İktidardan koruculara "evet" baskısı!..

"Çözüm süreci" denen ihanet sürecinde terör örgütü PKK'nın insafına terk edilen eski adı ile geçici köy korucuları yeni adı ile güvenlik korucuları yeniden hatırlandı, baş tacı edildi!..

Devlet millet bekası için terör örgütü PKK'ya karşı aslanlar gibi mücadele eden bu kahraman insanlarımızın hakkı ödenemez. Onların hatırlanmasından, haklarının misli ile ödenmesinden sadece ve sadece mutluluk duyarız. Ancak bazı iki yüzlülüklere de sırtımızı dönemeyiz!..

Geçtiğimiz hafta başında (20 Mart Pazartesi), Ankara Gölbaşı Vilayetler Evi'nde, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, güvenlik korucubaşları ile "istişare" toplantısı yaptı. Bu toplantının basına kapalı bölümünde konuşulanlara daha sonra geçeceğim. Soylu, koruculara yaptığı bol gazlamalı konuşmada, korucu sayısının 51 bin 148'e çıkarılacağını vaat etti. Mavi boncuklar dağıttı!..

"Çözüm süreci" yıllarında, onlarca yazıda, kahraman korucularımızın siyasi iktidar tarafından kaderlerine terk edilişlerinin nice öykülerini yazmıştık.  Bebek katili Öcalan ve Kandil'in dayatmaları ile koruculuk sisteminin nasıl lav edildiğini, düzmece tutanaklarla yüzlerce korucunun nasıl görevlerine son verildiğini, hak ettikleri maaşlarının verilmediğini, silahlarının ellerinden alınıp katil çetelerine karşı nasıl korumasız bırakıldıklarını defalarca kaleme almıştık. O zamanlar hiçbir iktidar yetkilisinden tık çıkmadığı gibi koruculara da en ağır hakaretlerde bulunulmaktan çekinilmiyordu. "Akil adamlar"a linç ettiriliyordu o kahramanlar!..

***

Hiç unutmam... Bir yazımızda da bahsetmiştik; 25 Mayıs 2015'te 50 yaşında, PKK'lı teröristlerce Van'ın Erciş ilçesinde şehit edilen geçici köy korucusu Abdulbari Gül'ü... Koruculuk sistemi fiili olarak lav edilip, silahının elinden alınmasından sonra, Abdulbari Gül, 2014 Eylül ayında aldığı yoğun tehditler yüzünden Valilikten kimliğinin değiştirilmesini istemişti. İlgilenen kimse olmamıştı!.. Kendisine ve ailesine yönelen tehditlere daha fazla dayanacak gücü kalmayınca, geçim sıkıntısı içinde kıvranan Gül, şehit olmadan bir kaç ay önce Valiliğe, "Çok ölüm tehdidi alıyorum. Bana bir miktar para verin. Ben ve ailem buralardan gideyim" diye talepte bulunmuştu. Şehit olduğunda bu talebi Valilikte hâlâ onay bekliyordu!..

"Çözüm süreci" boyunca korumasız bırakıldıkları için kahpe teröristlerce katledilen koruculardan hatırlayabildiklerim;

 12 Mart 2013'te Şırnak/Cizre'de korucu Mehmet Sait COŞKUN yakın mesafeden gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu şehit oldu.

21 Haziran 2013'te Şırnak/Silopi'de korucu Ramazan ERKAN yakın mesafeden ensesine ateş edilmek suretiyle vurularak şehit düştü.

9 Ocak 2014'te Şırnak/merkezde korucu Hasan CANER ikameti önünde uzun namlulu silah ile vurularak ağır yaralandı, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybederek şehit oldu.

28 Mayıs 2014'te Mardin/Dargeçit'te emekli GKK-korucubaşı Mehmet UĞURTAY'a kimliği tespit edilemeyen motosikletli 2 kişi tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Saldırı sonucu başından vurulan Mehmet UĞURTAY kaldırıldığı Dargeçit Devlet Hastanesi'nde şehit düştü.

12 Eylül 2014'te Bitlis-Hizan'da terör örgütü mensubu tarafından yol kesme eyleminde kaçırılan korucu Nihat ÇAPRAK'ın cesedi 26 Ekim 2014'te Bitlis/Merkez'de bir elektrik direğine bağlanmış ve ağzına para sıkıştırılmış vaziyette bulundu.

11 Ocak 2015'te Şırnak'ta korucu Lezgin SAK şehit edildi.

Tüm bunların, eşlerinin, çocuklarının yanında kalleşçe şehit edilen, korucularımızın yanı sıra, evlerine bomba-füze atılanlar, çocukları ve yakınları dağa kaçırılanlar ve kaçırıldıkları halde hâlâ akıbetlerinden haber alınamayan korucularımız var...

***

Şimdi, bu iktidar koruculardan referandumda "evet" için çalışmalarını istiyor. Hiç utanmadan sıkılmadan!.. Evet, yanlış duymadınız!.. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçtiğimiz hafta başında gerçekleştirdiği "istişare" toplantısında, katılan bir korucu temsilcinden duyduğuma göre; koruculara, maaşlarının en düşük devlet memuru maaşına eşitleneceğini, sosyal haklarında iyileştirmeler yapılacağını vaat etmiş. Koruculardan, "evet" için çalışmalarını ve gayret göstermelerini gayet net bir dille ifade etmiş. Hem de Jandarma Genel Komutanı Yaşar Güler'in yanında. O Yaşar Güler ki, Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevi sırasında, "çözüm süreci"nde korucuların çektiği tüm sıkıntıları, uğradıkları ihanetleri çok yakından en somut örnekleriyle bilen isim!.. Korucuların bizzat Ankara'ya kadar gelip kendisine anlatılanları unutmuş herhalde!.. Siyasi iktidarın talimatıyla, Valilerin korucuları nasıl kaderine terk ettiği yönünde aldığı notları herhalde yırtıp atmış!..

Her sıkıştıklarında, şehit ve gazi hamasetine sığınan iktidar mensuplarının iki yüzlülükleri beni şaşırtmıyor da... Dağlarda, kahraman Mehmetçiğimizle sırt sırta savaşan yiğit korucularımızın yeni bir istismara alet edilmesine koca koca rütbelilerin kayıtsız kalmasına çok içerliyorum. Genelkurmay karargahının Kardak pozu ile başlayan referandumda iktidara destek hamleleri, Ege'den Güneydoğu'ya mı kayıyor?.. Bir de, kahraman korucularımız bu siyasi rüşveti kabullenebilecekler mi?..

Ya sandıklardan "hayır" çıkarsa... Vaat edilen ekonomik ve sosyal destekler unutulacak mı?..

Yazarın Diğer Yazıları