Her devrin ötekileri

Seçimden sonra ilk defa bir gece oturayım da bizim mahallenin ahval şeraiti neymiş izleyeyim dedim;

"Türk Milliyetçiliği, Türkçülük" tartışılıyordu ekranda!

Hem de neden?

"Devlet"in artık bu doğrultuda idare edileceği zannıyla!

Hem de kim tarafından?

"Her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidar" tarafından!

Allah'ım sen aklıma mukayyet ol!

***

Ara not:

Keşke... Keşke, Türkiye Cumhuriyeti, kurucu ideolojisine dönse... Keşke, Atatürk'ün vizyonu doğrultusunda, Türk Milliyetçisi bir perspektifle yönetilse de biz utansak... Yüzümüzü kızartsalar... Mahçup etseler bizi...

Hiç erinmeyiz, özür de dileriz;

"Meğer siz biz sıradan fanilerin göremediğini gören, sezemediğini sezen, düşünemediğini düşünen nasıl ulu bilgelermişsiniz ki, her nevi muhalefetimize rağmen, homurdanmamıza rağmen dönmediniz yolunuzdan... Sizi dinlemeyen, 'vardır bir bildiği' demeyen kafamız kopsun" deriz...

Yeter ki, bu ülke yeniden "hür" olsun... "Egemenlik" kayıtsız ve şartsız milletin olsun... "Adalet" mülkün temeli olsun...

Olsun da biz yerin dibine batalım, hakkınızı yemiş olmanın utancından!

Ve fakat, 1923 Cumhuriyetinin, değerlerinin geçmişte kaldığı, 24 Haziran itibariyle "yeni bir devlet" kurulduğu ve bu "yeni devlet"in, "eski Türkiye"nin -yasalar dahil- ölçüleri uyarınca yönetilemeyeceği ulu orta ifade edilirken, nasıl olacak?

***

Neyse...

"Ee nasıl olacakmış o iş" izleyeyim dedim...

Bir de ne göreyim;

Kürt etnikçiliği yükselirken onun bilirkişisi, siyasal İslamcılık yükselirken onun bilirkişisi, küreselleşmecilik yükselirken onun bilirkişisi, AB'ye egemenlik devri yapılırken orantısız liberalizmin bilirkişisi olan zevat anlatıyor nasıl olacağını!

Hay bin kunduz!

Düne kadar "aşırı dozda milliyetçi" olduğumuz için "öteki"ydik, bugün "yeterince milliyetçi olmadığımız" için öyle mi?

"Acaba" diyorum;

"Her devrin biat alerjisi mazlumları" diye bir kitap yazsam, 40 yıl sonra bir Başbakan çıkar da nasıl mağdur edildiğimizi anlatmak üzere sallar mı kürsülerde elinde!

***

SORU-YORUM

Televizyona çıkıp da "devlet"in "tek parti döneminde" Türkçü-kafatasçı bir anlayışla dizayn edildiğini anlatan anlı şanlı profesörler Türkçülük-Turancılık davasının ne olduğunu, ne zaman başladığını, bu ülkede yaşayan onlarca Türkçü aydının "tabutluklara" kimin iktidarında atıldığını bilmiyor olabilirler mi?

***

"Devam" mı?

Seçimin üzerinden sadece bir hafta geçti.

Seçimlerde "Türkiye vakti" diyen seçmen çoğunluğuna teşekkür niyetine olmalı herhalde, uçan, havada çift burgu, üç parende, beş takla atan, fezaya çıkan, düşman çatlatan ekonomimiz için "zam vakti";

Kredi kartı faizlerine zam geldi...

Avrasya tüneli geçiş ücretlerine zam geldi

Sigaraya zam geldi...

Doğal gaza zam geldi...

Akaryakıta zam geldi...

"Devam" etsin mi ahali!

***

Vıcık vıcık riya...

Siyaset iyice kişiliksizleşti...

Diyelim kendinize çok derin anlamlar, duruşunuza ilkeler filan yüklüyorsunuz ve mensubu olduğunuz partinin bu ilkelerden uzaklaştığını, ayrıştığını düşündüğünüz için başkaldırıyorsunuz.

İtiraz ediyorsunuz, etkili olmayınca istifa ediyorsunuz, yahut partiniz sizin ilkeler mücadelenizi "zararlı faaliyet" sayıp ihraç ediyor sizi...

Siyaset girmiş bir kere bünyeye; ille de yapacaksınız. Yeni bir parti kuruyorsunuz, yahut o gün için ilkelerinizle uyuştuğunu varsaydığınız bir başka partiye transfer oluyorsunuz.

Eski partiniz için en beter kişisiniz... Lanet yağdırıyorlar her gün arkanızdan... Yetmiyor iftiralar, hedef göstermeler, birlikte olduğunuz zamanlarda edinilmiş mahrem bilgileri afişe etmeler...

Rezilliğin bini bir para.

Sonra...

Bir şey oluyor ve siz yeni partinizde de huzursuzlanıyorsunuz, orada da barınamıyorsunuz, orayı da eleştirmeye başlıyorsunuz...

Sonra ne oluyor biliyor musunuz?

Eski partiniz nazarında dolar gibi bir şey oluyorsunuz; tavan yapıyor değeriniz!

Eski partiniz, yeni partinizi karalamak için sizi şahit gösteriyor; sizin nasıl bulunmaz Bursa kumaşı olduğunuzu belirterek yapıyor hem de bunu!

Siz ne dersiniz?

Kişiliksizlik değil mi bu şimdi?

Vıcık vıcık riya değil mi?

Adam partisinden istifa ediyor.

Zaten şöyleydi böyleydi haindi acizdi cahldi demediklerini bırakmıyorlar.

Adam gittiği partiden de memnun değil ayrılıyor.

İşte gerçek milliyetçi anladı filan diye cilalıyorlar.

Emre Kongar her yazısını diren demokrasi diye bitiriyor ya.

Ben de ilke ilke ilke diye bitireceğim zannederim bundan böyle.

***

Bir yurttaş olarak beslenmeyle ilgili yasal düzenleme istiyorum. Özellikle çocuklarımızın sağlığını ölümüne tehdit eden ve her yerde satılan tüm şekerli ve katkılı ürünlerin özendirilerek satılmasına engel olacak bir yasa istiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları