Hayatın hakikatini fısıldayan fıkralar

Hayatın hakikatini fısıldayan fıkralar
Halk bilim araştırmacısı H. Dursun Gümüşoğlu ve Hüseyin Cılga sadece güldürmek için değil içerdiği hikmetlerle hayatın hakikatini  öğretip hatırlatmayı amaçlayan Bektaşî fıkraları üzerindeki çalışmalarını kitaplaştırdı.

Toplumumuzun her kesimine mal olmuş Bektaşî fıkralarında herkesin kendisine ait bir şeyler bulduğunun altını çizen Gümüşoğlu, "Yayınlanmamış Bektaşî Fıkraları ve Bektaşî Fıkralarında İrfan" adlı kitabıhakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:

Yeri geldiğinde anlatılan bir fıkra o toplulukta bulunan bireylerin duygu dünyalarına tercüman olup, ortak noktaları öne çıkararak samimiyeti artırmaya ve barışçıl bir ortama kapı aralar. Halk, duygu ve düşüncelerini ifade için kendine bir sözcü seçer. Bundan dolayı sözlü tarihimizde taassuba karşı eleştirel yaklaşan, bir yönüyle de mesajlar vererek kişiler arasında kutuplaşmayı gideren bir Bektaşî tipine ihtiyaç kendiliğinden oluşmuştur. Bektaşî fıkralarındaki Babaerenleri de Bektaşîliği temsil eden sözcü olarak seçilmiştir. Bununla birlikte, bu gruba giren fıkraların genel yapısını incelediğimizde, önemli bir kısmının Bektaşîlikle bağdaşmadığını da görürüz. Bunun nedeni olarak bazı kesimlerin kendi düşüncelerini 'Bektaşî' üzerinden ifade etmeye çalışmasıdır.

Bu çalışmamızda gerçek Bektaşî irfanını yansıtan fıkralar mümkün olduğunca tespit etmeye çalıştık. Bektaşî fıkraları adı altında yazılmış pek çok eser inceledik. Sonuç olarak, yaklaşık 3 bin 500 fıkrayı gözden geçirip yalnızca 90 kadarını kitaba aldık. Çalışmamızı farklı kılan en önemli şey ise henüz hiçbir yerde yayınlanmamış, gerçek Bektaşî babalarından ve ihvanından derlediğimiz irfan dolu, nükteli sözlerden oluşan fıkralardır.

Bektaşî fıkraları üzerine yazılmış birçok makale ile birlikte kaynak olarak özellikle Prof. Pertev Naili Boratav'ın "Bektaşîlik ve Bektaşî Fıkraları Üzerine Birkaç Söz" adlı makalesiyle, Prof. Dr. Dursun Yıldırım'ın "Türk Edebiyatında Bektaşî Fıkraları" adlı kitabını çalışmalarınmızda esas aldık. Ayrıca, yayınlanmış eserlerden derlediğimiz Kazım Baba, Neyzen Tevfik, Şair Eşref, Âşık Veysel ve Âşık İbretinin fıkralarına da yer verdik. Bunlara ek olarak, saha araştırmalarımızda gerçek kişilerden ve yaşanmış olaylardan derlediğimiz Bektaşî irfanındaki Alevî fıkralarının da çalışmamıza renk katacağını düşündük.

Bu kitapta zekice söylenmişlerin yanında, hem düşündüren hem de güldüren fıkralara yer vermeye çalıştık. Ana fikir olarak verilmek istenen mesajlarda İslâm inancının temel değerleri ile ilişkisine, tasavvuf ehli kimselerin şiirlerinde benzer konuları nasıl işlediklerine dikkat çekmeye çalıştık.

Post Kitap Tel:(0212) 512 70 20

***

ÇÖZÜLMEYEN MUAMMA

Miratî Baba, bir gün Bursa'da Âşıklar Kahvesine gider. Âşığın birisinin kahvehanenin panosuna yazdığı muammayı çözer ve yerine de kendi yazdığı şu muammayı asar:

"Kul görür, Allah göremez."

