Sümeyra Kırca / Yeniçağ
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir'e yaptığı hizmetleri ve yeni adaylık sürecini YENİÇAĞ gazetesine anlattı.
"Eskişehir'in en büyük problemi nedir?" sorusuna cevap veren Yılmaz Büyükerşen, "Bu şehrin en büyük problemi, Eskişehir'i kendileri için rant kapısı olarak görenler ve bunu siyaset yoluyla elde etmeye çalışanlardır. En büyük problem budur ve bunun çözümü de Eskişehir halkının, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da buna fırsat vermeyecek olmasıdır" ifadelerini kullandı.
Göreve geldiği 1999 yılında Eskişehir'in adeta bir köy olduğunu aktaran Belediye Başkan adayı Yılmaz Büyükerşen, "Porsuk'un hali içler acısıydı. Şehir içi ulaşım sistemi kangren olmuş bir durumdaydı. Bugün bu şehirde yaşamaktan mutlu ve gururlu olan Eskişehirliler, o günlerde bu şehirden gitmek istiyorlardı. Kendileri gidemese de çocuklarını göndermek için uğraşıyorlardı. O dönemde Eskişehir'in kışın çamuru, soğuğu ve karı, yazın sıcağı ve tozundan başkaca bir şeyi yoktu. Eskişehir bugün Türkiye'nin en yaşanılır şehirleri içinde sürekli ilk üç sırada. İnsanlar artık bu şehri terk edip gitmek istemiyor, aksine bir çok şehirden nitelikli göç alıyoruz" dedi. Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir'deki değişim modelinden dünyanın da farkında olduğunu vurguladı.
"YAPACAĞINIZ HER ŞEY HALKIN YARARINA OLMALI"
Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir'in örnek bir şehir olduğunu belirterek, "Ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan çok yönlü dönüştürücü etkiye sahip projeleriyle öne çıkan kentlere verilen 'Şehirler için WRI Uluslararası Ross Ödülü' için dünyadaki 150'yi aşkın şehir arasından, -ki bu şehirlerin arasında New York, Amsterdam, Barcelona gibi çok sayıda şehir bulunuyor-, finale kalan 5 şehirden biri Eskişehir. Türkiye'nin örnek aldığı şehir konumundan dünyanın örnek aldığı şehir kategorisine hızla yaklaşıyoruz" dedi.
Belediye başkanlığı görevinde 20 yıllık bir tecrübeye sahip olan Yılmaz Büyükerşener, diğer illerdeki belediye başkan adaylarına şu önerilerde bulundu:
"Bir ilçede ya da şehirde, oranın halkı istemediği sürece hiçbir şey yapamazsınız. Sizi büyük bir oyla seçip bu göreve getirmiş olsalar bile... Yapacağınız her şey, halkın yararına olmalı. Öncelik her zaman onların faydası ve çıkarı olmalı. Belirli bir grubun ya da zümrenin çıkarına iş yaparsanız, halk bunu hemen o saniyede anlar zaten, gizlemeniz olanaksızdır. Orada yaşayan insanları iyi tanıyacaksınız, onlar sizi iyi tanıyacak. Yani aranızda bir inanç ve güven köprüsü olacak. Siz onlara güveneceksiniz, onlar da size güvenecek. Bu inanç ve güven köprüsü olmazsa, hiçbir şey olmaz. Ben Eskişehir'e bu kadar çok şey yaptım ve şehri bu denli geliştirdim ise, bunun ana öznesi Eskişehir halkıyla aramda olan bu karşılıklı inanmışlık ve güvendir."
