'İrtica nefreti' özlemi!

Ak Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra iktidara geldi ama diken üzerindeydi. 

28 Şubat 1997 "örtülü darbe"nin imza günüdür. Sonra neler yaşandı neler... Her kürsüye çıkan "irtica" diyor, başka bir şey demiyordu.

"İrtica", şimdi lügatten çıkarıldı. İyi ki çıkarıldı diyeceğim ama öyle bir düzene girdik ki, çok insan "din"i paravan yapanların zulmüne uğradıklarını düşünüyor; "Keşke yine irtica nefreti nutuklarını dinlesek!" diye iç geçiriyor.

 "İrtica" denilince hep irkildim... "İrtica" içine doğrudan "din" katılıyordu. Dilinden "irtica"yı, "mürteci"yi, "yobaz"ı düşürmeyenler, hakikî Müslümanlarla, Cahiliye Dönemi hasreti çekenleri ayırt etmeden, bütün "inanmışlar"ı aynı kefeye koyuyorlardı.

Yanlışlık ortada... Pıtrak gibi imam hatipler açıyorsun... İmam hatipler senin mekteplerin diğerleri ise dinsiz imansızların! Öyle bir görüntü sergiliyorsun!

İktidarda olan sensin! Bütün mektepleri tanzim eden sensin!

Nedir bu imam hatip sevdası?! Zamanında imam hatipleri de açanlar, "dinsiz" anlamında "laik" dediğin o insanlar. 28 Şubat vetiresinde elbette zulüm vardı, haksızlık vardı, kayırma vardı, hukuksuzluk vardı. Bu satırların yazarı, 11 Ekim 1998'de o meşhur el ele tutuşma eylemine katılmış ve bütün safahatı takip etmiştir. Beyazıt Camii önündeki hemen her cuma toplanmalarında da yer almıştır. Elbette bizimki gazeteci tecessüsü idi ama aynı zamanda haksızlığa karşı dirence şuuraltı destekti.

2003'te, Ak Parti iktidarını yine kıyasıya tenkit ederken, 28 Şubatçıların hâlâ gücünü koruduğunu hesaba katarak, R. T. Erdoğan'a karşı bir darbede onun yanında olduğumu, birçok defa belirttiğim gibi, açık açık yazdım.

Mesele imam hatiplere üvey evlat muamelesi yapıldığı ise, insanları üzme pahasına doya doya intikamını aldın!

Bir istiap haddi var. Bu had aşılırsa devran tersine döner. 2002'de iktidara getiren irade, aynı şekilde götürür de... Hiçbir ikaz kâr etmiyor... Bu kafayla gidilirse zaten götürecek.

Halkın talebi yoksa imam hatip açamazsın!

Maksat dindar nesil yetiştirmekse, sen "kin"i değil, "din"i anlat.

Başından beri yazageldim... İnsanları ürkütmeyin. Cemaatler meselesine, tarikatlar mesesine bir hal yolu bulun. Kimileri cemaatleşmeden, tarikatlaşmadan yaşayamıyorlar; peki ama nasıl bir cemaatleşme, nasıl bir tarikatlaşma?.. Kim ayrı cemaat peşindeyse, kim ayrı bir "tarik"e girmişse, kendine göre bir din anlayışına kapılmış demektir.

Bütün mesele, insanları Kur'ân'da birleştirmektir; "parti"de değil! Benim partideyse, başımız üstünde yer var, yoksa "düşmanım" mantığı işletilirse, insanlar "din" ekseninden çıkar.

Bir zaman cemaatle kol kolaydın... Türkiye'nin başına neler açtın neler... Suçu, insan, önce kendisinde aramalıdır.

Madem "Allah, Peygamber, din" diyorsun, hiç sormaz mısın nedir bu cemaatleşme, bu tarikatlaşma?...

İmam hatip inadının altında yine bir başka cemaatleşme yatıyor.

Eğer "İslâmcılar" seçimle iktidardan düşerlerse, bir daha iktidar yüzü göremezler.

Bir dönüp bakın ve kendi kendinize sorun: Nerede hata yapıyoruz?

Yazarın Diğer Yazıları