Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Enes İSLAMOĞULLARI

Enes İSLAMOĞULLARI

İki görüntü arasındaki 7 fark: Ali İsmail neden öldü?

İlk görüntüler Eskişehir’de çekildi. Haziran ayının üçüncü gecesiydi. Yunus Emre Caddesi’nde gaz maskeli polisler tarafından kovalanan üniversite öğrencisi, on dokuz yaşındaki Ali İsmail Korkmaz,  can havliyle Sanayi Sokağına saptığı ânda giriyordu o uğursuz kamera kayıtlarına... 
İkinci görüntülerin çekildiği yer Kabataş. Ali İsmail’in kanına girilen görüntülerden iki önce kaydedilen kamera kayıtlarında, olayın kahramanı Zehra Develioğlu’nun saat 19.42’de, söylediği gibi bebeğiyle birlikte hâdisenin yaşandığını iddia ettiği otobüs durağına geldiği görülüyor...
Sanayi Sokağına girmesiyle neye uğradığını anlamaya çalışan Ali İsmail, elinde sopalarla bekleyen kâtillerinin darbelerinden kaçmaya çalışıyor. Kafasına indiriyorlar sopalarını Ali İsmail’in, vurdukça vuruyorlar... 
1 Haziran’da Kabataş’ta, otobüs durağında bebeğiyle birlikte eşini beklemeye başlayan Zehra Develioğlu’nun ne yarı çıplak, kafalarında bandana, ellerinde eldiven olan 80-100 kişilik bir grup geçiyor yanından, ne de darp eden, bebeğine saldıran, cinsel tâcizde bulunan yâhut bulunma maksâdıyla yanına yaklaşan biri görünüyor, aylar sonra izleyebildiğimiz kamera kayıtlarında...
Aslında kurtuluyor Ali İsmail ellerinden, aldığı darbelerden sonra koşarak uzaklaşıyor, hastaneye gidiyor Ali İsmail arkadaşlarıyla, üniversitenin içindeki Mavi Hastanesi’ne. Burada beyin tomografisi çekilemediği için Yunus Emre Hastanesi’ne sevk ediliyor.
Zehra Develioğlu ise eşini beklemeye devam ediyor otobüs durağında. Yaklaşık on beş dakika sonra gelen eşiyle birlikte kameradan kayboluyor. Ve o kadın, olaydan dört gün sonra, 5 Haziran’da İstanbul Adlî Tıp Şube Müdürlüğü’nden rapor alıyor kendisinin ve bebeğinin darp edildiğine dâir.
Ali İsmail’in öldürüldüğü görüntüleri izliyoruz. Son görüntülerini izliyoruz hastane koridorunda dolaşırken, hastane raporunu okurken arkadaşlarıyla birlikte. Ve o çocuk, hastanede verdiği ilk ifâdesinde korkudan beni bir sokak arasında dövdüler demekten korkuyor. Eşya taşırken 8-10 basamak merdivenden düştüğünü söylüyor.
Başbakan diline pelesenk ediyor görüntüleri olduğunu iddia ettiği hadiseyi, “Benim başörtülü bacıma saldırdılar” diyor çıktığı her kürsüde, kadın röportaj veriyor gazetelere,   “Kendimden geçtim, kalktığımda sidik kokuyordum” diyor. Ve biz bütün bunların yaşan(ma)dığı görüntüleri hâdiseden tam sekiz ay sonra izleyebiliyoruz...
Ertesi gün ifâdesini değiştiriyor Ali İsmail,  “03.06.2013 günü saat 02:00 sıralarında Eski otogar arkasında bulunan ikâmetine gittiği sırada 5-6 kişilik sivil giyimli bir grubun saldırısına uğradığını, kafasına, sırtına ve omzuna aldığı darbeler sonucunda yaralandığını” beyân ediyor.
İfadesine sığınıyor Zehra Develioğlu, raporuna işâret ediyor, “Kimseye ispat etmek zorunda değilim” diyor yayınlanan görüntülerden sonra, “Çok acı çektim” diyor.
Ölüyor Ali İsmail. O sokaktan koşarak çıksa da o sokakta gençliğini bırakıyor Ali İsmail, o sokakta istikbâlini, o sokakta canını bırakıyor. Ve biz o görüntülerden tanıyoruz Ali İsmail’i, öldürüldüğü görüntülerden...
Başbakanın Kabataş’ta saldırıya uğrayan başörtülü bacısını bütün Türkiye biliyor, sekiz aydır haber-dâr olamasak da o kamera kayıtlarından, bütün ülke Zehra Develioğlu’nun nasıl acı çektiğini biliyor.
Tarih 1 Haziran 2013... Yer Kabataş...
Görüntüler ortada...  Artık bütün Türkiye Kabataş’ta o gün neler olduğunu biliyor. İnsanlar bir kez daha başbakanın milletin gözünün içine bakarak ne kadar kolay yalan söyleyebildiğini görüyor.
Tarih 3 Haziran. Yer Eskişehir Yunus Emre Caddesi, Sanayi Sokak...
Görüntüleri zâten izlemiştik...  Ama artık bütün Türkiye Ali İsmail’in neden öldüğünü biliyor!

Yazarın Diğer Yazıları