Günlerce kimse bu muammayı çözemez. Bunu yanlış yorumlayanlardan birisi, "Allah'a saygısızlık yapıyor" diye Miratî Baba'yı Kadı'ya şikâyet eder. Kolluk kuvvetleri Miratî Babayı yaka paça Bursa Kadısı'nın karşısına çıkarırlar.

Miratî Baba, Kadı'nın sorusuna verdiği şu cevapla serbest kalır:

-Kur'ân'da Bakara suresinin 255. ayetinde yani Ayetel-Kürsi'de; "O'nu ne gaflet basar ne de uyku.." diye buyurulur. Allah uyumadığı için rüya da görmez. Hâlbuki insan uyuduğu için rüya görür

----------

HESAP

Haşim Baba ve dervişleri birlikte lokantaya giderler. Yemek sonrası dervişlerden birisi hesap ödemek için Baba'dan destur ister. Baba da kendisinin yanında evlatların hesap ödemesinin doğru olmadığını söyleyip dervişlere lokantanın tabelasını gösterir. Tabelada, "Babanın Yeri" yazısını gören dervişlerin şaşkınlığı geçmeden Haşim Baba hesap ödeme meselesini bitirir:

-Bakın orada "Babanın Yeri" yazıyor... "Dervişin Yeri" yazsaydı, hesabı siz öderdiniz!..

-------

HIZIR

Turgut Baba'ya ihvandan bir can sorar:

-Babaerenlerim, Hızır aleyhisselâmı bizlere nasıl tarif edersiniz?

Babaerenler de şöyle cevap verir:

- Kim, sizin ölü ruhunuzu diriltiyorsa, O sizin Hızırınızdır.

***

Tarihte benzeri olmayan destan

Araştırmacı, S. Eriş Ülger, "Mustafa Kemal'in Önderliğinde Harp ve Sulh" kitabında Mustafa Kemal'i, onunla birlikte özgürlük ve uygarlık yolunda ölümü bile göze alan ulusumuzun var olma savaşını anlatıyor:

Türk'ün ve Türklüğün tarihi asırlara uzanır; ama Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş tarihi Mustafa Kemal Paşa'nın, iç ve dış düşmanlardan vatanı kurtarmak için, İstanbul'dan Samsun'a çıkmak için ayrıldığı 16 Mayıs 1919'da başlar. Bu kuruluş safhası 29 Ekim 1923'de Cumhuriyetin ilanı ile tamamlanır. Arada geçen 4 seneden fazla zaman içinde çok büyük çileler ve dayanılmaz acılar çekilmiş, inanılmaz mucizeler yaşanmıştır. Dünya tarihi 18 gün içinde 150 bin kişilik bir ordunun teçhizatlı ve sadece gece yürüyüşü ile 528 kilometrelik bir yolu kat ettiğini yazmıyor. Yine tarih haini bol iç düşmana, olanakları sınırsız dış düşmana karşı bir avuç kahramanı ile bu Lider'in önderliğinde, genç bir devletin kurtuluşunu ve de tüm engellemelere karşın yapılan devrimlerin benzerini de kaydetmiyor. Harp ne kadar büyük ve dayanılmaz çilelerle kazanılmışsa, Sulh da bir o kadar mücadelenin sonucunda imzalanmıştır. Bu kitap, Türk Devleti'nin kurtuluşunun, çizilen sınırlarımızın hangi çaresizlikler içinde gerçekleştirildiğinin, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl kurulduğunun belgesel, bilimsel olduğu kadar acı, tatlı olayları ile hüzünlü ve akıcı bir anlatımla dile getirilişidir.

