Hukuku boş ver Saray size yeter!

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kaymakamlara, "muhtarlar tarafından takip ediliyorsunuz ona göre" denilerek "Mevzuatı koyun şöyle bir tarafa… gerekirse belediyelerin araçlarına el koyun" talimatı verildi.

Keşke benzer bir inisiyatif Kürt meselesinin çözümsüzlüğe sürüklendiği süreçte güvenlik güçlerine de tanınsaydı! PKK dağdan inip şehir merkezlerine yerleşir, silah depolarken asker ve polise de "izleyin ama karışmayın" emri verilmişti. Ülkenin altı oyulur ve milli birlik dinamitlenirken mevzuat bir tarafa konulmuş ve adeta ihanete göz yumulması istenmişti...

İşler çığırından çıktıktan sonra bu kez hükümet sorumluluğu önce komutanlara sonra valilere yıkmıştı. "Yasalar açıkça ortada dururken" asker ve mülki idareciler görevlerini ihmalle suçlanmıştı. Dün valilerin başına gelenin yarın kaymakamların başına gelmeyeceğini kim garanti edebilir.

Erdoğan, cumhurbaşkanı olduktan sonra sanıldığı gibi devletin tüm gücünü eline alabilmiş değil. Yasalar cumhurbaşkanına atamalar konusunda sınırsız yetki verse de bütçe harcamaları ve kamu ihalelerinde son imza makamı başbakan. Her ne kadar doğrudan Saray ile çalışacak bakanlar hükümette görevlendirilse dahi son sözü başbakan söylüyor.

Eğer başbakanlık makamı devreden çıkarılmazsa önce paranın yönetimi ardından tüm devlet erkindeki etkisini kaybeder! 2011-2013 arasında dış politikada Erdoğan markalı 'Arap Baharı' rüzgarı eserken devletin üniter yapısının değiştirilmesi gündemdeydi. Sözde federasyonlarla güçlendirilmiş "Büyük Türkiye Cumhuriyeti" kurulacaktı. Fakat şimdi kendi iç istikrarını sağlayamayan bir iktidar var. Başkanlık artık dış politika ve güvenlik amacıyla değil iç politik çıkarlarla hedefleniyor.

Başkanlığa giden yolda iktidar partisinin kontrol altında tutulması, MHP'nin etkili bir muhalefet yürütememesi ve HDP'nin (Leyla Zana etkisiyle) bölünerek yahut devre dışı bırakılarak projeyi desteklemesi planlanıyor.

Muhalefetin boğuştuğu iç sorunlar göz önünde. Toplumun muhalefetten ümidi neredeyse kalmadı. Ancak AKP de içten içe kaynıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu taşıdığı davulun tokmağını Saray'dan almaya çabalıyor. Devlette çift başlılığa son vermek gibi hayaller kuruyor. Üstelik Güneydoğu'yu bölmeye çalışan terör örgütü belası varken bir de seçimle gelmiş hükümeti ortadan kaldırmak için açıktan propaganda yapan bir "üst devlet yapılanması" var.  

Paralel sorununun trajikomik bir hal aldığını artık herkes görse de, Saray paralel öcüsünü AKP'yi ve bürokrasiyi baskı altında tutmak için kullanıyor. Böylece partililer "ya başkanlık ya kaos" kumpasına alınacak ve devleti ele geçirmek üzere olan dehşetengiz paralel yapıya karşı amansız mücadele etmeyenler hain ilan edilecek. Sonuçta tüm resmi ve sivil kadrolar Saray'a mutlak itaat etmek zorunda kalacak!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi "Mevzuattan önce zihniyeti değiştirmek gerekiyor."

Gerçekten de zihniyet değişmeyince hangi kanunu çıkartırsanız çıkartın, hatta başkanlık sistemini de getirseniz nafile. Öncelik kişisel hesaplar olunca mevzuat, yasalar filan hepsi hikaye!

 

Yazarın Diğer Yazıları