İngiliz gülü Gülizabeth de kim ola ki?

İngiliz gülü Gülizabeth de kim ola ki?
İngiliz gülü Gülizabeth de kim ola ki?

Artık iyice belli oldu ki beceriksiz dış politikanın bütün faturası sakıt Ahmet Davutoğlu tarafından ödenecek.

 Davutoğlu'na karşı girişilen "indirme" kampanyasının işaret fişeğini atan 'Pelikan Dosyası'nın devamında bu açıkça anlatılıyor.

Tabii aralarına fitne sokmak istemem ama bu konuda şunu söylemek isterim ki zamanın Dışişleri Bakanı olarak Davutoğlu bütün bu olanlardan ne kadar sorumluysa Başbakan Erdoğan da ondan bir çıt daha fazla sorumludur. Yoksa Büyük Usta'yı kandıranlar listesine Davutoğlu'nu da mı ekleyeceğiz?

Bu Büyük Usta ne kadar da saf, herkes tarafından kandırılabiliyor! Düşünün bir de tek başına başkanlık yapmaya kalkıyor, gelen kandıracak, giden kandıracak. Çok tehlikeli çok!

Bu raporda benim ilgimi çeken kısım bu değil aslında. Rapora göre AKP içinde "İngiliz gülü Gülizabeth" diye bir tip var. Bu Gülizabeth ile "Fethullah'ın İngiliz anahtarı" diye tanımladıkları Bülent Arınç, birlikte sakıt Başbakan'ı kandırmış ve Reis'in 150 adamını milletvekilliği listelerinden sildirmiş.

İlginç bir karakter olmalı bu İngiliz gülü Gülizabeth! Sakıt Başbakan'ın elinden Reis'in listesini alacak ve değiştirtecek kadar da etkili biri belli ki.

Ben çok merak ettim, kim bu Gülizabeth? Ve neden ona İngiliz Gülü diyorlar, Lady Diana'ya benziyor diye mi? Yoksa İngiliz ajanı diye mi? İngiliz ajanı ise AKP'ye nasıl sızmış? O da mı kandırmış Büyük Usta'yı?

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

 

*

 

Ahlak tutulması

Vatandaş bu kadar basit senaryoyu yutar mı?

(...)

Siz ki... PKK militanlarının ülkeyi terk etmeleri koşuluyla çözüm süreci başlatacak... PKK'nın değil ülkeyi terk etmek, tam tersine şehirlere silah ve patlayıcı yığdığını görmezden gelecek... Askerin operasyon taleplerini geri çevirecek. Valileri hareketsiz bırakacaksınız... Hendeklerin kazılmasını, arkasında silahlı militanların mevzilenmesini sadece seyredeceksiniz. Seçime "Verin 400 vekil bu iş huzur içinde çözülsün, yoksa kaos olur" sloganıyla gireceksiniz... Ona rağmen terör azacak... Şehirlere taşınacak.. 2002 yılında 7 şehit verilmişken bu sayı yalnızca bu yılın ilk 5 ayında 320'yi aşacak... Sizden terörü önlemeniz beklenirken muhalefet liderini terörle tehdit edecek... Ve suçu da adeta onun üzerine yıkacaksınız... Bravo.

Melih Aşık Milliyet

 

 

*

 

Mesele "istiklal" ise...

Başbakan Binali Yıldırım dün Mardin saldırılarından sonra yaptığı konuşmada:

"Asla ne milletimizi yıldırabilirler, ne de devleti bu onurlu mücadeleden, istikbal ve istiklal mücadelesinden geri döndürebilirler... Önünüzde, arkanızda, sağınızda, solunuzda sizler bizler gibi insan kılığında bu katiller var" dedi.

 Öncelikle "sağımızda, solumuzda, her yerde bu katillerin olduğu" Başbakan tarafından söylendiğine göre vatandaşların "istikbal endişesi" had safhaya çıkmış demektir.

Öyle ki gençler arasında bırakın "en az 3 çocuğu", bu kadar tehlike içinde "hiç çocuk yapmamak gerektiğini" söyleyen, düşünen çok genç var...

 "İstiklal" meselesine gelince... Çok şükür ki düşman devletler tarafından işgal edilmiş ve bir "bağımsızlık savaşı" içinde değiliz.

 Kendi topraklarımıza terörist ve cephane yığmış, sınır ötemizde ABD, Rusya gibi ülkelerin desteğiyle bir devlet kurma yolunda olan PKK-PYD'nin ülkemizde buna paralel şekilde sürdürdüğü terörü önlemeye çalışıyoruz. Bunun için de, rejim-sistem değişikliği, partiler arası kavgalar gibi "böyle bir dönemde asla zaman kaybedilmemesi geren konuları, olayları" bir yana bırakarak yalnızca terör ve önlemler konusuna eğilmek zorundayız...

Güngör Mengi Vatan

 

 

*

 

Gelin millet olalım

Bir Evlad-ı Fatihan çocuğu olarak diyeceğim ki...

Gelin önce gönülleri fethedelim...

 Bir millet inşa edelim.

Bir millet olunca, neler yapabileceğimizi bundan 100 yıl önce gösterdik...

Ertuğrul Özkök Hürriyet

 

 

*

 

Asker yeniden "bizim" oldu

Hükümet yeni bir yasa tasarısını Meclis Başkanlığı'na gönderdi.

Buna göre askeri kişilerle ilgili yargılamalar üst makamların iznine tabi olacak.

Tıpkı MİT müsteşarı gibi komutanlar da bir suç ithamı altında kalırlarsa bakan ya da başbakanın izni olmadan soruşturmaya uğramayacak, gözaltına alınmayacak ve yargılanmayacak.

Aslında bu dolaylı olarak eskiye dönüş. Dolaylı diyorum çünkü eskiden asker suçlarına askeri mahkemeler bakardı ve pek çok sivil mahkemeden daha seri ve adil kararlar alırlardı.

Bu iktidar askerle hesaplaşmak ve güya "vesayeti kaldırmak" için yasalarla oynamış, Ergenekon, Balyoz ve türevi davalarla Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları dahil yüzlerce subayı 5 yıl zindanlarda çürütmüştü.

Demek ki şimdi devir değişti.

O asker artık "bizim" asker oldu

Can Ataklı / Korkusuz

 

 

*

ercan-akyafeol.jpg

Ercan Akyol Milliyet