İnanmıyorum

İnanmıyorum; bir insanın bir şeye inanması için yaşadıklarının duyduklarının ve gördüklerinin mantığına uyması gerekir. Benim ise yaşadıklarım, gördüklerim ve duyduklarım zihnimi karıştırdığı için aklım ve havsalam almıyor. Bunun içindir ki, bir korkuya ve karamsarlığa sürüklendim. Bu nedenle de ülkemdeki yöneticilere, kurum ve kuruluşlara olan güvenim yıkıldı. İnançlarım yok oldu ve duyarlılığımı yitirdim. İçime kapanıp kimseye inanmaz hale geldim.
İnanmıyorum; acaba inanmayan yalnız ben miyim diye düşünürken, bakalım halkın arasına katılıp nabız tutayım dedim. Gördüklerim ve duyduklarım karşısında şaşkına dönerken hiç de yalnız olmadığımı, aksini düşünenlerin çıkarcı azınlık bir grup olduğunu gördüm. Hatta güven bunalımında öylesine ileri gidenler var ki insanlık dışı davranışlar bile sergiliyorlar. Eh öyleyse ben niye inanayım?
İnanmıyorum; düşündüm. Kime ve neden inanayım ki idare edenlere mi inanayım? Onlar değil mi Türkiye’de Türk yok diyenler, Ahmet Kaya’nın doğum yıl dönümünde bana sormadan benim adıma ödül verenler. Devlet nişanından Atatürk resmini ve T.C. ibaresini çıkarıp, Anıtkabir’i yıkalım dedikleri için mi inanayım?
İnanmıyorum; ülkem insanları açlıktan bunalıp intihar ederken, banka kartlarına sarılıp hacizlere düşerken, 17 Aralık’ta milletin hakkını gasp ederek evlerinde kasalar ve ayakkabı kutusu içinde paraları saklayanlara mı inanayım? Yoksa milli gelirin dağılımında zenginle fakir arasındaki uçurumu 8 kata çıkaranlarla, beş yılda 207 cezaevi açanlara mı inanayım.
İnanmıyorum; gözümün içine baka baka Kabataş’ta başı örtülü bayana saldırıldı, Gezi olaylarında camide içki içildi deyip, yalan söyleyerek halkı kışkırtanlara mı? Hırsızların tezkerelerini Meclis’e göndertmeyip, Deniz Feneri’nde olduğu gibi olayın üzerini kapattıranlara mı inanayım?
İnanmıyorum; İstibdat devrini aratacak yasaları peş peşe Meclis’ten geçirerek ülkeyi karanlığa sürükleyenlere, ‘Alo Bilal paraları sakla, alo Fatih fikirlerini ifade edenlere yer verme’ diyenlere mi? Ya da binlerce insanı dinleterek mahremlerine kadar girenleri ve medyada sansür uygulatarak öğrenme hakkını engelleyenlere mi inanayım?
İnanmıyorum; ülkemde kendi insanı aç gezerken, Arap’ını, Ermeni’sini ve bilmem kimleri besleyenlere mi veya A’dan Z’ye kadar her şeye zam yaparak vatandaşa cehennem hayatı yaşatanlara mı, yoksa Meclis’te ağza alınmayacak sinkaflı laflarla kafa kol kırarak çocuklara kötü örnek olanlara mı inanayım?
İnanmıyorum; dün büyütüp besledikleri, bugün paralel yapı oluşturdular diyerek, tüm memurlar üzerinde terör estirerek sürgün ve kıyım yapanlara mı inanayım? Olmadı yandaş iş adamlarına millete küfrettirenlerin, ben Müslüman’ım deyip helal seks shoplar açtırarak dinimle alay edenlere mi inanayım?
İnanmıyorum; bugüne kadar 13 camiyi yıkmakla öğünen ve camileri parti teşkilatına dönüştürenlere mi? Yandaş ilahiyatçıların verdiği fetvalarla hırsızlığı mubah sayanlara mı inanayım?
İnanmıyorum; Açılım açılım diyerek halkı kutuplaştırarak dili ve eğitim sistemiyle oynayıp ülkenin bölünmesine seyirci kalan, teröristbaşıyla pazarlık yaparak kendi atadığı Genelkurmay Başkanı’nı terörün başı ilan ettirerek bu davanın savcısıyım diyenlere mi inanayım?
İnanmıyorum; sınırlarımızın yol geçen hanı olmasına seyirci kalan, kurulan kumpaslarla gelecekleri kararan mensuplarına sahip çıkmayan Genelkurmay’a mı? Bir taraftan yandaşlıkla kanımızı emen, diğer taraftan zamlarla belimizi büktükleri yetmezcesine bize küfreden iş adamlarına mı inanayım?
İnanmıyorum; devlet memurlarını masada pazarlayıp, sürgün ve kıyımlarına ilaveten aleyhlerine çıkarılan yasalara seyreden memur sendikasına mı? Taşeronlaşmaya karşı duramayan ve kazanılmış haklarının bir bir kaybedilmesine sesini çıkaramayan işçi sendikalarına mı inanayım?
İnanmıyorum; ülke meselelerini kulak ardı ederek, iktidarların borazanlığını yapan ve aldıkları talimatlar sonucu emekçilerin ekmeğiyle oynayan medya sahiplerine mi? İktidara şirin gözükerek medyada boy göstermek ve yurt dışı gezilere katılmak için takla atan yazarlara mı inanayım?
İnanmıyorum; hırsızlara kol kanat geren yargı mensuplarına, karanlık yasalar çıkarılırken Meclis’e dahi gelmeyen partililere mi? Seçimden seçime gelerek hatırımızı sorup, sonra unutanlara mı inanayım?
İnanmıyorum; ey millet ben inanmıyorum. Biliyorum ki sizler de inanmıyorsunuz. Yalnız sabrediyoruz. Ancak o da taşmak üzeredir. Bize bu zulmü reva görenler, yaptıklarınızı not ediyoruz. Zamanı gelince yaptıklarınızın hesabını soracağız. Bunu da bilmiyoruz demeyin. Çünkü size inanmıyoruz. 

Yazarın Diğer Yazıları