Kardaş belledikleri Türkiye’yi idare edenler tarafından kaderlerine terk edilen Irak Türkleri, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. ‘Misak-ı Milli’ sınırları içerisinde yer alan Musul ve Telafer Arap ırkçıları tarafından istila edilirken, Kerkük’e de aynı saatlerde Kürt ırkçıları tarafından el konuldu.

Üçlü ateş arasında ‘etnik temizliğe’ tabi tutulan Türkmenler, binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürülerek ‘mülteci’ konumuna düşürüldü.
Türkiye sınırından içeri sokulmayan Türkmenler, binlerce kilometre ötedeki Kerbela ve Necef kentlerine sığınmak zorunda bırakıldı.
‘İslam’ adına ortaya çıkan ama icraatlarıyla aslında ‘küresel oyun kurucuların’ emellerine taşeronluk eden IŞİD, belki de bölgede ‘tarihin akışını’değiştirecek çok önemli iki misyonu üstlenmiş durumda:
1-) Irak Türklerini, binlerce yıldır yaşamakta oldukları ata topraklarından söküp atarak, bölgede kurulacak olan ‘yeni denklemin’ dışında tutmak.
2-) Suriye sınırı boyunca fiili bir koridor açarak, Kuzey Irak’ta bağımsızlık ilan etmeye hazırlanan kukla yönetimin Akdeniz’e inmesini sağlamak.

***

Milliyetçi Hekimler Derneği öncülüğünde geçtiğimiz hafta sonu Kültür Ocağı Vakfı toplantı salonunda “Irak Türkleri’nin dünü bugünü, yarını, sorunları ve çözüm yolları” konulu bir çalıştay düzenlendi.
Irak Türkmen dernekleri, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, aydınlar ve yazarların katıldığı çalıştayda, Irak Türkleri’nin maruz kaldıkları katliamlar karşısında Türkiye’nin izlediği ‘idareimaslahat’ türündeki politikalar masaya yatırıldı.
Muhsin Kadıoğlu’nun oturum başkanlığı yaptığı çalıştayda Nefi Demirci, Kutluk Kağan Sümer, Özcan Pehlivanoğlu, Sait Gönen, Savaş Avcı, Erdoğan Aslıyüce ve Yusuf Gedikli tarafından yapılan sunumlar büyük ilgi ile karşılandı.
Çalıştaya destek veren sivil toplum kuruluşları adına söz alan konuşmacılar, Irak Türkleri’nin kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip çıkılmasını istediler.
Çalıştayda, önümüzdeki günlerde bir ‘Türkmen Kurultayı’ düzenlenmesi, ‘Türkmen Ulusal Meclisi’ kurulması ve ‘yeni bir yol haritası’ oluşturulması kararı alındı.
MHD Genel Başkanı Prof. Dr. Orhan Gedikli tarafından açıklanan çalıştay sonuç bildirgesinde, Irak Türkleri’nin talepleri şu şekilde özetlendi:

***

* Irak Türkleri’nin yaşadığı topraklar derhal ‘güvenli bölge’ kapsamına alınmalı, güvenliğin sağlanmasında Türkiye ‘garantör ülke’ görevini üstlenmelidir.
* Kerkük’teki ‘fiili Kürt işgaline’ son verilmeli; sonradan yerleştirilen ‘taşıma nüfus’ geri gönderildikten sonra kentte ‘yeni bir nüfus sayımına’ gidilmelidir.
* Kürt bölgesinin kontrolündeki Habur sınır kapısına alternatif olarak Ovaköy-Telafer sınır kapısı açılarak Türkmen Cephesi’nin kontrolüne terk edilmelidir.
* Türkiye, Irak Türklerinin kendi ‘güvenlik’, ‘maliye’, ‘ticaret’, ‘eğitim’ ve ‘sağlık’ gibi kurumlarını oluşturabilmeleri için her türlü fiili desteği vermelidir.
* Katliam korkusu yüzünden‘yurtlarını’ terk etmek zorunda kalan Irak Türkleri’nin en kısa sürede ‘topraklarına geri dönmelerine’ imkan hazırlanmalıdır.
* Irak, Arap, Kürt ve Türkmen bölgelerinden oluşacak ‘federal’ bir yapıya geçmeli, merkezi hükümette gruplar ‘nüfus oranlarına’ göre temsil edilmelidir.
* Türk Federe Bölgesi’nin güvenliği Türkiye tarafından eğitilecek Irak Türkmen Cephesi’ne bağlı silahlı yerel birlikler tarafından sağlanmalıdır.

***

‘Milli irade’ sultanı tarafından ‘emaneten’ başbakanlık makamına atanan zat-ı muhterem, Musul Başkonsolosluğu’nda görevli 49 personelin serbest bırakılmasının ardından ‘iki rekat namaz kıldığını’ söylemişti.
Ömrünü Türkmen davası için harcayan Dr. Nefi Demirci haklı olarak soruyor:
- “Irak’ta halen rehin olan ve katliamlara maruz kalan milyonlarca Türk için kaç rekat namaz kılıyorsunuz acaba?”