Hıerapolis ve Pamukkale

1994 yılından bu yana hem haftalık hem de günübirlik turlarla gittiğim Pamukkale’de bugüne kadar gözle görülebilir bazı değişiklikler olmadı dersem yalan olur. En önemli ve kökten değişiklik Pamukkale teraslarının hemen üzerindeki otellerin yıkım kararı idi. Bu kararı alkışlayanlar arasındaydım ve süreç içerisinde yapılan uygulamalarla kararmakta olan teraslar hem kurtarıldı hem de alanları daha da genişletildi.
Fakat uygulamadaki en büyük hata, Pamukkale’nin yalnızca terasları ile ön plana çıkarılmasından kaynaklanıyor. Oysa ki antik dönemde (yani yaklaşık 2 bin yıl önce) Hierapolis olarak anılan bu yerleşim Roma İmparatorluğu’nun Asya’daki başkenti Efes şehrinden sonra 150 bin nüfusla ikinci en büyük şehir idi. Aradan geçen 2 bin yıllık süreçte günümüz Denizli şehrinin nüfusu ancak 600 bin civarındadır.
Antik dönemde hem ticaretin hem de sağlığın merkezi olan bu şehir, bugün sadece termal su kaynağının içerisindeki yoğun kirecin çökelmesi ve yüzeylere yapışması ile aldığı beyaz görünümle ön plana çıkarılıyor. Tabii ki bu da önemli bir değerdir ama bu değeri daha da değerli kılacak hemen yanı başındaki Hierapolis şehri kalıntılarını toprak altında bırakarak bir yere varamazsınız. Kalıntılar yer altında kalmaya devam ettiği sürece Pamukkale’ye yapılan turlar günübirlik turlardan öteye gidemez.
Turizmin en önemli ilkesi sahip olunan ürünün  “sunumunun”  en iyi şekilde yapılmasında gizlidir. Eğer sunumunuz iyi ise değersiz olan bir ürünü bile çok yüksek sayıda kitlelere ulaştırabilirsiniz. Türkiye olarak her bölgemizde değeri para ile ölçülemeyecek yüzlerce değere sahip olmamıza rağmen en büyük eksikliğimiz bu ürünleri değerli kılacak  “sunum kültüründen” yoksun olmamız. Ulusal değerlerimizin yok olup gitmemesi için bu değerlerin yönetim ve işletiminde siyaseti değil, iş bilirliği ön planda tutmak gerekiyor.
Her gün yaklaşık 100 bin Türk Lirası giriş ücretinin ödendiği Hierapolis - Pamukkale ören yerinin acilen her köşesinde kazı çalışmasına değiş  “mevcut binaları restore çalışmasına”  ihtiyaç vardır. Özellikle Güney Kapısı’ndan girildikten sonraki görüntü hiç te iyi değildir. Şehrin Güney bölgesinde acilen bazı yapıların aya kaldırılması gerekmektedir. Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay’ın bu noktada konuya el atmasını rica ediyorum. Üzerine düşüldüğü zaman bunun kısa sürede olabilir olduğu Ladeokia antik şehir kazı ve restorasyon çalışmalarında görüldü. İki yıllık süreçte inanılmaz bir hızla şehrin en önemli merkez binaları ortaya çıkarılabildi.
Hierapolis - Pamukkale ören yerinin çok yoğun ziyaretçi alıyor olması bu kazı ve restorasyon çalışmalarına engel bir durumda oluşturmamaktadır, aksine bu tür faaliyetler bölgeye ilgiyi daha da artıracaktır. Özellikle Güney bölgesindeki kolonlu cadde ve caddenin sonundaki Apollon Tapınağı bir kış sezonunda rahatlıkla ayağa kaldırılabilir. Ören yeri giriş ücretlerinin yarısının birkaç yıl süre ile kazı ve restorasyon çalışmalarına aktarılması, finans sorununu da ortadan kaldıracaktır.
Hükümet edenlerimizin ve Denizli il yöneticilerinin konuya bir de bu noktadan yaklaşmalarının daha sağlıklı ve verimli sonuçlar çıkaracağına inanıyorum. Amaç günübirlik Hierapolis - Pamukkale turlarını en az üç güne nasıl çıkarabiliriz olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları