Hukuku da hayvanat bahçesi müdürü mü savunsaydı yani!

Aklın yolu bir ama ben yine de eşeğimi sağlam kazığa bağlayayım, "mevzu bahis "hukuk" olduğuna göre, Barolar konuşmayacaktı da, kim konuşacaktı" diye ezbere sormayayım dedim. Türkiye Barolar Birliği'nin resmi, hukuk güvencesindeki görevlerini inceledim.

***

Avukatlık mesleği ve bu mesleği yapanların haline dair sorun çözücü, iyileştirici, geliştirici, donatıcı çalışmalar yapmak, baroların işlemlerinin itiraz mercii olmanın gereklerini ifa etmek dışında, bir de şöyle görevleri var Barolar Birliği'nin:

- "Baroları ilgilendiren konularda her baronun görüşünü öğrenip, ortaklaşa görüşmeler sonunda çoğunluğun düşünce ve görüşünü belirtmek."

Peki...

Anayasa Değişikliği Paketi "Baroları ilgilendiren" bir konu mudur?

Detaylı bir araştırma sonunda vardığım kanaat o ki;

Anayasa Değişikliğiyle Türkiye'deki yargı mekanizmasının oluşum ve işleyişi değiştiğine ve avukatlar da, hakim ve savcılarla birlikte "yargı"nın vazgeçilmez unsuru olduklarına göre, konu elbette, hatta herkesten önce  Baroları ilgilendirir.

Keza...

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da yansıtılmaya çalışıldığı gibi, şehir şehir, ülke ülke gezerken bir "siyasi faaliyet" yürütüyor değil. Aylar öncesinden başlayarak, tam da görev tanımında yer aldığı gibi bütün baroların konuyla ilgili değerlendirmesini aldıktan, hatta interaktif ortamda her bir avukatın düşüncesini aktarmasına fırsat verdikten sonra oluşan ortak görüşlerini belirtiyor.

***

Devam edelim;

-"Kanunların memleket ihtiyaçlarına uygun olarak gelişmesi ve yürütülmesi yolunda dileklerde, yayınlarda bulunmak, gerekirse ön tasarılar hazırlamak, görüşünü yetkili mercilere duyurmak" gibi bir görevi de var Barolar Birliği'nin.

Feyzioğlu ve arkadaşlarının yaptığı, Anayasa değişikliğinin "memleketin ihtiyacına olup olmadığını" değerlendirip, "ihtiyacına uygun olmadığını" düşündükleri hususlara dikkat çekmekten başka nedir peki?

"O zaman görev tanımına uysun görüşünü, yetkili mercilere duyursun niye halka anlatıyor" diyen çıkar belki...

16 Nisan'da kim en yetkili merci?

Kimin tercihine sunuluyor Anayasa Değişikliği?

Milletin!

Öyleyse, milletin tek yetkili merci olduğu bir süreçte ilgili kurumların görüşlerini millete duyurmaya çalışmasından daha tabii bir şey olabilir mi?

***

- "Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak."

Bu da Barolar Birliği'nin resmi görevi.

Bu durumda "hukuk devleti olma niteliğini kaybettireceğini düşündükleri bir girişim"e karşı, onlar da yükseltmezse başka kim yükseltecek sesini!

***

Hayvanat Bahçesi Müdürü'nün ileri bilimi yönettiği, fizikçinin psikolojik danışmanlık yaptığı ülkede hukukçunun hukukun üstünlüğünü korumaya çalışması alışılmışın dışında geldi; ondan zahir bu akıl almaz tepki!

---

2004'te bilmiyor muydunuz?

 

Srebrenitsa, cani Ratko Mladiç komutasındaki ağır silahlı Sırp ordusu tarafından basılıp, ellerindeki bütün silahlar BM Barış Gücü tarafından toplanmış, sivil halk katledildiğinde takvimler Haziran 1995'i gösteriyordu.

Bugün meydanlarda "biz bunları Srebrenitsa'dan biliriz" diye haykıran dönemin Başbakanı ile dönemin Dışişleri Bakanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin 81'inci kuruluş yıldönümü kutlama törenleri yerine Roma'ya gidip, Conservatori Sarayı'nda, Türk düşmanı Papa X. Innocenzio'nun heykeli altına yerleştirilen bir masada AB Anayasası'nı imzaladıklarında ise Ekim 2004'ü...

Sormayı gerektirmez mi;

Madem siz "bunları" Yahudi soykırımından, Boşnak katliamından ve daha nice vahşetten "çok iyi biliyordunuz"; ne işiniz vardı o gün, o masada?

 

***

 

 "Düşmez şaşmaz bir Allah"

 

Tuttum CHP'nin "Hayır" şarkısını...

Sempatik.

Mavi Boncuk'tan uyarlama olunca Tarık Akan'lar, Metin Akpınar'lar, Halit Akçatepe'ler, Kemal Sunal'lar, Münir Özkul'lar geçiyor insanın gözünün önünden... Sonra onların gerçek hayattaki "duruşları"...

Kendi adıma en çok şu kısmı sevdim:

"Düşmez, şaşmaz bir Allah!"

Bunu da bir düşünmeli belki andık başında...

---

NOT:

***

Bir süre önce Sivas E Tipi Cezaevi'nden yolladığı mektubu yayımladığımız Mustafa Yıldırım, yeğeninin kendisine yolladığı mektubu da paylamış, okuduktan sonra da iade etmemizi istemişti. Denedik ancak tahliye edildiği bilgisiyle mektup geri geldi. Adresini bildirirse küçük yeğeninin mektubunu geri göndereceğimizi bildirmiş olalım, üzerimizde kalmasın.

Yazarın Diğer Yazıları