolarlar ödüyor. 
11 milyon dolarlık ihracat için Türkiye en az, 3 TIR dolusu tekstil ürünü ihraç etmeli. 
Oysa Amerikalı bize bir ofis programını 500 dolara çok rahat satabiliyor. Sattığı sadece bir CD kopyası aslında. Türkiye neden bilişimde hak ettiği yere gelemiyor? Bunun tek sorumlusu bizleri yöneten insanlardır.
İnternet kullanımı git gide yaygınlaşıyor ama biz interneti sadece facebook, Twitter ve gazete okumak için kullanıyoruz. Oysa internet dünya için artık vazgeçilmez. Dahası yaşamın bir parçası. İnternet hızı konusunda Türkiye son 2 yılda önemli adımlar attı. Ancak maalesef halen yeterli değil. En önemlisi Türkiye’de hep indirme felsefesi var. Oysa internet sadece indirme değil, aynı zamanda yükleme de içeriyor.
Fiber optik en son teknoloji. 
Fiberin reklamını yapıyorlar; 1 DVD filmi 5 dakikada indirebilirsiniz!
Ne güzel! 
Peki, kaç saatte yükleyebiliriz o filmi?
1 saat? 10 saat? Yoksa 10 gün mü?
100 mega bit internet hızına karşılık vatandaşa 1 mega bit upload yani yükleme hızı verenler resmen vatandaşla alay ediyorlar. Mevcut teknoloji ile bir DVD 5 dakikada iniyor ama 10 günde gönderiliyor. Türk insanı maalesef sadece youtube izliyor yüklemeye gelince bu hızlarla mümkün değil.
Böyle olunca ne olur? Türkiye hiçbir zaman bilişim üreten, ihraç eden bir ülke olamaz. Sadece ithal eder ve dışa bağımlılığımız artar. Bir bilgisayar programı için Türkiye 4 TIR dolusu ürün ihraç etmek zorunda kalır. Son günlerde bir bulut teknolojisi almış başını gidiyor.
Farklı bir yerde bilgileriniz, belgeleriniz ve fotoğraflarınız depolanıyor ve siz istediğiniz zaman bunlara istediğiniz yerden kablosuz ulaşıyorsunuz. Dünyada birçok şirket bu teknoloji ile ülke ekonomisine milyar dolarlar kazandırıyor.
Bizde ise maalesef bulut teknolojisi halen yaygın değil. Nedeni ise  internetin tek taraflı yani sadece indirme olarak görülmesidir.
İstediğiniz kadar bulut alanınız olsun o belgelerinizi bir dakikada gönderemedikten sonra ne işe yarar ki? Ulaştırma Bakanlığı artık internet altyapısı sunan şirketleri zengin etmeyi bırakmalı ve şu upload hızının yükseltilmesini zorunlu hale getirmeli. 16 mega bit hızın yanında 700 KB yükleme hızı veren şirketler yeterince para kazanmadı mı? Dünyada bu işin standardı ne ise bizde de o olmalı. Milyonlarca abonesi olan Türk Telekom kaç abonesine acaba 1 mega bit (gerçek anlamda) yükleme hızı verebiliyor?
Türkiye’de artık birileri ortaya çıkıp elini vicdanına koymalı ve bu ülkenin internet standardına bir çeki düzen vermeli. Bu olmadığı sürece Türkiye’den hiçbir zaman adam gibi para kazanacak bilişim mucitleri çıkmaz.
Elin ülkesinde araba garajında yapılan internet sitelerinin piyasa değerleri milyar dolarların üzerinde, bizde ise halen kalkıp, filtre ve site kapatma tartışılıyor.

Yazarın Diğer Yazıları