İnsan ticareti

Tarihinin en büyük "insan ticareti"nde hararetli pazarlıklar yaşanıyor. Bir köşede, "satıyorum, sattım" sesleri diğer köşede "alıyorum, aldım" sesleri yükseliyor. Açık artırma henüz bitmedi. Devreye yeni tüccarlar, komisyoncular ve alıcılar giriyor.

Köle ticareti kağıt üzerinde yasaklanmadan önce sömürge simsarları siyah adamın evini köyünü yağmalar, dönüş umutlarını da geride bıraktıkları her şeyiyle birlikte yakarmış. Şimdi yine kendi insanlarına yıktırıyor, göçe zorluyor fakat farklı olarak sadece efendisini seçme hürriyeti tanıyor.

Eskiden de sömürgecilik ve köle ticaretini vicdanı kaldırmayanları, papazlar, "putperest siyahları Tanrı'nın müjdesi İncil'le tanıştırıyoruz. Cehenneme gideceklerine Hristiyan yaparak cennete gönderiyoruz", filozoflar ise "vahşileri uygarlıkla tanıştırıyoruz. Hayvan gibi yaşayacaklarına aramızda insanlığı öğrensinler" edebiyatı ile meşrulaştırırmış.

Bugün hem alıcı hem de satıcı çok yönlü ticaret yapıyor! Bizimkiler taraftarlarının inançlarını da coşturuyor. "Gelenler muhacir, biz ensar" nutukları atılırken fonda Hz. Muhammed'i (sav) Medine'de karşılarken gerçek Ensar'ın söylediği "taleal bedru aleyna" kasidesi çalıyor. Öte yanda ise "Parayı vermezseniz salarız üstünüze, görürsünüz gününüzü..." efelenmeleri gırla gidiyor.

Artık gönüllü kölelik çağında yaşıyoruz. Eskiden iş gücü için Afrika cazipti bugün Asya. Kölelik yasaklanmasa(!) bir kölenin aylık masrafı en az 300 dolar olur. Yaşlılık, hastalık masraflarını da eklerseniz altından kalkılmayacak maliyetler ortaya çıkar. Oysa Uzak Doğu'da bir işçinin aylık ücreti ortalama 50 dolar. Yani 5 Çinli işçi, Etiyopyalı 1 köleden daha hesaplı!

Fabrika kurmak için Asya, doğal kaynak için Afrika hâlâ sömürülüyor. Ancak Batı'da iş gördürülecek insanlara da ihtiyaçları var. Nitelikli iş gücünü kendileri alacak, işlerine yaramayanı Türkiye'de bırakacaklar. Nasıl olsa Şam bizim şehrimiz, Suriye bizim iç işimiz!

Göçmenlerin çoğu altın yumurtlayan tavuk gibi görülüyor. Kendi ülkesindeki simsarlara para vererek konaklayacakları yere varıyor. Geçici kalacakları ülkelere geldiklerinde yine kaçakçıların ağına düşüyor. Yüzlerce binlerce dolar ödeyerek en ilkel koşullarda, ucuz botlarda, uyduruk can yelekleri ile Akdeniz'e açılıyor. Çoğu daha ilk dalgada alabora olarak denizde boğuluyor, cesetleri kıyılara vuruyor. Oysa devletin zirvesinin söylediği gibi "Türkiye'nin ev sahipliğinin dünyada eşi yok" ama göçmenler ölümü göze alıp kaçıyor!

3 milyon Suriyeli'ye biçilen fiyat 3 milyar Euro. Adam başı bin Euro. Aylık değil, belki birkaç yıllığına, belki ömür boyu... Teslimat tamamlanırsa ardında 2-3 milyar daha vereceklermiş! Fakat bizimkiler insan ticaretinde tecrübesiz! Savaş esirlerini köle yapmaktan öteye geçmeyen deneyimleri ile yüzyıllar boyu sistematik köle ticareti yapan uluslararası tüccarları kandırabileceklerini sanıyorlar.

AB ile vize ve mülteci pazarlığı yapılırken emniyet ve sahil güvenlik kaçakçılara göz açtırmıyor. Görevden el çektirilen başbakan, AB ile Kayseri pazarlığından dönüş yolunda "günlük mülteci geçişini 6 binden bin 800'e düşürdük" diye övünüyor. Diledikleri zaman geçişin durdurulacağı mesajını veriyordu. İktidar, bu mesajların dünya kamuoyu ve özellikle muhacirler tarafından nasıl okunduğunu duymayacak kadar sağır olabilir mi?!

AB ise çıkarları konusunda daha profesyonel! Yanında başka ürünler de satmayı ihmal etmiyor. "Al mülteciyi verelim vizeni" diyerek havuç, "yumuşat terörle mücadeleni imzalayalım çekinizi..." diyerek sopa gösteriyor. Üstelik B planları da var. "Eskiden vize mi vardı" derseniz onlar da "Öyleyse biz de parayı Yunanistan'a veririz" restini çekebiliyorlar.

İnsanoğlu ne ecir (ücretli) ne de esir olmak ister. İkisi de köleliğin bir biçimi. Köleler mazlum ve çaresiz. Köle ticaretine sessiz kalanlar ve çıkarları uğruna akıllarını efendilerinin emrine verenler ise insanlığını yitirmiş zalimlere dönüşüyor. Aklını yormayanları ve düşünmeyenleri anlıyorum ama zulümleri, haksızlıkları, satışları, yalanları gördükleri halde zihinlerini efendisine köle edenlere katlanamıyorum. Zararları yalnız kendilerini değil çocuklarını da kölelik düzenine hazırlıyorlar...

Yazarın Diğer Yazıları