Asi Kitap  Tel:(0216) 418 61 64

***

Dünya yanarken

Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği ve 6 yıl süren İkinci Dünya Savaşı döneminde Türkiye'de kimsenin burnunun kanamamasında en büyük pay sahibi devrin yöneticileri ve onların lideri Cumhurbaşkanı İsmet İnönü idi. Ülkeyi savaş dışında tutmayı başaran siyaseti aklıselim sahiplerince takdirle karşılansa da, o ateşten yılların gereği olarak yaşanan kıtlık ve sıkıntıların da hedefi olmaktan kurtulamayan İsmet İnönü hakkında doğru hükmü vermek için Mehmet Arif Demirer'in kaleme aldığı, "İnönü'den İkinci Dünya Savaşı" konuya ilgi duyanlar için rehber niteliğinde bir eser.

Bilgi Yayınevi Tel:(0312) 434 49 98

 

 

 

***

Türkiye'ye tuzaklar

Siyasi konulardaki araştırma çalışmalarıyla dikkat çeken Süleyman Türkoğlu yeni kitabı "Düzenek / Küresel Çeteler" ile dünyadaki küresel Siyon çetelerinin türkiye üzerinde kurdukları düzeneklerin izini sürüyor. Türkoğlu, "Bu araştırmamı okuduğunuzda küresel çetelerin yeni düzeni için yeni kurdukları, tek şirketten yönetilen, paralı ve daha ucuz karma terör örgütlerini tanıma fırsatı bulacaksınız. Ortadoğu tuzağına çekilen Türkiye Cumhuriyeti'nin karma bir iç savaş tuzağına çekilerek nasıl parçalanmak istendiği planlarının deşifre edilmesine tanık olacaksınız" diyor.

Siyah Beyaz Kitap Tel:(0216) 660 10 53

 

 

 

***

KÜTÜPHANEMDEN

Özlü sözcüklerde saklı gerçekler rehberi

Ne zaman bir atasözü duysam bu konuda sahip olduğum kanaati bir kere daha hatırlarım:

"Ben bugüne kadar yanlış ve isabetsiz hiç bir atasözü işitmedim. Atalarımız söylediklerini ne kadar da güzel ve yerinde söylemiş..."

Gerçekten de bugüne kadar atalarımızın bu kanaatimi değiştirecek bir hatasına rastlamadım. Zaten bu sözlerin binlerce yıldır yaşayabilmesinin sırrı da herhalde bu olsa gerek. Bildiğiniz gibi bu sözleri söyleyenin meçhul olması da, bir kişinin değil binlerce kişinin binlerce yıllık birikimleri sonucunda ortaya çıkmasındandır. Yıllara meydan okuyarak nesilden nesile ulaşan bu sözler, kıymeti bilindiği takdirde insanoğlu için gerçek bir hayat hazinesidir. Hemen hepimizin hafızasında bu muhteşem hazinenin az ya da çok kırıntıları mevcuttur. Metin Yurtbaşı da bu hazineden istifade etmemiz için "Sınıflandırılmış Türk Atasözleri" adıyla bir kitap hazırlamış. 1994 yılında Özdemir Yayıncılık tarafından ilk baskısı yapılan kitapta, geleneksel değer yargılarımızı 172 konuda sergileyen, açıklamalı 30 bin Türk atasözü yer alıyor. Ayrıca konulara uygun olarak çizdirilmiş tam bin adet resim de atasözlerimize eşlik ediyor.

Daha fazla sözle bu sütunları işgal etmek yerine, kitaptan seçtiğim sözün özü atasözlerimizle yazımıza noktayı koyayım:

*Armut dibine düşer

* Eğik boynu kılıç kesmez

* Merhametten maraz doğar

* Göl yerinde su eksik olmaz

* İtle yatan bitle kalkar

*Gelen gidene rahmet okutur

* Karga gül dalına konmakla bülbül olmaz

* Kefilineli cebinde gerek

* Temelsiz bina tez yıkılır

* Kaçanın anası ağlamamış

* Giden gün ömürdendir

*Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz

*Evi ev eden avrat, yurdu şen eden devlet        (A.Y.)