Helal olsun sana ulan Apo!

Emin Çölaşan, hali hazır durumu ne güzel ifade etmiş: “Helal olsun sana ulan, sayın Apo” ...
Öyle ya darağacından “kurtarılıp” TC Devletiyle müzakere muhatabı konumuna yükselmek, her babayiğidin harcı değildir!
PKK’yı kuran ve otuz yıla yakın ülkemizi savaş alanına çeviren, binlerce insanımızın, ardı arkası kesilmeyen şehitlerimizin katili ve hala PKK’nın “onursuz” komutanı, Abdullah Öcalan -namı diğer Apo- ile TC devletinin hükümeti -Başbakanı- “barış” müzakerelerine hazırlanıyor... Erdoğan, Oslo müzakereleri ifşa olunca “Bunu söyleyenler, şerefsizdir alçaktır” demişti... Şimdi müzakereleri yapacağını kendisi söylüyor..

***

İleride tarihçiler Türkiye’nin bu dönemine muhakkak “Gaflet -Derin gaflet- devri” diyeceklerdir. Özellikle ülkenin, şu sırada içinde -karşısında- bulunduğu PKK/terör/Kürt/Güneydoğu sorunları sarmalı hususunda iktidarın tutumu ve yandaş yazarların yorumları inanılmaz bir “gaflet” gafletten de öte “hamakat” ifade ediyor. Eşkıya ile, başı ile müzakere ne demek, adını siz koyun!
Derin “gaflet”, Apo’nun cinayetleri, adil yargılamada sabit olduğu ve idamına hükmedildiği halde, hükmün infaz edilmemesi ile başlamış ve aynı çizgide, günümüze kadar devam etmiştir.. Apo idam hükmü rafa kaldırıldıktan sonra 22 yıldır İmralı’da ihtimamla “yaşatılmaktadır” ... Şimdi “kademeli affı” söz konusu! Başbakan Erdoğan -TC Devleti- eşkıya başından Kürt -terörü- sorununun çözümü için sorunun baş failinden tavsiye-yardım istiyor; Erdoğan, malum pişkinliği ile resmen açıkladı.
Apo şimdi AKP iktidarının bu zaafı karşında “iyi polisi” oynamakta, uzaktan kumanda ettiği “on gerilladan orduya” büyüyen PKK eşkıyasına, hele son eylemleri üzerine itidal mı tavsiye edecek ?Ve müzakerelerde acaba, “Büyük Kürdistan” ın hudutlarının tespitinden başta neyin pazarlığı yapılacak?
 ABD’nin Apo’yu teslim ederken neden asılmaması şartını koştuğu, şimdi anlaşılıyor; “vakti gelince istimal edilmek üzere rafa koyun!”
Büyük devletler gündelik değil, uzak vadeli siyasetlerine göre hareket ederler.
Ama TC Başbakanı -tek adam- Erdoğan bu konuda da eyyamcı!
Koca Türkiye’nin Başbakanı anlaşılan Kürt sorununun aslında ne olduğunu hiç anlamamış veya anlamazlıktan geliyor. Bölücüler PKK temsilcileri ve “Sayın Apo, Büyük Kürdistan’dan vazgeçtik diyecekler mi? Deseler de vazgeçebilecekler mi? Eşyanın tabiatına, bu adamların, kadınların sebebi mevcudiyetlerine aykırı! Öyleyse, onlarla Oslo’da, İmralı’da, ne müzakere edilecek? Herhalde “Büyük Kürdistan”la sınırlarımız.!
Yani “müzakerelerden mütarekeye ve Sevr’e”.. Öteden beri Erdoğan’ın gönlünde yatan “eyalet” veya BDP’nin deyimiyle “Demokratik Özerkliğe!” Alt yapı AB finansmanı ile hazır!
Bundan sonra da açılan kısa yoldan, Ermenistan kapısına!

***

 Türkiye, Türk ordusu şu sırada en zayıf durumunda; Komutanların, sanki esirlermiş gibi apoletleri sökülecek, kılıçları kırıldı ve “er” rütbesine düşürülecekler. Bölücülerin ve bütün düşmanlarının bunları görmediklerini ve bu zafiyetten cesaret almadıklarını mı sanırsınız! 
Evet devir gaflet hem de derin gaflet devri; Erdoğan’ın “Müzakere ederken mücadele” formülü de bu gafletin bir ifadesi...
Balyoz Davası iddiaları ne kadar haklı? İleride tarihçiler bugünkü dönemi değerlendirirken herhalde çok doğru yorumlar değerlendirmeler yapacaklar ve bazı şimdi esir ve “er” olanların masa üstü senaryolarını fiiliyata sokmamışlarsa da endişelerinde ne kadar haklı oldukları anlaşılıyor! 
Atatürk’ün Cumhuriyeti acaba 90. yılını idrak edebilecek mi? İşte şimdi, asıl mesele bu!

***

Erdoğan “Siyasette bizler zaten bu riski alarak yola çıktık. Birçok enstrümanlar var ki burada bu enstrümanları bir risk olarak görecek ve buna katlanacaksınız “buyurmuş. Önce sormalı: “Bu aletleri” kimler sizin ellerinize verdi ve ne için? Ama; aletler elinizde kalsa, iyi de dikkat edin ellerinizde patlamasınlar!

Yazarın Diğer Yazıları