Hedefleri olmayan Türkiye...

                   Türkiye'nin hedefi yok. İdeali yok. Ülküsü yok. Dolayısı ile Türkiye'nin gelecek planı yok.

"Yüzyıl sonra nasıl bir dünyada yer alacağım? Buna göre nasıl bir Türkiye yaratacağım. Gelecekteki benim ülkem hangi durumda olacak?" Böyle bir sorusu olmayan ve zihninde gelecek tasarımı bulunmayan yönetenlerin olduğu ülkede elbette işler beklendiği gibi gitmez. Bu durumda 1970'li yıllardan kalma ideolojik söylemleri gerçek sanarak ortaya saçarsın.

Mesela "İlim ve fen tahsili için Batı'ya gönderilenlerin çoğu zaman ülkelerine benliklerini de kaybederek döndüklerini, kendilerinden ülkeleri için kurtuluş reçetesi hazırlaması beklenenlerin Batı'nın gönüllü ajanları haline geldiklerini" söylemek gibi. Kendi çocuklarının bile başka ülkelerde üniversite okuduğu aklına bile gelmez.

Aynı şekilde 68'lerin ideolojik takıntılarını tekrarlarsın. Ülkeyi kurtaran adamlara "iki sarhoş" dersin.

Geleneksel dışişleri politikalarını küçümser "monşerler" diyerek geçmişte öğrenci derneklerinde öğrendiğin beyin yıkama teranelerini sahici sanır, unutmaz tekrarlarsın..

Sonra ardı arkası kesilmeyen yüzlerce vahim hata yaparsın.

Ülkenin geleceğini tehlikeye sokarsın.

İşte bak..

Suriye politikaları. Türkiye'nin önünde parçalanmış ve harabeye dönmüş gerçeklik olarak duruyor.

Onlarca vahim hatayı yapıp ülkenin kaderini zora soktuktan sonra şimdi ne diyorsun? "Biz toprak bütünlüğü bozulmuş bir Suriye istemiyoruz.."

Kardeşim, toprak bütünlüğü siz ABD ile el ele "Eyy!!" diye bağırmazdan evvel taş gibi yerli yerindeydi. Bıraksaydınız da öyle kalacaktı.

Siz, "monşerler" ideolojik söylem geçmişinize yaslanarak beğenmediğiniz Türkiye, dış politikasını değiştirdikten sonra Suriye, ABD'nin PYD'ye TIR'lar dolusu silah gönderdiği ülkeye dönüştü.

Aynı şekilde Kerkük-Musul-Telafer..

Ezeli Türk yurdudur.

Türkiye bunu bilerek bir gelecek palanı yapmadı. Önünü, geleceğini yok sayarak, gününü, içinde bulunduğu anı öne çekerek Barzani ilişkisini yüceltebildiği kadar yüceltti.

Sonunda gele gele "kardeşim" dediklerine karşı tatbikat yapmak zorunda kaldı. Hâlbuki evrensel gerçeklik değişmiyordu. Ve bunu herkes söylüyordu. "Devletlerarası ilişkilerde çıkar geçerlidir" diye.

Önceki gün haberlerde gördük, Kerkük'te saldırı oldu. Baktık ki İran destekli Haşdi Şabi güçleri içinden bir grup Türk gelip şehri koruyor. İran gibi gelecek politikası olmayan Türkiye ise sınırda tatbikat yapıyor.

Barzani Peşmergeyle askeri bir güç oluştururken, İran, Haşdi Şabi'yle silahlı birlik kurarken Türkiye, yıllardır birbiriyle çatışmaktan bıkmayan Türkmenleri bir araya getirip, hepsini altüst edecek bir özel harekât gücü kuramadı.

İşte bu öngörüsüzlüktür.

Gelecek tasarlamamaktır.

Günübirlik politikanın içinde yüzmektir.

İnşallah boğulmayız.

Yazarın Diğer Yazıları