Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

İmamlar nasıl parti militanına dönüştü?

Belki şeytanı bile hayrete düşüren gelişmelerin vuku bulduğu bir ülkede yaşıyoruz.

'Korku', 'endişe', 'kargaşa', 'belirsizlik' adeta bütün yüzlere sinmiş; insanlar bir tür 'efsunlanma' haliyle suskun, mütereddit ve güvensizlik içerisinde.

Toplu taşıma araçları 'asık çehreler' ile dolu; somurtmuş, kaşlarını kaldırmış, dişlerini kenetlemiş suretler geçiyor caddelerden; hitaplar kaba, buyurgan ve gizlenemez bir aceleciliğin baskısı altında:

- "İn, ver, git, getir, ara, bul."

'Alın teri' ile kazananlar bile ne yazık ki 'gönül rahatlığı' ile oturamıyor sofraya; kimlerin nerelerden, ne zaman, nasıl 'malı götürdüğü' dilden dile dolaşıyor.

Kahve önlerindeki işsiz güçsüz gençler yoldan geçen birbirinden lüks cipleri işaret edip, "Aha bak işte, falanca kişinin yeğeni" diye laf çakıyor.

Cami cemaati, sokaktaki vatandaşlardan biraz daha temkinli; "Gözünle gördün mü?" diye salavat getiriyor.

Lakin, onların sohbet konusu genel gündemden biraz daha farklı; fısıltı halinde kulaktan kulağa yayılan aynı sırrı paylaşıyorlar:

- "Yahu ne bitmez tükenmez umre ziyaretiymiş, imam geliyor müezzin gidiyor, müezzin geliyor imam gidiyor. İkisi de devlet memuru ne kazanıyor ki bunlar?"

***

Halbuki hadisenin 'kazanmak' ile falan pek bir ilgisi yok, onlar hükümet tarafından 'görevli' olarak gönderiliyor.

Sık sık bu tür faaliyetlere gönderiliyorlar ki yeri geldiğinde 'minnet' borçlarını ödemek üzere, ellerine tutuşturulan 'AKP grup toplantısı' metninden farksız 'hutbeleri' daha bir hevesle okusunlar; daha bir öykünsünler Sultan hazretlerinin kaşıma hitabetine; hançerelerini yırtarcasına şiirler okusunlar:

- "Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!.."

Breh, breh breh; suratlar kıpkırmızı kesilmiş, damarlar şişmiş, gözler adeta yerlerinden fırlayacakmış gibi:

- "Gelenin keyfi için kalkıp geçmişe sövemem!.."

Oysa ki hayatları devamlı sövmek.

Köyün birinde jandarma ahaliye iki tokat atmışmış da; tamam işte 'iki ayyaş' dönemi.

Birinin sarığı çıkarılmış da; hah üstüne bastın, kaldır ayağını 'Sağır İsmet' devri.

Yok 'Beton Mustafa' da olabilir; ama şimdilik ona bulaşmaktan tırsıyor; "Tek parti", "CeHaPe" lafazanlığı ile alıştırma yapıyor.

'Başimam' konumundaki 'rol model' böyle olunca haliyle 'leyleği havada gören' imam efendilerin durumu biraz daha içler acısı bir hal alıyor.

'Sormadan', 'sorgulamadan'; ellerini 'vicdanlarına' koymadan; yapılanların doğru mu, yoksa eğri mi olduğunu 'içtihat' terazisinde tartmadan; gözü kapalı birer 'fahri parti temsilcisi' sıfatına bürünüyorlar.

***

'Halep' diyarına kafa basıyor da 'arşın' ile yüzleşmeye bir türlü yanaşmıyor mübarek.

Cami ile evi arasındaki mesafede 'neler olup bittiğini' asla merak buyurmuyor; o sokakta 'kendi çocuklarının geleceğinin' de şekilleneceğini bir türlü hesap etmiyor.

Öyle ya, en tepedeki muhteremlerden en alt kademedeki hademesine kadar hepsi 'alnı secde görmüş' çocuklar; neyi, niye sorgulasın ki?

Görmüyor, duymuyor, uyarmıyor.

O görev yaptığın caminin tam karşısında bir takım marketlerin her iki üç senede bir isim değiştirmelerinin sebeb-i hikmeti nedir hoca efendi?

Tabii kızarsın şimdi bize; "Ben maliye memuru muyum, yoksa zabıta mı?" diye.

Hadi onu geçtik, 'inançlar' üzerine harem inşa eyleyen azgınlara, 'başörtüsü' takıp her türlü rezilliğe imza atan sapkınlara; 'istismar' malzemesi haline getirilen çocuklara, bir diyeceğin yok mu?

Yok, ama yine biliyoruz ki "Ben devlet idarecisi miyim?" diye küplere bineceksin.

'Beytülmale', 'yetim hakkına', 'doğmamış çocukların yarınlarına' göz diken münafıklara herhangi bir lafın olmayacak mı diye soracak olsak, "Ben fetva makamı mıyım?" deyip geçiştireceksin.

Haklısın; zira sen 'kamu görevlisi' bir imamsın, mesai arkadaşın da müezzin.

***

Yılda birkaç kez 'umreye' git; eline tutuşturulan kâğıttan hızla büyüyen, uçuşa geçen 'Yeni Türkiye' ve onu kıskançlıkla seyreden dünyaya ilişkin yorumlar yap.

Ama öyle rol model seçtiğin zatın ses tonuyla "Ben maliye memuru muyum, zabıta mıyım" türünden çıkışlar da yapma.

Zira biri de çıkar, "Peki sen hariciye memuru musun da AKP militanı ağzı ile iç ve dış politikayı izaha kalkışıyorsun" diye sorar.

Değil mi ya muhterem hocam?

 

Yazarın Diğer Yazıları