Hükümete itaatini ispatlamazsan...

Her şey Başbakan Tayyip Erdoğan’ın balkon kadrosunun istikbalini kurtarmak adına yapılıyor! Yanında gücünü liderinden alan ve özgül ağırlığa bulunmayan bir ekip istiyor Erdoğan! Sadece partisinde ve yürütmeye bağlı kurumlarda değil, yargı ve medyada da kayıtsız şartsız itaat eden bir kadro kurma peşinde!
Bakanlar, müsteşarlar, başkanlar, genel müdürler, il müdürleri görevde kalmak istiyorlarsa Başbakana itaatlerini ispatlamak zorunda! İşadamları, medya patronları bağlılıklarını fiilen göstermezlerse ihale alamayacaklarını, hatta mali denetimlerle iş yapamaz hale getirilebileceklerini biliyor!
İtaat-ölçer olarak şimdilerde, “paralel devlet” yani cemaat mensubu etiketi vurulanların tasfiyesi kullanılıyor. 17-25 Mart öncesi kriter Gezi Parkı eylemlerini kınamaktı, bugünden sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi atmosferinde Abdullah Gül aleyhine konuşmanın popülerlik kazanması beklenebilir!
Ağızdan çıkanların doğruluğu, görevden uzaklaştırmaların haklılığı, işten atılanların cemaate bağlılığının gerçekten olup olmadığı önemsiz ayrıntılar! Önemli görülen tarafını belli etmek! Cemaat yayınlarına aboneliğini iptal et, çocuğunu okulundan, yurdundan, dershanesinden al ve amirine tekmil ver! 28 Şubat’ta dindar kesimler eş ve çocuklarının başı açık fotoğraf verme zorlamasından ilham alan hükümet post modern yöntemleri en ilkel biçimiyle tekrarlıyor. İnsanların kişiliksizleştirilmesi, olmadıkları gibi görünmesini esas alan bir zihniyetle nasıl bir adalet düzeni kurulabileceği ise ciddi bir sorun.
Öyle bir algı operasyonu yürütülüyor ki, devletin en kritik noktalarındaki müdürler, başkanlar,  komutanlar ve hakimler Başbakan’ın gazabına uğrama korkusuyla yaşıyor. Erdoğan herkese aba altından sopa gösteriyor. Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanının kasetleri bulunduğunu iddia ediyor! Tapesi olanlar arasında kendisini de sayıyor ki, ondan şüphelenilmesin! CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Deniz Baykal’ın kasetini bizzat Başbakan’ın izlediği ve yayınlanması talimatı verdiği, ancak görüntüyü izlediği dizüstü bilgisayardan Erdoğan’ın da kayda alındığını ileri sürmesine rağmen konuyu aydınlatmıyor. Aksine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül inkar ettiği, Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel ise kale almadığı halde Erdoğan laf kalabalığı yaparak konuyu saptırıyor!
Erdoğan nelerden korkuyor!
1) Güneydoğu’da paralel devlet kuran KCK’nın, MİT personeli tarafından yönetildiği ve yönlendirildiği iddialarının yargıda ispatlanmasından, 
2) Başta Suriye olmak üzere Arap Baharı rüzgarının tersine dönmesindeki Ankara’nın sorumluluğunun ortaya çıkmasından, 
3) 17-25 Mart yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının sonucunda balkon kadrosunun hapse girmesinden korkuyor.
Eğer iç ve dış politika skandallarını büyük bir yaygara kopararak, “yavuz hırsız evsahibini bastırır” misali örtemezse siyasi istikbalini Yüce Divan kapısında arayacağını biliyor, onun için de MİT yasa tasarısı ile kendisini garantiye almaya çalışıyor!
Söz konusu siyasi suçları üzerinde’paralel devlet’yazan bir çöp torbasına doldurursa kurtulacağını sanıyor! Üstelik oy kazandıran gerilim politikasını sürdürebilmesi için yeni bir tehdide ihtiyaç duyuyor! Artık askeri ve PKK’yı tehdit olarak ileri süremeyeceğine göre yeni bir iç düşmana ihtiyacı var! Bütün muhaliflerini bir paralel parantezine sıkıştırıp ezmeye çalışıyor!
Kontrolündeki havuz medyası, neredeyse tamamı yalan iddialarla Genelkurmay Başkanını zan altında bırakıyor, kuvvet komutanlıkları arasına nifak sokuluyor, Jandarma ve Emniyet istihbarat çalışamaz hale getiriliyor! Anayasal erklerin birbiriyle çatıştırılması, yargıyla güvenin sıfırlanması, devletin çivisinin çıkması, yurtdışındaki Türk bayraklarının indirilmesi, Türkiye’nin uluslararası itibarının ayaklar altına alınması hiç önemli değil! Yeter ki, Japonya’da dünyaya karşı çektiği teslim bayrağını kimse tartışmasın, yolsuzlukların üstü örtülsün ve Bilal kurtulsun!
Hiçbir darbe döneminde devleti ele geçiren cunta bu kadar büyük bir siyasi tasfiye gerçekleştirmedi! Darbeciler mahkemelerin üstünde baskı kurdular ancak bütün yargı sistemini temelinden dinamitlemeyi düşünmediler. Eski cuntalar doğru veya yanlış zihinlerindeki devlet kavramını yerleştirmeye çalıştı, devlet otoritesini şahsi çıkarları için kullanmaya girişmediler. Bu hükümet benliğine esir olmuş, makam hırsına tutulmuş kişilerin nasıl çok zalim ve çok cahil olabileceğini ortaya koyuyor!

Yazarın Diğer Yazıları