Hızlı bir kayış var

Uzun yıllardan beri girmek için ne yasal değişiklik istedilerse yaptığımız Avrupa Birliği üyeliği ısrarımız, özellikle turizm sektörünün Avrupalılar lehine tek taraflı olarak kontrolü ele geçirmelerine neden oldu. Hiçbir uluslar arası  “karşılıklılık ilkesinin” işletilmediği bu sektörde, neredeyse Avrupa menşeli turizmin tamamı Avrupalı tur operatörlerinin kontrolüne geçmiş durumda.
Daha önce  “yabancı yatırımların teşviki” gerekçesi ile yabancı tur operatörlerine 20 ila 49 yıllığına işletmecilik hakları devredilen koylarımızda yükselen bütün tatil köyleri, Türkiye’nin inisiyatifi dışında bir işletmecilik anlayışı ile yıllardır işletiliyor, yabancı tur operatörleri fazla dikkat çekmemek için kendi işlettikleri tatil köylerini doldururken diğer konaklama tesisleri ile de anlaşmalar yapıyorlardı. Ekonomik krizi de gerekçe göstererek Avrupalı tur operatörleri 2013 yılında öncelikli olarak kendi işletmeciliğini yaptıkları konaklama tesislerini dolduracaklarını ilan ettiler.
Zaten yıllardır hiçbir vergisel denetime tabi tutulmadan işletilmelerine göz yumulan bu tatil köyleri, krizde bahane edilerek daha bir hoyratça pazarlanmaya başlanacak demektir. Tekelciliğin çok kötü bir şey olduğunu bize dikte eden küresel sermaye, her nedense kendisinin tekel olmasını sağlayacak tüm yasal değişikliklerin şak şakçılığını yapmaktan geri adım atmıyor. Birileri de çıkıp,  “adamlar ülkemize turist getiriyorlar” deyip, onların yaptıkları mali usulsüzlüklerin üzerini örtüyorlar.
Hatada ısrar etmekle bir yerlere varılamayacağı kesindir. Sayın Başbakan’ın son çıkışından hareketle, özellikle bizi yıllardır kapısına bağlı şekilde bekleten Avrupa Birliği üyesi ülke tur operatörlerine  “bir gelin bakalım siz ne yapıyorsunuz” demenin zamanı geldi de geçiyor bile. Bütün imkanlar onlar için seferber edildiğine göre, bu kadar kendilerine tanınan imkanlardan ülke ekonomimize ne kadar vergi ödediklerine bakılması gerekiyor.
Tüm konaklama ücretlerini kendi ülkesinde tahsil eden ve ne kadar gece konaklama sattığı hiçbir şekilde sorgulanmayan yabancı zincirlerin işlettiği tatil köyleri Maliye Bakanlığı’nın öncelikli incelemeye alacağı yerler arasında olmalıdır, her geçen gün zorlaşan yaşam şartlarında, kendi vatandaşı sıkıntı çekerken yabancıların hiçbir zorlukla karşılaşmadan ve üstüne üstlük milyarlarca dolar para kazanıp çekip gitmesine nasıl içiniz el veriyor?
Hükümet edenlerimizin şunun bilincinde olması gerekir, bu doğa, deniz ve güneş bu memlekette olduğu sürece Avrupalı ve kuzey ülkeleri ülkemize gelmek zorunda. Ama elimiz kolumuz bağlı beklemeyelim, yerli yatırımcılara destek verip Avrupa ülkelerinden kendi turistlerini kendilerinin getirebileceği alt yapıları onlara sunalım. Yabancılara yatırım yapacaklar diye sağlanan imkanları (işletmeleri yabancılara satmamak koşulu ile) yerli yatırımcılara da sağlayalım.
Kısa süre sonra görülecektir ki turist sayısı ve turizm girdilerindeki artış ne kadar da hızlı oluyor. 300 milyonluk Türk Dünyası bizi bekliyor biz hala batının insafına sığınarak bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. “Güneşin doğduğu yere dönelim battığı yere değil”  o zaman her şey daha güzel olacak emin olun.

Yazarın Diğer Yazıları