Her İngiliz, İngiliz midir?

Değerlerinden, kültüründen, kimliğinden uzaklaştırılmış bir toplumun sağlıklı bir konuşma ortamı oluşturması da kolay olmuyor. Kör dövüşünden farksız, kan davalarını çağrıştıran çatışmalar yaşanıyor. Halimize düşmanlarımızı güldürüyor, dostlarımızı da üzüyoruz.
Hayli zamandır bir açılım kampanyasıdır tutturuldu, gidiyor. Tarafların düşüncelerinin, kırmızı çizgilerinin ve verilecek tavizlerin sınırını net olarak bilmiyoruz. Hükümet tarafının vereceği tavizlerin bizi kimliksiz bir millet noktasına götüreceğinden endişeler var. Ne yazık ki levhalardaki T.C. harflerinin kaldırılması gibi PKK’nın dahi açıktan istemeye yüz bulamadığı gereksiz işgüzarlıklarla enerjimizi tüketiyoruz.
Türk Milleti kavramı üzerinden fırtına koparılıyor. Dünyada adı olmayan bir millet var mıdır? Yahut tarihte ve bugün bütün dünyaca kabul gören ismini değiştirmeye kalkan büyük bir devlet duydunuz mu? Anayasada ve mevzuatta ırkçılık kokan ibarelerin kaldırılması ayrı, milletimizi kimliksizliğe ve kişiliksizliğe sürükleyecek uygulamalara kapı açmak ayrı bir konudur?
Bu sütunda defalarca yazdık. Açılım süreci en başından beri plansız, programsız ve tutarsız yürütülüyor. Devlet kanadının öteden beri en iyi yaptığı iş, psikolojik propaganda teknikleriyle kamuoyunun kafasını karıştırmak. Ancak gündem öyle hızlı değiştiriliyor ki, insanların inançları zaafa uğratılıyor ve ümitsizlikleri artıyor. Toplum provokasyonlar ve yalanlar üzerine kurgulanan algılarla “artık ne olacaksa olsun” noktasına defalarca getirildi. Fakat halkın sağduyusu ile bu kadar çok oynamanın ciddi sonuçlar doğuracağı unutulmamalıdır. Farz edelim ki silahlar tamamen bırakıldı ve terör tamamen bitirildi. Bu kez de ardı arkası kesilmeyen doğru-yanlış bilgilendirmelerle toplum vicdanında oluşturulan gel-gitler ve yap-bozlar yüzünden kitleler memleket ve devlet meselelerine tamamen ilgisiz kalabilir. Hatta ‘sosyal anomi’ (toplumsal yılgınlık) diyebileceğimiz hastalıklarla toplum çok daha ciddi komplikasyonlarla karşılaşabilir.
Evet defalarca ifade edildi: “Hayır sulhtadır” hükmü Kur’an-ı Kerim’dendir. Kur’an bu örneği boşanmak isteyen aileler hakkında veriyor. Ayet mealen şöyle devam ediyor: “Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara meyillidir. Eğer iyilik yapar ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.” Yani tarafların (insanların) nefsi kıskançlık ve bencilliğe yatkındır, buna dikkat edin ve aranızda anlaşın ve anlaştırın.
Binlerce evladımız şehit düştü, yaralandı ve gazilik şerefine erişti. Asıl ızdırabı, çileyi şu anda konuşmayan fakat ciğeri yanan insanlarımız çekiyor. Milletin içerisinde bir fitne ateşi yanıyor. Aile bünyesinde yaşanan kavganın fitilinin dışarıdan ateşlendiğini de biliyoruz. Öyleyse ne yapacağız? Tabii ki vicdan sahibi kimse bu çatışmanın ilânihaye sürmesini istemez? Fakat taraflar birbirlerini önce dinleyecek kadar sinirlerine hakim olmalıdır. Ocağımıza düşen ateşin korları henüz yakmaya devam ederken, ailenin soyadını değiştirmeyi önermek akla zarar bir yöntemdir. Barışı sağlamayacağı gibi konu komşuya rezil olmak da var?
İngiltere’yi ele alalım. İngiltere, Birleşik Krallığı meydana getiren dört ülkeden biridir ancak Birleşik Krallık’taki herkese İngiliz denir. İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda ahalisinin yüzüne “sen İngilizsin!” dersen hakaret sayar. Fakat yurtdışında hepsi ‘İngiliz’dir. Benzer şekilde kendini Kürt olarak tanımlayan vatandaşlarımıza yurtdışında “Türk müsünüz?” diye sorulduğunda bugüne kadar hepsi duraksamadan ‘evet’ diyordu. Şimdi ne oldu?
Milletimizin ismi Türk Milletidir. Bu ifade herkesin ırk olarak ‘Türk’ olduğu anlamına gelmez. Evet farklı etnik kimliklerle anılmak istemeyen vatandaşlarımızın yüzüne karşı, “sen Türksün!” diye dayatmayalım. Zaten bu tür zorlamaları yapanların çoğu söylediğine kendisi de inanmıyor. Ancak dayatmalardan rahatsızlık duyanlar da soyadımızı değiştirmeye kalkışıp hem kendilerini hem de Yüce Türk milletini elâleme rezil etmesinler!

Yazarın Diğer Yazıları