"Hilmi Hoca"yı unutmayın!..

Kimsenin hakkı yenilmesin!..

15 Temmuz hain darbe girişiminden bu yana dikkatle takip ediyorum. "FETÖ"nün  TSK içindeki yapılaşmasında  eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ten pek bahseden yok. Kendisi de ortalıkta görünmüyor!..

Hatırlarsınız... R. Erdoğan, Özkök Paşa'nın görevde olduğu dönemde (2002-2006) kendisine "hocam" diye hitap ederdi. Siyasi iktidar ile uyumu hep  övülürdü.

Bana sorarsanız; Özkök Paşa, kumpas davalarının öncesinde, TSK'nın  tasfiye sürecini başlatan  en  önemli  basamak olmuştur. Türk askerinin başına  Kuzey Irak/Süleymaniye'de (4 Temmuz 2003)  ABD tarafından çuval geçirilmesi milattır. Paşa'nın, askerlerimize "mukavemet etmesinler" talimatı vermesi... "Müzik notası"nı da ekleyin!.. Kumpas davalarının bu tarihten sonra peşi sıra gelmesi tesadüf değildi. O zamanlar yırtınıyorduk  kimselere anlatamıyorduk. "Hilmi Hoca", Türk askerinin onuru ile oynanırken, namuslu subaylar iğrenç gerekçelerle hapislere tıkılıp can verirken;  darbe sorularına, "Var da demem yok da demem"; ifade  ver çağrılarına ise "Kasaptaki ete soğan doğramam" diye dahice(!) cevaplar veriyordu.

Yanılmıyorsam, 2009 yılının Nisan ayıydı. Bir de baktık ki o günün muhteşem adamı, bugünün  darbecisi, kumpas davaları genel koordinatörü Zekeriya Öz İzmir'e "Hilmi Hoca"nın ifadesini almaya gitmiş. 8 saat sürmüş ifade. Öz'ün "Hilmi Hoca"ya köfte ekmek ikram ettiği ve beraber neşe içinde yedikleri de basına o zaman allanıp pullanarak yansımıştı. Sonraki süreçte Zekeriya Öz'ün," Hilmi Hoca" için  "O demokrasi kahramanı" övgüleri de !...

Arşivi karıştıralım;

Değerli meslek büyüğümüz Emin Çölaşan abimizin  22 Kasım 2005 tarihli Hürriyet gazetesindeki köşesinden;

"AKP'den seçilip ANAP'a geçen İstanbul milletvekili Emin Şirin, bundan üç hafta önce Vatan gazetesinde Devrim Sevimay'la uzun bir söyleşi yapmıştı. Orada söylediklerini dün yine Cumhuriyet gazetesinde İlhan Selçuk abimiz köşesinde yazdı.

Emin Şirin bir olay anlatıyordu. Yıl l999. Nazlı Ilıcak'la evli oldukları zaman, ABD'de yaşayan Fethullah Gülen'i ziyaret ediyorlar. Ötesi şöyle:

'Nazlı Hanım Fethullah Gülen'e masumane bir soru sordu.

-Hocam ne zaman rahat edeceğiz? Bu askerin sivillere müdahalesi ne zaman bitecek?

Hocaefendi gülümseyerek:

-Vallahi Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı olursa, o zaman rahat edebiliriz.'

Emin Şirin bu konuda daha sonra şöyle diyor:

'Orada Nazlı Hanım var, Fethullah Hoca var, ben varım. Mutlaka inkar edeceklerdir. O zaman bir tek şey rica ederim. Fethullah Efendi Kuran'a el basarak yemin etsin bakayım, böyle bir laf etmiş mi, etmemiş mi!'

Aralarında böyle bir konuşma geçip geçmediğini Emin Şirin'e sordum. Aynen doğruladı."

***

Bebek katili Öcalan'ı İmralı'da sorgulayan, Ergenekon kumpasından hapis yatan emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un 15 Temmuz'dan sonra çeşitli basın organlarına yansıyan demeçlerinden bir bölüm;

"2003'te Jandarma Teknik İstihbarat Daire Başkanlığı olarak iki büyük klasörden oluşan bir rapor hazırladık. Fethullah Gülen liderliğindeki çetenin küresel bir güç olduğunu, adam öldürmek dahil her şeyi yapabilecek imkan ve kabiliyete sahip olduğunu, ülkedeki birçok şeyi sömürerek inanılmaz gelirler elde ettiklerini tespit ettik. Hazırladığımız raporu dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'e elden teslim ettim. Kendilerine sözlü olarak da durumun vahametini anlattım. Maalesef somut hiçbir adım atmadılar. Hatta dikkate almadılar. Cumhurbaşkanı Sezer, dosyanın dönemin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehruzoğlu'na verilmesini söyledi. Ben de onun talimatı üzerine raporu Nehruzoğlu'na teslim ettim. Raporun bir kopyasını da dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'e sundum. İlk tepkisi son derece enteresandı. "Ne uğraşıyorsunuz bu işlerle. Bunlar Müslüman adamlar" dedi. İlginçtir, Hilmi Özkök daha sonra biz Ergenekon'dan yargılanırken aleyhimizde tanıklık da yaptı."

***

Ben de hatırlıyorum;

Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun kendisinden sonra "Hilmi Hoca"nın o koltuğa oturmaması için  gösterdiği yoğun çabayı. Daha sonra gerekçelerini anlatarak verdiği demeçteki, "Özkök'ün Genelkurmay Başkanı olmasını istemiyordum" sözlerini.

Çok net hatırlıyorum;

Türkiye'nin en krizli döneminde  o zamanın Başbakan Yardımcısı Doktor Devlet Bahçeli'nin Hilmi Özkök'ün tasfiyesi için Kıvrıkoğlu'nun görev süresinin uzatılması formülüne kapalı kapılar ardında direnip,engellemesini.

Sayın Kıvrıkoğlu,

TSK'dan "darbeci" olduğu gerekçesiyle ihraç edilen eski 3'ncü Kolordu Komutanı Erdal Öztürk'ün o dönem özel kalem müdürünüz olduğunu biliyorum. Fenerbahçe orduevinde dostlarla yaptığınız sohbetlerde bazı değerlendirmeleriniz kulağıma geldi.

Gerçeklerin  tüm çıplaklığıyla ortaya çıkması adına bir söyleşi yaparsanız sevinirim. Talibim...

Yazarın Diğer Yazıları