"Hüküm sırası bizim!"

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'nün, Silivri'deki kumpas davalarını andıran yargılamasından bahsetmiştim... Dün, konuya dair uzun bir mektup aldım. Özetlemeye çalışacağım:

"Uzun süredir Adana'da yaşayan ve burada da, siyasetin hukuk sopasıyla yeniden tanzim edilmeye çalışıldığını gözlemleyen biriyim.

Adana, milliyetçi kesimin sadece yerel yönetimler anlamında değil, fikriyat olarak da en önemli ağırlık merkezlerinden biri. Böyle bir merkezin, MHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı, yaklaşık bir yıldır yargılandığı dava dolayısıyla, ihtimal dahilindeki erken seçim öncesi itibarsızlaştırılma ve hatta görevinden bile olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Neden?

Absürtlüğün sınırı da, yaptırımı da yok da ondan!

***

Son duruşmayla iyice garip bir noktaya taşınan davada;

1.            Sözlü'nün, Ceyhan Belediye Başkanlığı dönemine ait iddialar, yargıya taşınmak için neden, 2014'te Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesi ve ardından 1 yıl daha geçmesi beklendi? Özel bir çalışmanın ürünü olduğu ve gayet ehil(!) ellerde hazırlandığı belli isimsiz-imzasız ihbar mektubunu işleme koymak için onca zaman neyi beklediler?

2.            400 binden fazla oy almış başkanın, yurt dışına kaçacağı iddia edilerek tutuklanmasının talep edilmesiyle başlayan haysiyet lincine, ayağına elektronik kelepçe takılması hususunu bile gündeme getiren trollere kim yol verdi?

3.            Son duruşmada, Ceyhan'ın Sözlü'den sonraki ve rakip partiden olan Belediye Başkanı'nın hazırlattığı raporda imzası olan tanıklar, sadece kendilerine gösterilen yerleri, şube müdürünün baskısıyla araç kilometresiyle ölçtüklerini ve bazı ölçümleri de sonradan imzaladıklarını itiraf etmelerine rağmen, mahkeme niçin hukuka aykırılığı aleni bu rapora itibar etmek eğiliminde?

4.            Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı, verdiği mütalaada Hüseyin Sözlü'nün suçsuz olduğunu belirtmesine, söz konusu suçu istese de işleyemeyeceğini Yargıtay kararları doğrultusunda birden fazla yönden ispat etmesine karşın, mahkemenin, Dreyfus davasını hatırlatan tepkisizliği neden?

5.            Mahkeme savcısı nasıl oldu da birden fazla ve hukuki teamüllerin dışında değiştirilebildi? Gerek mahkeme başkanı ve gerekse savcısı için yapılan reddi hakim ve şikayetler hangi yollarla geri çevrildi?

6.            En ilginci... Yargıtay'ın önemli bir dairesinin, geçmişte Adana'da ağır ceza reisliği de yapmış bir üyesinin, bir yerel gazete sahibiyle, davayla ilgili what's up yazışmaları 10 Şubat'ta, resmi delil niteliğinde davaya konu olmuş durumdadır. HSYK, Adana'da yapacağı basit bir tahkikat ve denetimle konuyu hızlıca çözüme kavuşturabilecekken, niye seyirci kalmaktadır?

Ben ve benim gibi -Aytaç Durak'ın masumiyetiyle sonuçlanan haksız-hukuksuzlukları da hatırlayan- yüzbinlerce milliyetçi, Ülkü Ocaklarından yetişmiş, 20 yıla yaklaşan Belediye Başkanlığı'nda bir kere bile görev suçu yüzünden hakim karşısına çıkmamış Sözlü'ye reva görülen hukuksuzluklara karşı hükmümüzü vermiş durumdayız!"

Çok uzun mektubun, çok kısa özeti bu şekilde...

***

Satır aralarında sizin de dikkatinizi çekti mi bilmem... 

Şeytan ayrıntıda gizli...

Eğer iddia edildiği gibiyse, üç vakte kadar, yargılamanın zaten tartışılan meşruiyetini hepten tüketir şu "Yargıtay üyesinin davayı yönlendirme" meselesi...

***

12 Eylül'de "evet" demeseydiniz...

-----

"Kemal Bey, Selvi Hanım'a "evet" demeseydiniz üç çocuğunuz olmazdı" diyen dehaya, "Şimdi 'FETÖ' olduğunu iddia ettiğiniz yapıya, 12 Eylül 2010'da evet demeseydiniz 15 Temmuz olmazdı" karşılığını yapıştıracak bir hazırcevaplık arıyorum...

***

Barzani de bütünlüyor zahir

-----

Irak'ı "Fars milliyetçiliği" bölüyormuş...

İş mezhepçiliği kaşımaya gelince aslan kesilenler devletlü büyüklerimizden rica etsek de, bir de Kürt-İslamcı Barzani ve peşmerge sürüsünün Irak'ta ne yaptığını da adlı adınca söyleseler diyorum bir ara...

***

Sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma

-----

Komşu ülke liderlerinden biri de, bir dış gezisinde "A partisinin, B şahsının Türkiye'nin geleceğinde yeri yok" filan dese mesela...

Biz ne hissedeceksek, emin olun onu hissediyor iç işlerine burnumuzu sokmakta sakınca görmediğimiz, rejimlerini, sınırlarını ve hatta dinlerini dizayna cüret ettiğimiz ülkeler de...

Yazarın Diğer Yazıları