Hem kundakçı hem itfâiyeci!

Kanada’da yayımlanan ve adı “Hür basın” anlamına gelen “Free Press” gazetesinin Batılı istihbârat kaynaklarına atfen verdiği habere göre, Türkiye ile Sûriye arasında köprülerin atılmasına, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı son görüşmede Sûriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın sarfettiği şu sözler sebep olmuş:
“-Osmanlı pâdişahlarının devri kapandı. Sûriye, Arap devleti kimliğini bırakıp bir kez daha Osmanlı benzeri bir yapının içinde yer almayı aslâ kabul etmeyecektir. Ankara’nın yeniden Arap dünyâsının karar merkezi hâline gelmesine râzı olamayız.”
Haberin doğru olması ihtimâli, hemen şu soruları sormamızı gerektiriyor.
- Yapılan görüşmede kimin kime ne söylediğini “Batılı istihbârat merkezleri” nasıl öğrenmişlerdir?
- Takrîben iki ay önce yapılan bu görüşmede neler konuşulduğunu Türkiye’nin basını ve vatandaşları olarak niçin doğrudan doğruya Dışişleri Bakanımızın ağzından değil de Kanada’da yayımlanan ve devamlı olarak Türkiye’nin hem Ermeni soykırımını kabullenip sorumluluğunu üstlenmesi, hem PKK’ya boyun eğip iki devletli çözüme râzı olması gerektiğine dâir yorumlara yer veren bir gazeteden öğreniyoruz?
“Sayın” Ahmet Davutoğlu, Şam’a Ankara merkezli bir yeni-Osmanlı devlet modelini empoze edip kabul ettirmek için mi gitmiştir?
- Böyle bir durum vârit ise, son zamanlarda hükûmet-devlet arasındaki ince farka sık sık vurgu yapılan Türkiye’de yeni-Osmanlıcılık (neo-Ottomanizm), resmî, fakat Türk Milleti’nden gizli olarak yürütülen devlet siyâseti midir, yoksa mevcut iktidarın ezici çoğunluğu muhâfazakâr ve Osmanlı hayrânı olan seçmenlerine câzip görünmesi için ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi’ne geçirilmiş bir kılıf mıdır?
- Sûriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, açıkça empoze edilmeyip diplomatik bir uslûpla îmâ edilmiş bile olsa, bu modele karşı tavır koymakta haklı mıdır, haksız mıdır?

***


Her ne kadar bizi kandırmak için bedenen bizimle aynı tarafa yöneliyor olsalar da, rûhen siyah Kâbe’yi değil Beyaz Saray’ı kıble edinmiş olanlar, bir süredir yani mâlûm kalkışmanın başlamasından beri, fırsat buldukları her vesîleyle işbu ‘kâfir’ sıfatına şiddetle vurgu yaparak ülkemizde Esad’a karşı nefret ve şiiler tarafından yönetildiğinden bahisle Sûriye’ye karşı düşmanlık duygusunu yaymaya çalışıyorlar. Bunu yaparken de gûyâ Osmanlı’yı ihya etmeye çalışan serdengeçti pozlarına bürünüyorlar.
New York’daki Hürriyet Heykeli’nin altında tek bir dünya devleti oluşturup bütün insanlığı kendilerine esir etmek gâyesiyle kafa yoranlar, Saddam’ı önce Kuveyt’i işgâle teşvik edip sonra kendisini yok ettikleri ve ülkesini işgal ettikleri gibi, bizi de önce yeni-Osmanlı olmaya teşvik edip sonra “sizi işgalciler siziii!” diye tepemize inmenin ve doksan yıl önce Türk Milleti’ne kabul ettiremedikleri Sevr’i çok daha ağır şartlarla dayatmanın planlarını yapıyorlar.
Ne yazık ki bu ülkede etiketli-yetenekli ve aynı zamanda etkili-yetkili olan birileri, onlardan hiç de aşağı olmayan Türk düşmanlığı sâikiyle o planlara hizmet ediyorlar.

***


Siz er geç terketmek zorunda kalacağınız devlet içi iktidardan vazgeçemiyorsunuz; elin oğlu devletinden niye vazgeçsin?
Efendim, bunun mümkün olmadığını hem büyük oyunu kuranlar hem onların piyonları pakâlâ bilirler.
Fakat, kasıtlı olarak büyük bir yangını çıkarmak için küçük bir nesneyi yakmak gerektiğini de bilirler!
Üstelik, gizlice kundakçılık yapıp yangını çıkardıktan sonra itfâiyeci kılığında boy göstermeyi de iyi becerirler!

Yazarın Diğer Yazıları