Hükümet iş güvencesini kaldırıyor

Hükümet, bütün okul müdürü ve müdür yardımcılarını 13 Haziran itibarıyla görevden aldıktan sonra, şimdi de bütün memurların iş güvencesini ortadan kaldırmak için düğmeye basmış bulunuyor. Nitekim Soma faciasından sonra TBMM’ye sevk edilen Taşeron Torba Kanun Tasarısı’na Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda eklenen bir madde ile bütün memurların iş güvencesine son veriliyor.
Öğretmeninden doktoruna, memurundan akademisyenine kadar 3 milyon kamu çalışanının Anayasa ile teminat alınan iş güvencesi ortadan kaldırılıyor.
Torba Kanun Tasarısı’na eklenen madde aynen şöyledir: “MADDE 82 - 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümleleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir:
“Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği iki yıl içinde; ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle yerine getirilir.” 
“Kamu görevlileri hakkında yapılan bu tür idari tasarruflar; telafisi güç veya imkansız zararlar doğurmaz.” 
“Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekaleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereğini yerine getirmeyen kamu görevlisi hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılamaz; ancak disiplin hükümleri saklıdır.” 
Ön görülen düzenlemenin kanunlaşması halinde, memurlar usulsüz yollardan işten çıkarıldığını ya da başka bir göreve atandığını yargı yoluyla ispat etse bile iki yıl süreyle görevine dönemeyecektir. Üstüne üstlük yargı kararını yerine getirmeyen yetkililer hakkında da hiçbir yasal işlem yapılamayacaktır. Daha açık bir ifade ile görevden alınan memurlar,  davaları kazansalar bile eski görevlerine dönemeyecek ve yargı kararlarını uygulamayan idareciler hakkında da herhangi bir cezai işlem yapılmayacaktır. Bu durum zulüm ve totaliter düzenin en açık örneği değil midir? Yine bu düzenleme hukukun üstünlüğü ilkesinin çiğnenmesi anlamına gelmemekte midir?
Torba Yasaya böyle bir hüküm konulması hukuk devletinin katledilmesi, keyfi idarenin mutlak iktidar gücünü hayata geçirmesi ve memurun iş güvencesinin yok edilmesi anlamına gelmektedir. 
Memurların ve vatandaşların, idarenin yanlış ve taraflı kararları karşısında korunması ancak mahkemelerin kararlarına saygı duymak, hukukun üstünlüğünü kabul etmekle mümkündür. Hukuk kurallarının uygulanmadığı, yargı kararlarının hiçe sayıldığı bir yerde düzenden, kuraldan ve adaletten söz etmek mümkün değildir. Hükümet, memurların yargı yolunu kapatarak demokrasiye darbe vurduğunu ve adalete olan güveni sarstığını görmek zorundadır. Adalet, devletin temelidir ve bu temel ancak yargının, hukukun verdiği kararların uygulanmasıyla ayakta kalabilir.
Hükümet, 2002 yılından beri yandaş ve yandaş olmayan şeklinde fişlediği kamu görevlilerine her türlü zulmü uygulamakta; aileleri parçalamakta, siyaseten kendisine yakın bulmadığı memurları sürgünden sürgüne göndererek sindirme peşinde koşmaktadır. Kamu kurum ve kuruluşlarını siyasi rant mekanizması haline getirmek isteyen ve keyfi bir uygulama ile bir gecede 73 bin okul yöneticisini görevden alan anlayışın şimdi de parçaladığı ailelerin birleşmemesi, kararan hayatlarının yeniden aydınlanmaması için mücadele etmesi anlaşılır değildir.
Şurası iyi bilinmelidir ki, memurların iş güvenliğini kaldırmayı esas alan bir uygulamayı kabul etmemiz asla mümkün değildir. Memurlarımızın en büyük kazanımları bugüne kadar sahip oldukları iş güvenceleridir. Bu bakımdan iktidar yaptığı yanlışı görmeli ve derhal bu sevdadan vazgeçmelidir. 
Anayasamız “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır” hükmü ile çalışma hakkını en üst norm olarak görmektedir. Çalışma hakkı da sosyal devlet ilkesi içerisinde, sosyal devleti gerçekleştirmeye yönelik bir sosyal hak olarak değerlendirilmektedir.
Anayasayı dinleyen kaldı mı?

Yazarın Diğer Yazıları