AKP zihniyeti on iki yıldır ülkenin üzerine bir kâbus gibi çöktü. Pıtrak gibi birden ne idiğü belirsiz gazeteci, akademisyen, politikacı, sanayici adlarıyla ortaya çıkan insanlar. Gazetecilik mesleğiyle ilgisi olmayan insanların AKP zihniyetini savunmak için basın sektörüne yerleştirilen imam kılıklı herifler. Sanayicilikle, ticaretle ilgisi olmayan bir takım insanların üzerine kaydedilen ama kimin olduğu belli olmayan, mallar, fabrikalar ve şirketler. Devletin parasıyla ayakta tutulan basın yayın kuruluşları. Devletin eliyle zengin edilen Türk düşmanı kişi ve şirketler. Basından okuduğumuz devlet memurluğu giriş sınavlarının çalınmasıyla memur olan militanlar. Yurt sever vatan evlatlarını çeşitli bahanelerle mağdur etme ve dışlama. Akademik kariyer için yapılan yabancı dil sınavlarında yaşanan soru çalma, doçentlik sınavlarında jüri üyelerini belirleme usulsüzlüğü ile doçent ve profesör olan militanlar, hangi birini sayalım. Haydi biz, paranoya derecesinde AKP karşıtı olduğumuzu kabul edelim ve herhangi bir kâbusun olmadığını bunu bizim abarttığımızı da kabul edelim. Çok geriye giderek bildik sinir bozucu olayları da yazmayalım. Ama hiç olmazsa 17 Aralık sonrası yaşadığımız birkaç aylık olayları ve yüreğimizi dağlayan SOMA yangınını hatırlayalım. Bunlar bile görmek isteyenler için AKP yönetiminin bir kâbus olduğunu göstermeye yeter.
Günümüzde çeşitli uluslararası kuruluşlar birçok kurumun maddi değerini ölçmektedir. Örneğin bir şirketin, bir bankanın veya bir futbol kulübünün ne kadar para edeceğini ölçer. Futbolcuların değerlerini ve kulübün maç kazanma kabiliyeti üzerinden değerlendirir ve fiyatını belirler. Ölçme ve değerlendirme yapan bu ulusal ve uluslararası kuruluşlar iktidarların da çalışmaları üzerinden değerlendirme yapıp bir fiyat biçse nasıl olur. Demokrasilerde bunu halk yapmaktadır ama Türkiye, Afganistan, Pakistan gibi üçüncü sınıf demokrasilerde işi olmayan, karnını doyuramayan, gecekonduda yaşayan ekonomik açıdan iktidara bağımlı insanların değerlendirmesi ne kadar objektif olur. Bu fiyat biçme konusu bağımsız, tarafsız profesyonel kurum ve kişilere yaptırılsa acaba böyle bir değerlendirme de AKP ve hükümetin değeri ne kadar olur, çok merak ediyorum. 
AKP iktidarı ve iktidardan geçimini sağlayan çeşitli kurum ve sektördeki yeteneksiz insanlar iktidarın düşmemesi için tartışmalı hukuk ve ahlak kurallarıyla devletten elde ettikleri yasa dışı güç ve maddi imkanlarla, nefes almadan canhıraş mücadele etmektedirler. Bu insanların serbest piyasa ekonomisi kurallarıyla çalışan bir rekabet ortamında para kazanma, sınav kazanma ve toplumda bir yer edinme şansları yoktur. İktidarın verdiği parasal destekle satmayan gazetede gazeteci olan, devlete ihalesiz mal satmayla zengin olan, torpille genel müdür, müsteşar, doçent ve profesör olan insanlar bu iktidarı ayakta tutmaya çalışmaktadır. Bu iktidar kendi haline bırakılsa, ayakta duramayacak kadar sakat, yorgun ve çaresizdir. İktidar yanlıları arasındaki kavgalar yok değil ama bu kavgalar prensip kavgaları değil paylaşım kavgalarıdır. Bu nedenle de bütün çirkinliklere şahit oluyoruz, düşük seviye ve bozuk mayalar bir bir ortaya çıkmaktadır. Zaman zaman bel altı vurmalar, bazen de dinî duygu ve prensipleri istismar ederek dinî kavramlar ve değerler üzerinden birbirlerine saldırmaktadırlar. Nereden bakarsanız bakın bir facia. Böyle bir iktidar ve böyle bir taraftarın değerinin ne kadar olduğunu tahmin etmek zor değildir, ayrıca bir şirkete para vererek inceletmeye değmeyecek kadar da açıktır, ama fiyatının tescillenmesi bakımından da önemlidir.