Hollywood Trump'a karşı

30. Oscar törenini izlemek için tam 7 saat 50 dakikamı ayırdım. 00.00'da başlayan sunum, Kırmızı Halı ile devam etti. Ardından ödüller dağıtıldı. "İnsanın başına ne gelirse meraktan" derler ya. Ben de fantastik bir yapıma takıldım. Yatıp, sabah kalktığımda bunu öğrenmek vardı. Ancak, o heyecanı canlı yaşamanın zevki başka.

Onca yapım ve bunlara emek verenlerin doldurduğu tarihi Dolby Tiyatrosu'ndaki şovu seyretmek başlı başına olay. Bu yüzden senede bir gün uykusuz kalmaya değdi.

Geçen yılki zarf değiştirmeler sonucu yaşadığımız "Siz kazandınız" deyip, peşinden "Pardon yanlışlık oldu. Heykelcikleri geri verin" hataları yaşanmadı.

En hoşuma giden, göçmenlerin, Meksika kökenlilerin başarısı idi. Shape of Water -Suyun Sesi- en iyi film ve yönetmen ödüllerini kazanan Guillermo delToro'nun konuşmalarının hedefi Trump'tı. ABD Başkanına karşı kampanya, bir kez daha sergilendi. Meksika sınırına duvardan söz edilirken, karşı oluşum daha azdı. Sinema dünyasına özel sandık koysanız, Başkan bugün havasını alır.

Fantastik bir yapım

Suyun Sesi bana göre müthiş bir film. Konusu çok çarpıcı. Soğuk Savaş döneminde dilsiz bir kadınla suda yaşayan Yaratık'ın aşkı. Senaryo yürütme iddiaları başarısını engelleyemedi. Bu yüzden kazandığı ödüller en kıymetlileri.

Tarihi olanlar

Darkest Hour -En Karanlık Saat- Churchill'li filmlerin en yenisi. Daha altı ay önce Dıgıturk'te -Bu ismi seviyorum- benzerini izlemiştim. En iyi oyuncu seçilen Gary Oldman müthiş. Makyaj başarısı aynı şekilde. burada tatlı bir anıya da değinmek istiyorum. Hayatında içki ve sigara kullanmamış aktör, çekimler sırasında bu yüzden zehirlendi. Sık sık tedavi gördü. Bir başka yarı belgesel film Dunkirk'ü de tarihten hoşlananlara öneriyorum.

En iyi kadın oyuncu unvanını Missouri ile rahat kazanan Frances McDormand için de sonuna kadar hak etti diyebilirim. Sıradan bir annenin yaşadığı acı sonrası bir provokatöre dönüşmesini olağanüstü canlandırıyor. Animasyon dalının galibi Coco var ki mutlak favori idi. Nitekim kazandı.

Teknik ödüllerle sizi boğmak istemiyorum. Eğer çok meraklıysanız incelersiniz. Adaylardan bir tanesi için -bizde de oynuyor- "gitmeyin" notu düşeceğim. "Beni Adımla Çağır"ı bırakın Fatih Ürek izlesin.

Bizdeki yayın

Söyledim ya beIN Movies demeyi sevmiyorum. Dıgıturk'un bir numaralı kanalı, uzun süredir Oscar'lı filmlere ayrılmıştı. Pazartesi sabahı olayı noktaladılar.

Yayını Yekta Kopan ve partneri Hande Doğandemir götürdü. İki sinema yazarı değerlendirme yaptı; Mehmet Açar ve Melis Behlil. Araya İstanbul Film Festivali Direktörü Kerem Ayan sokuşturuldu. Bu zat "az yorum, bol sorulu" rota izledi. Bir arada Yekta Kopan'ı dahi sinirlendirdi. Bereket çabuk kaçtı.

***

Bu kadarı fazla

Para Dedektifi'ni iki ayrı gözlükle takip ettim. Silivri Belediyesi'nin katkılarıyla yaşayan Özel Tarım Anadolu Lisesi'nin tanıtımı iyiydi. Yapılan işler anlatıldı. Yetiştirdikleri ürünler için oldukça geniş bir alan olması güzel. Uygulamalı eğitim önemli. Konuşan öğrencilerin hedefleri umut verici. Öncelikle Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ı kutluyorum.

Yayının karşı çıktığım tarafı ise Cem Seymen'in "Her şey benim sayemde" havaları. Kendisini öve öve bitiremedi. Hani gerçeği bilmesek inanacağız. Seymen o kadar fazla konuşuyor ki, tekrarlara düşüyor. İzleyicinin içine fenalık getiriyor.

***

Her taraf karıştı

Fenerbahçe'nin kendi evinde Akhisar'a yenilmesi haftanın sürprizlerinden biriydi. Aslında epey maçta çarpıcı sonuçlar alındı. Sarı-Lacivertlerin yenilgisinde, dört günde oynanan iki ağır maçın yorgunluğunun etkisi olduğu kesin. Bir takım fanatik yorumcular, faturayı hakeme çıkarmaya kalktılar. Bana göre tartışmalı bir penaltı pozisyonu dışında bip atılacak yönetim yoktu. En ilginç eleştiri Aykut Kocaman'dan geldi; "Böyle hakemleri öbür takımlara da vermek lazım". Sizce karaladı mı, övdü mü? Eğer tarafsız olmak gerekirse Arda Kardeşler tebrik edilmeli.

Büyük takım sempatizanı olursa, bu spor yorumcularını mutlaka izliyorum. Örneğin Rıdvan Dilmen. İşler kötü gitmişse devamlı saçlarıyla oynuyor. Bu defa farklı yanı, düne kadar toz kondurmadığı Fenerbahçe teknik direktörüne bindirmesiydi. Aynı şekilde İlker Yağcıoğlu'nu listeye ekleyebilirim.

Bu arada Halis Güler kardeşime bir selam sarkıtayım. Sivas, her hafta daha iyiye gidiyor. Samet Aybaba hedefi büyüttü. Diğer Beşiktaş yetiştirmesi Şifo Mehmet -Özdilek- ise kapının önüne konuldu. Yerine gelen de aynı ekolden; Sergen Yalçın. Ona önerim Konyaspor'a mutlaka bir kondisyoner bulması...

Yazarın Diğer Yazıları