İki devlet belediye başkanlığı yarışında!

“Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi” nevi şahsına münhasır. Hiçbir ülkede görülmeyen, en iptidaî ülkelerde bile tercih edileceği düşünülmeyen bir sistem.

Başa geçen, kendisinden olmayanları açık açık “düşman” görüyor. Hoşa gitmeyenleri, ayaklarına dolanacaklarını düşündüklerini hapiste tutuyor.

Bir çıkar umduğunda devletin “baş düşman”ı gördüğünü baş tacı ediyor. 2019 seçimlerinden önce PKK kurucusu Abdullah Öcalan’dan mektup getirtmiş, PKK/HDP’nin “tarafsız” kalmasını istetmişti. Yetmemiş kardeşi Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkartırmış, CHP’ye gidecek HDP oylarının kendilerine dönmesini, dönmese bile, CHP’ye oy verilmemesini beklemişti.

Mektubu getiren Prof. Dr. Ali Kemal Özcan’la konuşmuş, mektup getirme meselesinin aslını öğrenmiş ve yazmıştım, hatırlarsınız. Ali Kemal Özcan uzun süredir İmralı’ya gitmek istiyordu. Seçim yaklaşınca mektup getirmesi için Ali Kemal Özcan’ı devreye soktular. Ali Kemal’in bütün meselesi, A. Öcalan’ın inisiyatif alması, “çözüm”de baş rol oynaması.

Ali Kemal’in neredeyse bütün sözleri Öcalan’yla başlayıp Öcalan’la bitince başına iş de aştı, mektup getirdikten hemen sonra “prof.” titrini de alan Ali Kemal bu defa üniversiteden de uzaklaştırıldı. Uzaklaştırma haberi şöyle:

“Munzur Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kemal Özcan, sosyal medyada terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ı övdüğü gerekçesiyle hakkında başlatılan adli ve idarî soruşturma kapsamında görevinden uzaklaştırıldı.” (5 Ekim 2023)

Kendisiyle konuşmuştum. Üniversiteye döneceğini söylemişti. Soruşturma tamamlandıktan sonra döndü. (9 Kasım 2023)

Mektubu getirmesinin ardından “İmralı’ya NE’ye Gittim” adıyla bir kitap yayınladı. Bizim uzun mülâkatı da kitabına aldı.

Bu mahallî seçimde Ak Parti, DEM’likçilerle alttan alta cilveleşiyor. Aynı oyun tekrarlanmayacak, yine bir mektup getirttirilmeyecek, başka yollar denenecektir.

Abdullah Öcalan uzun zamandır yakınlarıyla da avukatları da görüştürülmüyordu. İmralı’nın kapısı açılabilir mi? Emareler, DEM’likçilerin, ne olursa olsun, Ak Parti’ye yanaşılmalı; iktidar onlarda. Bir adım biz atarsak, onlar 10 adım gelebilirler diyorlardır. PKK/DEM’likçiler çeşitli vesilelerle umutlarını ihsas ettiriyorlar.

***

2019 seçimlerinden önce, “Yetiş Öcalan batıyoruz!” başlıklı yazımın girişinde, bu seçim atmosferinin prototipini göstermiştim:

“Saray'ın gözü HDP'nin oylarında. / İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi, bir bakıma yeni rejimin cumhurbaşkanlığının oylamasına döndü. Neresinden bakarsanız bakın Binali Yıldırım yetersiz kaldı. Yetersiz kaldığına inanılmasa, sahaya çıkmayacağı söylenen R. T. Erdoğan, İstanbul'da oradan oraya koşturur, kanallarda her dakika görünür müydü!”

Bu seçimde de R. T. Erdoğan kendisini ortaya koydu. Ak Parti’den İstanbul Belediye Başkanlığı’na aday gösterdiği Murat Kurum, Binali Yıldırım gibi yetersiz kalınca, kendisi İstanbul’da sahaya çıktığı gibi, 17 bakanına da İstanbul’u mesken tutturdu.

Murat Kurum görünürdeki isim. Oy asıl R. T. Erdoğan’a isteniyor. Devletin bütün imkânları İstanbul’un kazanılması için seferber edildi. Bilmiyorum ama çok insan: “Benim cebimden çıkan parayı kendi partilerinin propagandası için harcıyorlar. Haram olsun!” diyorlardır.

Akıl alacak gibi değil. Sanki iki devlet yarışa girmiş. R. T. Erdoğan “cumhurbaşkanı” ama, sadece Ak Parti’nin cumhurbaşkanı. Karşısındakiler, başka parti adayları özellikle CHP’nin İstanbul Belediye Başkanlığı adayı Ekrem İmamoğlu bir düşman ülkenin belediye bakan adayı.

R.T. Erdoğan: “Ya biz seçiliriz, yine yaz biz. Ekrem’i seçerseniz, neticelerine de katlanırsınız katlanabilirseniz. Hiçbir şey vermem. Aç kalırsınız, elektriksiz kalırsınız, gazsız kalırsınız... Hepsi benim elimde. Bir düğmeye basmak, bir vanayı kıvırmak, sizi bitirir.” demeye gelen sözler etmiyor mu?

En diktatör ülkelerde bile bu görülmez! Tek adamın iki dudağı arasından çıkan sözlere bakılan ülkeler de seçim takip ettim. Allah sizi inandırsın, böyle seçim atmosferi görmedim.

Kim kazanırsa kazansın seçimi hiç önemsemiyorum.

Asıl mesele ülkemiz seçimden sonra ne hâle dönecek?

Gerçekten ürkütücü...

Yazarın Diğer Yazıları