Hisseler için içtihat var

Ahmet Hakan Coşkun'u şaşkınlıkla izliyorum. Her hafta daha fazla yancı konuma geliyor. Bu durumun grubundaki patron değişiminden sonra arttığı gerçek. Hele Taha Akyol gibi "doğruluk timsali" hukukçu-gazetecinin çıkışı verildikten sonra.

İş Bankası'ndaki CHP hisselerinin tartışıldığı gecede, bu partinin sözcülerine tavsiyesi ilginçti; "Bu işi halledin. Size bırakılan banka hisselerini Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu arasında paylaştırabilirsiniz".

Bir yerde açıkça reddi miras önerdi.

CHP İstanbul Milletvekili ise "Erdoğan'ın tek hedefi CHP'ye çatmak" lafıyla karşı çıktı. Bir süredir izlediğim Tarafsız Bölge'nin hat değiştirme zamanı geldi sanırım. İsmi artık Taraflı Bölge olmalı. Küçük bir not da Elfin Tataroğlu için düşeyim; "konu mankeni" olarak kaldı. Ünlü yönetici(!) Ahmet Hakan kızcağıza konuşma süresi olarak 60 saniye verdi.

Bana göre de Cumhurbaşkanı ne zaman başı sıkışsa, gündem değiştirmenin yolunu buldu; "Vur CHP'ye, vur Kılıçdaroğlu'na". İstanbul Milletvekili Yunus Emre'nin şu sözleri ise gerçeği yansıtıyor; "Erdoğan'ın anlattıkları dedikodudan öteye gitmiyor. İş Bankası'ndaki CHP'li yönetim kurulu üyelerinin açığı varsa, hemen yargıya baş vurmalı."

Tarihten yapraklar

Kısaca bir geçmiş özeti yapayım. İş Bankası, bizzat Atatürk'ün sermayeye katılımıyla kuruldu. Vefatından önce hazırladığı vasiyetiyle tüm nakdini ve mal varlıklarını paylaştırdı. Örneğin Atatürk Orman Çiftliği'ni Ankara Belediyesi'ne bıraktı. Bugünkü hâlini yani "parsel parsel satılışı"nı görmeyen kalmadı. Son bölümü de Amerikalılara verildi.

İş Bankası'ndaki durum, CHP'nin hukuki tabirle "tenfiz memuru" olmasından öteye gitmez. Değiştirilemez. Bu parti, Atatürk'ün yüzde 28,90 olan hissesinin denetimini, daha doğrusu gözlemciliğini yapmakta.

Mümkün değil

Kaldı ki, CHP'nin bu konumuna ilk itiraz eden Kenan Evren'di. 12 Eylül darbesinden sonra aynı konu gündeme gelmişti. CHP kapatıldı ve mal varlıklarıyla İş Bankası hisseleri elinden alındı.

CHP yeniden açılınca ilk işi "ihtilal uygulaması"na karşı dava açmak oldu. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi önce Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu davalarını birleştirdi. Toplanan delillere bakıldı. Kesinleşen hususlar ve bilirkişi raporları dikkate alındı. Atatürk'ün hisselerinin yüzde 28,90 olarak muhafazasına karar verildi. Esas içtihata bakalım:

"Aziz Ata'nın vasiyeti gereği, rüçhan haklarının kullanılması gerektiği, bazı kurumların bu duruma müdahale edemeyeceği"nde karar kılındı.

Tekrarlıyorum, Atatürk'ün mirası ve denetimi artık içtihattır. İş Bankası'ndaki sözü edilen hisselerin Berat Albayrak kontrolündeki Hazine'ye devrinin mümkün olmadığı hukuken bağlanmıştır. Yani geçerliliği yoktur.

Bu çabayı "çay toplayanlara" güvenip gösterenler hukuken hayal görmektedirler.

Bu durumu MHP yönetiminin iyi değerlendirmesi gerekir. Ak Parti'nin CHP ile uğraşması normal ancak Balgat sakinlerinin buna ortak olmaması gerekir!

***

Yaş'a takılanlar

Canlı yayınlarla kesilen, yine de uzun süren Tarafsız Bölge'de en güncel konu bir dakika ile geçiştirildi. BBP Başkanı Mustafa Destici'nin "emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetinin giderilmesi" çıkışını beğendim. Katılımcılar, İsmail Çağlar -SETACI- dışında destek verdiler. Oysa muhalefetin bu konuda girişimleri daha komisyon safhasında engelleniyordu. Dün de Erdoğan'ın "Bu çıkarsa bütçeye 750 milyar külfet getirir" deyişi sanırım noktayı koydu. Yani vuslat başka bahara kaldı. Er veya geç yaşa takılanları kurtaracak parti semeresini mutlaka alacaktır. Tabii sandık başında...

***

Arda'ya devam

Hangi kanalı çevirseniz, aynı konu. Sadece spor ekranlarından söz etmiyorum. Futbolu geçiştirenler bile son vukuatını işleyip duruyorlar. Bloomberg'de bile Fatih Altaylı yayına Arda'yla başladı. İki Fatih'in söyleşisinde net olarak bu futbolcunun kendi kendini bitirdiğinde fikir birliğine varıldı.

En önemli konuşma TRT Spor'daydı. Yüz Yüze Futbol'da. Ömer Üründül'den Arda'nın bugünlere geliş nedeninin mükemmel analizini dinledik. Mesela Arda'nın Barcelona'ya transferinin hata olduğuyla söze girdi. Altı ay futbol oynayamayacağını bile bile gidişi moral bozukluğunun başlangıcı idi. Ayrıca üç dev ismin gerisinde kalması ve üstelik yanlış yerde oynatılmasının futbolcunun sinirlerini iyice bozduğunu anlattı. Düşüş sürecinin bu nedenle devam ettiğini belirtti.

Üründül'ün Arda'nın Atletico Madrid'de oynadığı yıllarda pek çok maçına uçağa atlayıp gittiğini bilenlerdenim. O zamanlar herkes gibi, hatta daha fazla Arda Turan hayranıydı. Koyduğu teşhis gerçeklere dayanmakta.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Kimse bizi aldatamaz. Ancak biz kendi kendimizi aldatırız. Goethe

Yazarın Diğer Yazıları