Hükümetin başarısı...

Sırrı Süreyya Önder’in okuduğu metin üslup olarak tanıdık. Zafer kazanmış bir eda ile  “devrimci”  jargonla yazılmış bir metin.
Bir ülke düşünün ki 40 bin vatandaşını teröre kurban vermiş ve yıllar boyu dünyaya terör örgütü kabul ettirmek için yırtındığı bir örgütün yapacağı açıklama ile terörü sona erdireceğine inansın.
Üstelik Cumhurbaşkanı da bu açıklamayı  “hasretle”  beklesin...
Cumhurbaşkanı’nın  “hasretle”  beklediğini ilan ettiği talepler huşu içinde dinlendi, eller sıkıldı. Hükümet ve ona bağlı basın-aydın takımına göre ortada açık bir başarı var.
Bence de...
Daha on yıl önce paketlenmiş bir halde Türkiye’ye gelirken  “benim annem de Türk’tür, ülkeme hizmet etmekten şeref duyarım”  diyen bir terör elebaşısından siyasi muhatap çıkartmak ciddi bir başarıdır.
Dün  “cani başı”  olarak nitelendirilen bir katilden bugün, ülkenin geleceğini belirleyen müzakereci çıkartmak, çok daha önemli bir başarıdır.
Öcalan, hükümet yetkililerinin burun kıvırdığı 2002 öncesi dönemde  “iş birliği dilenen” bir terörist iken bugün, hükümet yetkililerinin elleri dizinde mektuplarını dinlediği,  “çözüm” dilendiği bir lidere dönüştü.
Evet, bu da ciddi bir başarıdır.
Hiç şüphesiz bu  “sözleşme”  Öcalan’ın başarısıdır. Bu başarıya emeği geçenleri bu millet de tarih de unutmayacaktır.
Yapacağım bu teklifle geleceklerini Öcalan eşkıyasının (umarım Öcalan’a eşkıya demek henüz suç değildir) ilan edeceği  “ateşkes” e bağlayanlar eşkıyabaşına vefa borçlarını da ödemiş olurlar.
Hükümet, Öcalan’ın çağrısını yaptığı  “olağanüstü kongre” nin İmralı’da toplanmasına yardımcı olsun. Tabii ki kongreye hükümet nezdinde katılım da atlanmamalı...
İyi bir jest olur İmralı Paşasına...
Yeni Türkiye’nin kurucu iradesi
AKP’nin 12 yıllık iktidarının “gurur vesikası” olan mahut sürecin başarısı için Öcalan 10 maddelik bir plan öngördü.
Bu plan hükümet üyelerinin yanı başında okundu, televizyonlardan hep beraber dinledik.
Ardından Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan hükümet adına bir açıklama yaptı. Açıklamadan da anlaşıldığı üzere hükümet bebek katilinin  “Demokratik Cumhuriyet”  olarak formüle ettiği bölünme planını kanıksamış.
Yalçın Akdoğan’ın okuduğu açıklama, ruhunu Öcalan’ın 10 maddelik  “çözüm”  planından almış gibi. Açıklamada kullanılan kavramlar bu açıklamanın Öcalan’ın metnine öykünerek hazırlandığı izlenimini veriyor.
Bebek katilinin 10 maddelik planı, iddia edildiği gibi kalıcı silahsızlanmayı sağlayıp bölgede huzuru sağlamaktan daha büyük iddialar taşıyor. Bir manifesto gibi. AKP çevrelerinin varlık sebebi saydıkları  “Yeni Türkiye” nin sınırlarını çiziyor. Görülüyor ki eski Türkiye’nin eşkıyaları Yeni Türkiye’nin kurucu iradesi olacak.
Eski Türkiye’nin katilleri Yeni Türkiye’nin sınırlarını çizerken ülke siyasetinin tanımından kadın sorunlarına, sosyo-ekonomik problemlerden ekolojiye, kamu düzeninden kimlik tanımlarına ve nihayet yeni anayasaya kadar geniş bir talep listesini de hükümetin önüne koyuyor.
Buna talep değil  “talimat” demek daha doğru olur.
Öcalan ve şürekasının ilan ettiği 10 madde PKK’nın tarihi hedefinin en önemli aşamasının gerçekleşmesi demek. Kadın, ekoloji, kişisel özgürlükler hepsi Marksist örgütlerin evvelden beri  “göz boyama” taktiği. Hedef belli  “Demokratik Siyaset”  kılıfı ile önce yerel sonra bölgesel özerkliğe gitmek. Nihai adım ise PKK’nın kuruluş gayesi; Büyük Kürdistan.
Onun da ne demek olduğunu bu arkadaşların ideolojik babası merhum Erbakan söylüyor: Büyük İsrail...
***
Tüm bunlar terörist başının  “silah bırakma” iddiası için. İddiası diyorum çünkü terörist bu konuda sadece  “niyet”  beyan ediyor. Terörist bu on madde üzerinde uzlaşma sağlanana kadar (ki bu özerkliği kopartmak demek) silahı sallamaya devam edeceğini ilan ediyor ama nasılsa hükümet bu açıklamadan kalıcı barış çıkartabiliyor.
Cumhurbaşkanı da dahil hükümet çevreleri bu açıklamadan memnun olduğuna göre aralarında bir mutabakat var. En azından hükümet de anlaşma yönünde  “niyet” beyan etmiş durumda.
Hükümetin ülkenin geleceğini kimlerin  “niyet beyanı” na bırakıldığını görmek için ise çok uzağa değil “barış, silah bırakma”  sloganları ile ihanet sürecinin maddeleri üzerinde müzakere edilirken Cizre’de yakılan sokaklara bakın.

Yazarın Diğer Yazıları