Hem Amerikancı hem Osmanlıcı!

Türkiye, AKP sözcüleri veya destekçileri tarafından yıllardır, "Türkiye, Erdoğan liderliğinde eski Osmanlı topraklarına bir şekilde hâkim olacaktır, ancak bu milli kimlikle, milliyetçilikle mümkün değildir, bu sebeple, rejim, milletin ve devletin adı hatta bayrak bile değişebilir, Türklük Anayasa'dan çıkarılmalıdır" laflarıyla oyalandı!

Burada inanılmaz olan şudur ki, söz konusu kadrolar, böyle bir değişimin bugünden yarına hemen birkaç yıl içinde olup biteceğini zannediyor veya gençleri böyle şartlandırıyor!

Oysa Osmanlı devletinin Kanuni döneminde zirveye varması yüzyıllar almıştı. Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu olmasaydı, Osmanlı olur muydu?

***

AKP kadroları, propagandaya o kadar kapılmıştı ki Tayyip Erdoğan'ı, "one minute" gösterisinden sonra İstanbul'da "Üçüncü Abdülhamit" pankartıyla karşılamışlardı!

Erdoğan da GATA'ya Abdülhamit ismi verilmesini sağladı!

Fakat "Gölge CIA" diye bilinen istihbarat kuruluşu Stratfor'un yazışmaları yayınlanınca Tayyip Erdoğan'ın, Yahudilerin gerçek lideri olan Henry Kissinger'e "Bir noktada İsrail'le köprüleri atıp, İslâm dünyasına yaklaşacağını" söylediği, Kissinger'ın da "Erdoğan, İslâm dünyasının lideri olma niyetinde" dediği anlaşıldı.

Bu verileri iki isim de yalanlamadı!

Erdoğan, İsrail ile köprüleri, "one minute" tiyatrosuyla ve Mavi Marmara gemisini İsrail'e göndermekle atmıştı. İsrail Başbakanı Ehud Olmert, bakanlarını, "Türkiye aleyhine konuşmayın" diye uyarmıştı!

Türkiye Başbakanı, İsrail Cumhurbaşkanı'na alenen "katil" dediği halde susuyorlardı!

Çünkü bu senaryonun sahneye konulmasını kimin sağladığını biliyorlardı! Köprüler ise gerçekte hiç atılmamıştı!

***

Osmanlıcılık hayalleri, bu olaydan sonra yeniden ısıtıldı. Türkiye bu hayallerle Suriye'nin üzerine sürüldü, Suriye'de kan gövdeyi götürdü! Mülteci sorunu ve IŞİD terörü başladı!

Aslında "Osmanlı Milletler Topluluğu" fikri, ilk olarak Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika tarafından, 2005 yılında Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e önerilmişti.

Benzer sözleri Amerikan basınında da çıkan Ahmet Davutoğlu, Kayseri'de 21 Ocak 2012'de yaptığı konuşmada "1911 ile 1923 yılları arasında nereleri kaybetmişsek, hangi topraklardan çekilmişsek 2011 ile 2023 yılları arasında, o topraklardaki kardeşlerimizle, 100 yıl önce kaybettiğimiz topraklardaki kardeşlerimizle yeniden buluşacağız. Osmanlı Devleti'nin kaybettiği topraklara yeniden açılacağız. Bu, zorunlu ve tarihî bir görevdir." dedi.

Erdoğan da "1911-1923 söylemi"ni hâlâ kullanıyor

***

Peki ama zorunlu görevden bahseden Davutoğlu istifa ettiği zaman Amerikalılar neden, "Ankara'daki adamımızı kaybettik" dedi? Davutoğlu bu değerlendirmeye neden cevap vermedi! Hem "Amerika'nın adamı olmak" hem de Osmanlı'yı diriltmek mümkün müdür?

Biz 5 Ağustos 2007 tarihinde "Yeni Osmanlıcılık ya da Büyük İsrail!" başlığı altında gerçekte ne olup bittiğini kamuoyuna duyurduk:

"Büyük Ortadoğu Projesi haritasını 'Yeni Osmanlı coğrafyası' diye gösteriyorlar. Aslında o harita, Büyük İsrail haritasıdır, 

Türk halkının, AKP'yi dolayısıyla Amerikan stratejilerini  desteklemeye devam etmesi için Büyük İsrail projesini 'Yeni Osmanlıcılık' olarak benimsemesi, yani zokayı yutması gerekir.

***

AKP tabanının bu zokayı yutmaya meyilli olduğunu sadece biz söylemiyoruz;

Yenişafak yazarı Akif Emre, 'Ismarlama Osmanlı haritası' başlıklı yazısında 'Daha düne kadar Türkiye'yi parça parça gösteren haritalar yayımlayan Amerikalılar, bugün 'Yeni Osmanlı haritası' diye büyük imparatorluk haritalarını niçin gündeme getirsin?' dedikten sonra AKP tabanı hakkındaki gerçeği şöyle ifade etmişti:

-Özellikle muhafazakâr ve İslâmcı geçmişiyle bilinen kesimin bu sahte gerçekliğe ram olma riski çok yüksek!"

***

İşte asıl mesele, bu sahte gerçekliğe ram olan, algı kapasitesi sınırlı insanlardır!

Yazarın Diğer Yazıları