Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

İnsanlığın ağrıyan vicdanı!

Son zamanlarda suç oranlarında büyük bir artış gözlenmektedir.

Türkiye'de 2015 yılında her gün ortalama bin 336 suç işlenirken, 2016 yılının 9 ayında bu rakam 2 bin 191'e yükselmiş.

Bu sayı asayiş olaylarının yaklaşık yüzde 60 oranında arttığını gösterirken, müstehcen suçlardaki artış ise üçe katlanmış.

Mağdur çocuk sayısındaki artış!

2010-2014 yılları arasında 529 bin 756 çocuk mağdur olarak güvenlik birimine gelmiş.

Yapılan açıklamalara göre Yargıtay'daki ekonomik suçlar dörde beşe katlanmış.

Yargıtay'ın kararını bekleyen yüz bine yakın hırsızlık ve gasp, 30 bini aşkın da sahtecilik dosyası varmış.

Ayrıca cinsel suçlar kapsamında açılan dava sayısı ve mahkûmiyetlerde de son 5 yılda ciddi artışlar olduğu ortaya çıkmış.

Ucuz ve uçuk cinayetler!

Diğer taraftan, insan canına kıymanın bu kadar ucuzladığı bir dönemi belki de insanlık tarihi ilk kez yaşıyor.

İki kişi öldürüp, iki kişiyi ağır yaralayan adam "Çok ses çıkarıyorlardı. Uyardım, tepki gösterince vurdum. Oldu bir kere" diyor.

Bir başkası "Çık dedim, çıkmadı ben de öldürdüm"  diyor.

Sebepsiz katillik, anne, evlat ya da eş cinayetlerindeki artış aslında toplumsal psikolojinin yapısal bozukluğunun yansımasıdır.

"Şeyleşme!"

Yaşananlar günümüz insanının artan bir ivmeyle önce kendisine sonra da insanlığa yabancılaştığını göstermektedir.

Yaşananlar gerçekte doğal, ekonomik ve siyasal düzenin yabancılaşmasının insan üzerindeki izdüşümüdür.

Bu durum aynı zamanda günümüz insanının akıl ile gönül arasındaki bağının ne kadar pamuk ipliğiyle birbirine bağlı olduğunu da göstermektedir.

İnsan eylemlerini denetleyen akıl ve vicdanın çok kolay bir biçimde devreden çıkabilmesi insanlık için en büyük tehdittir.

Bu duruma maddi dünyadaki her gelişmenin öznel dünyada geçerli erdemleri eksiltmesi ve eritmesi neden olmuştur.

İnsanlar arasındaki ilişkiler, giderek daha çok paranın parayla, cıvatanın başka bir cıvatayla, eşyanın bir başka eşyayla ilişkisiyle karıştırılır olmuştur.

Buna "Şeyleşme" diyenler  var.

Altından tuvalet!

Yoksullukla boğaz boğaza mücadele verilen bir dünyada şu haber "şeyleşme"nin ve vicdanın materyalistleşmesinin boyutunu göstermesi bakımından ilginçtir.

Haber şöyle "Çok zengindi. Hatta o kadar çok zengindi ki bundan iki ay önce som altından tuvalet yaptırdı.  Ancak 'Altın tuvaletli iş adamı' aniden fenalaşarak öldü".

Bu zat, yaptırdığı altın tuvaleti değil ama insanlığı kirleterek şeyleşip gitmiştir.

Bu tür bir var oluş bir çeşit yabancılaşmadır.

Ancak günümüz insanını çepeçevre kuşatan şartlar onun kendisini daha çok cinayete, intihara açık hale getirmiştir.

Bu duruma tümüyle insan elinden çıkma bir mekânda, sanal dünyasına kapanan insanın manevi ve moral değerlerden uzaklaşması neden olmuştur.

Yabancılaşmış insan!

Yaşananlar duygusuz, sevgisiz, acımasız, insafsız ve samimiyetsiz bir insan türünün ortaya çıktığını göstermektedir.

Bunun tipik örneğini, annesinin yoksullar evinde öldüğü kendisine söylendiğinde bunu "patrondan beş gün izin istemek için iyi bir gerekçe" olarak değerlendiren insan ortaya koymuştur.

Güdü ve dürtülerinin emrindeki yabancılaşmış insan, sebepsiz yere cinayet işleyebilmektedir.

Canice doğradığı masum insanları parçalara ayırarak her bir parçayı bir başka mekana atabilmektedir.

Materyalist ilişkiler insanlığı ciddi bir biçimde rayından çıkarmıştır.

Kitle iletişim araçları zevk pazarlayan makinelere dönüşmüştür.

Güç insanlığın ölçüsü haline gelmiştir.

 Manevi ve insani değerler ise aşağılanır haldedir.

Moralin medeniyeti değil, paranın medeniyeti çağa damgasını vurmuştur.

Küreye hâkim kozmokratlara itiraz, karşı koyma ve protesto önlenerek barış sağlanamaz.

Hapishanelerin sayısı artırılarak, cezalar ağırlaştırılarak, emniyet güçlendirilerek toplumsal güvenliğin sağlanamayacağı artık anlaşılmalıdır.

Gerçekte insanlığın vicdanı ağrımaktadır.

Tedaviye oradan başlamak gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları