İçimizdeki ve dışımızdaki sesler

Hastalığım sırasında bir sürü alete girdim çıktım. Tabut gibiler, jöleliler, makineyi kucaklamanız gerekenler...

Mecburen iç seslerimi dinledim. Yani monolog yapmıyordum gerçekti. Su pompalamaları, glug glug sesleri, çocukların araba sürerken çıkardıkları vuu sesleri... O çok sevdiğim rüzgâr ve fırtına seslerinin taklitleri. Çıtırtılar, pıtırtılar. Arada çat çutlar...

***

Dışarı çıktığımda önce IŞİD seslerini duyacağımı zannediyordum. IŞİD sesleri de IŞİD seslerine bağlı olarak iktidar sesleri de duyulmuyordu. Ne oldu acaba diye meraka durdum. Sadece çatılardan martı sesleri geliyordu. Onlara da diyeceğim bir şey yoktu.
Akşam eve geldiğimde meraklanacak bir şey olmadığı ortaya çıktı. İktidardaki iki ses birden konuşuyordu. Oysa ben biraz konuşmayacaklar, bize dinlenmek için süre verecekler zannediyordum. Çünkü onları dinlerken insan aşırı yoruluyor. Araplar derler ya  “Lâ râhate fi’d-dünyâ”, dünyada rahat yoktur. 
Onun için şimdi  “one minut”. İktidar sahiplerinden bir tanesi diyordu ki; bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Oysa biraz önce okunan tezkerede ilk paragraf,  Suriye’ye hücum sinyali veriyordu. Suriye’ye hücum asla IŞİD için değil, bizzat Suriye’nin kendisi özellikle de Esad için. Aklıma neler geliyor. Ne var bu Suriye’de. Koridoru moridoru hadi anladık. Yoksa bir de kıskançlık mı var. Yani ayıptır söylemesi,  “sen direndin ben direnemedim. Sen itibarını kazandın ben kazanamadım” mı. Bir de üstelik beni ve herkesi dehşete düşüren kocaman bir ayrıntı; biz yabancı ülkelere askerimizi yollayacakmışız, yabancı ülkelerden de bize asker gelebilecekmiş. Neden? Kapılarımızı ona buna açık tutmaya alıştık da. Teröristlere açık tutuyorduk. Şimdi de resmi teröristlere de mi açık tutacağız kapılarımızı.
Irak, İran, Suriye bizi akıllıca eleştiriyorlar. Ne kadar isterdim onlarınki gibi bir liderimiz olmasını.
Doğu Perinçek’in dediği gibi (Bunu acizane ben de Milli Gazetede yazmıştım) bölgesel güç teşkil etmeyince başaramazsınız. Yani IŞİD’in üstesinden bile gelemezsiniz, değil üniformalıların...
-----------
Genelkurmay elinden geleni yapıyor. Mesela Genelkurmay, harekat yapacakken validen izin alınması saçmalığının iptalini istemiş. Böyle acayiplik olur mu, dünyanın neresinde valiler orduyu idare ediyor. Hükümet buna soğuk bakmış. Torunum Sina’ya; soğuk bak bakayım Sina dedim, bir şey anlamadı. Soğuk nasıl bakılır!
Hay soğuk bakışınıza da sıcak paranıza da size de kibirli duruşlarınıza da uçaklarınıza da bin bir sarayınıza da...

Yazarın Diğer Yazıları