Hey sesimi duyuyorsan cevap ver

Hey, kimse yok mu orada? Beni duyan var mı? Varsa cevap versin. İşte oradasınız. Niçin cevap vermiyorsunuz? Neden susuyor da,  konuşmuyorsunuz? Orası her şeyin konuşulması gereken halkın meclisi değil mi? Öyleyse bu suskunluğun sebebi nedir? Ne, parti tüzüğü, grup kararı ve lider emri mi? Onlar da ne öyle? Tüm demokratik kararlar orada alınmıyor mu? Sizse halktan seçimlerde burada konuşmak için yetki almadınız mı?
Bizler sizleri meclis çatısı altına yollarken; sizler bize gözümüz, kulağımız ve dilimiz olmanın sözü vermediniz mi? Yoksa seçilmeden önce bazı kuralları bilmiyor muydunuz? Belki bazılarınız bilmeyebilir. Ancak tekraren seçilenlerin geneli biliyordu. O zaman neden farklı söylemlerle aldatıldık? Biz de zannetmiştik ki, duyuramadığımız çığlığımızı duyuracaklar fakat yanılmışız.
Beyim, hani diyorum ki, o mübarek yerdeki kürsüde sinkaflı sözlerinizi duyup kavgalarınızı izleyince hani bir de bizim için, ülkemiz adına konuşsanız veya kavga etseniz nasıl olur? Yoksa  bunları parti tüzüğünüz ve liderleriniz izin mi veriyor da yapıyorsunuz? Eğer öyleyse açıklayın biz de bilelim.
Kusura bakmayın sizleri anladım ama biraz geç oldu. Demek ki partinize sataşma olunca veya partiniz ve lideriniz eleştirilince bunları yapıyorsunuz. Ama biz ülkemizin demokrasiyle idare edildiğini zannediyorduk. İnsanların eleştiri hakları vardır diye bilirdik. Yapılanlara bakıldığında demek ki yokmuş. Bak bunları da öğrenmiş olduk. Ne? Anlamadım. Mecliste hakkından gelemezseniz başka şekilde mi susturursunuz?
 Peki, vekil eleştiremezse, normal vatandaş yanlışları nasıl dile getirecek? Getiremez mi, nedenmiş o? Getirenlerin halini görmüyor musunuz? Nasıl yani? Ha demek ki, günlerce suç isnat edilmeden cezaevlerinde yatmalar ondanmış.
Biz vatandaş olarak dokunulmazlık zırhımız olmadığı halde, çeşitli mağduriyetleri yaşayacağımızı bile bile doğruları haykırıyoruz. Çünkü açız. Dünyanın en pahalı girdileri bizde, aksine en düşük ücretlerle bunlara karşı direnmek zorundayız. Dahası ülkemde büyük bir kaos yaşanıyor. Silaha sarılıp dağa çıkan eşkıya her istediğini alıyor. Vatanım yeni bir Sevr Antlaşması’yla karşı karşıyadır. On binlerce canın ve milyarlarca liranın yok olmasına neden olan terörün başı ülke yönetiminde söz sahibi.
Irak’taki kırmızı çizgilerimiz morarmış. Suriye’de ise kırmızı çizgilerimiz dahi var diyemeden kurulacak Kürt devletini tanıyacağımızın teminatını vermişiz. İnsan öldürenlere değil de cenazeye katılanlara ceza verilir duruma düşmüşüz. Askeriyede birçok subay bazı ithamlarla tutuklanırken, bazıları istifa ettiğinde komutan bulunamaz duruma gelmişiz. Kalanlarımız ise Suriye’den atılan havan toplarına karşı tüfeklerle karşılık veriyoruz diyerek halkla alay etmektedir. 
Açlıktan halk iftar sofralarında kuyruk oluştururken, yüz binlerce Suriyeli beslenmeye devam ediliyor. Yine yüz binlerce Ermeni kaçak çalıştırılırken, işsiz kalan insanlarımız hırsızlık ve fuhuş yapıyor. Başbakanım ve parti başkanlarımız bu mübarek günde verilen iftarlarda birbirlerini suçlarken vekilleri alkışlamaktan avuçları patlıyor.
Ey vekillerim, bunları ben bilip söylerken siz ne yapıyorsunuz? Anladım liderlerinize şirin gözüküp bir dahaki seçimde vekilliği garanti etme adına şirinleri oynuyorsunuz. Tabii siz de haklısınız dokunulmazlık zırhını, on binlerce liralık maaşı ve gösterilen ilgiyi unutamıyorsunuz. Ya muhalefet milletvekilleri sizler de mi konuşamıyorsunuz? Desenize yok bir birimizden farkımız, hepimiz Osmanlı Bankasıyız!.. Yapmayın be beyim. Biz ki, sizlerden icraat bekliyoruz. İcraat yapın ki bitsin bu acı ve zulüm. Bitsin ülkedeki kaos. Yaşasın birlik ve bütünlüğümüz diyebilelim.
Sadece söylemler, bir birinize hakaretler ve yumruklaşmalar demokrasi sayılmasın. Oylamalarda parmağınızı kaldırmadan önce liderinizin veya grup başkanlarınızın parmağına bakmayın. Vicdanınızın sesini dinleyin, halkın ve ülkenin menfaatine bakın. Yoksa bugün yaptıklarınız demokratik bir davranış olmayıp, vicdanınızı sızlatması gereken çıkarlarınızın elverdiği davranışlardır.
Eh tüm bunlar yaşanırken ve yaşanmaya da devam edecekse benim sandığa gitmemin ne anlamı olabilir ki? Attığım oyla kandırıldığımı, dahası kullanıldığımı düşünüyorum. Hatta yapılan yanlışlara ortak oluyorum. Birileri lüks bir hayat yaşasın diye çile çekmeyi, ülkemin bölünüşünde pay sahibi olduğumu düşünerek vicdan azabı çekmektense ben YOKUM. Hey beni duyuyor musunuz? Duyduğunuzu biliyorum. Eğer siz de benim gibi düşünüyorsanız ses verin, ses verin ki bitsin bu zulüm.

Yazarın Diğer Yazıları