Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

İki hikaye- İki ders-Bir söz

Hepimizin yaşadıklarımıza dair pişmanlıkları vardır. Kiminde emek harcamadan hazıra konduğumuz, kiminde de emek harcasak bile başaramadığımız;  “Şöyle yapsaydık ‘keşke’, “Böyle yapsaydık “keşke’” dediğimiz, sevgi ve paylaşımdan uzak durduğumuz anlar, bir anlık öfkeyle söylenen sözlerimiz. Yanlış aldığımız kararlarımız, daha sonra hata yapıldığı bilindiği halde geriye dönemediğimiz için sancılarımız, “Eyvah ben ne yaptım” diyemeyecek kadar altında ezildiğimiz fevri hallerimiz. Ne geriye dönebilir, ne geçmişten ana gelebiliriz. İki çarmıh arasında gider gelir ömür. Ve insan sonunda anlar; ağlamakta tek başına gülmekte. Belki de bu yüzden sağlıklı alınan her karar seneler sonra hatırlansa da, “İyi ki öyle olmuş” dedirtir insana.  En zor anda dahi sızlatmaz insanı. Yine de her yaşanmışlıkta bir hikaye, her hikayenin sonunda bir ders ve söylenmiş sözler vardır unutulmayan. İşte bazıları kıssadan hisse olsun diye.

Kavak ile Kabak
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa;
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
-On yılda, demiş kavak.
-On yılda mı? diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!
-Doğru, demiş kavak.
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa;
- Neler oluyor bana ağaç?
- Ölüyorsun, demiş kavak.
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.
Birinci Ders: Çalışmadan, emek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz. Kolay kazanılan, kolay kaybedilir. Her işte alın teri ve emek şarttır.

En iyi buğday
Her yıl yapılan “en iyi buğday” yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi;
- Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.
- Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,
- Neden olmasın dedi çiftçi.
- Bilmediğiniz bir şey var; rüzgar olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
İkinci ders: Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder. Kin, cimrilik, nefret kimsenin hoşlanacağı davranışlar değildir.

Bir söz
Her sabah Afrika’da bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir yoksa öldürülecektir.
Her sabah Afrika’da bir aslan uyanır. En hızlı ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir yoksa aç kalacaktır.
Aslan veya ceylan olmanız fark etmez. Güneş doğduğunda koşmaya başlasanız iyi olur.

Afrika Atasözü
Çok çalışmak, emek harcamak, güven vermek, sevmek ve paylaşmak hayatın anlamlı olmasını sağlar. Her sabah uyandığımızda bir de böyle bakalım dünyaya. Unutmayın hayat uzun bir öyküye benzer. Ancak öykünün uzun olması değil, iyi olması önemlidir.

Yazarın Diğer Yazıları