İşgal kredisi ve Yeni Anayasa!
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası’nın, Türkiye'ye aktardığı kaynak tutarını, devam eden 17 milyar dolarlık programa 18 milyar dolar daha ilave ederek 35 milyar dolara yükseltme kararı aldığını söyledi.
Şimşek, kaynağın afetlere karşı dirençlilik, enerji, yeşil dönüşüm, iklim değişikliğiyle mücadele, ihracatın desteklenmesi, reel sektör, altyapı, lojistik, sanayi, tarım, eğitim, sağlık ve kapsayıcılık gibi alanlarda değerlendirileceğini söyledi...
***
Konuyla ilgili haberler bu şekilde sunuluyor ama Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı eski program müdürü Bartu Soral, kredi şartlarını orijinal metinden inceledi ve “Bu krediyle yaratılan istihdamın yüzde 50’sinin mülteci olması şartı var! Tek başına bu şart bile niyeti ortaya koyuyor. Türkiye’yi, küresel elitler tarafından dayatılan yapay et endüstriyel tarım, hibrit gıda, dijital para vb. uygulamalarla hayata geçecek olan yeni dünya düzenine eklemlemeyi hedefliyorlar. Yerli ve milli denilen hükümet en önde giden küreselleşmeci çıktı.” dedi...
***
Yakın tarihte Suriyelilerle ilgili başka bir proje ortaya çıkmıştı.
Manisa Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yılmaz, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın ile kameralar önünde görüşürken çok önemli bir açıklama yapmış ve şöyle demişti:
-Cumhurbaşkanının himayelerinde bir proje yapılıyormuş: FAO, beş il seçmiş, geldiler buraya. Vali imzalamış, bizim de partner olarak imzalamamız gerekiyormuş. Birleşmiş Milletler’in bir kadın başkanı geldi. Suriyelilerin burada kalıcı olarak Hazine arazilerinin bunlara verilmesi, 30 dönüm, 50 dönüm filan dedi. 3.8 milyon dolar bir hibe verecekmiş. Sonra Yunt Dağı’nda, Recepli, Örselli, Karavelli’de bunlara yer verecekler. “Cumhurbaşkanımız söylemiş olabilir. Ben bunu imzalayamam” dedim.
-Aydın, Bursa ve Balıkesir projeyi imzalamış. Protokolü hazırlayan vatandaş, “buradaki asli unsurlar” diyor.
“Türk ve Suriyeliler eşit şekilde bundan faydalanır” diyor.
-Dedim ki: “Suriyeli asli unsur değil. Asli unsur biziz. Bunlar da burada mülteci, misafir statüsündedir. Belgeyi imzalamıyorum. Bir kavga bir gürültü... Ben size 4 milyon dolar vereyim, alın siz Amerika’ya götürün...”
***
FAO’nun raporunda ise “2017’de başlayan planın 2019-2020 aşamasında, Türk yetkililerle yakın iş birliği içinde çalışarak, Suriye Arap Cumhuriyeti'ndeki krizden etkilenen 60 binden fazla Suriyeli ve ev sahibi topluluk hanesinin dayanıklılığını artırmaya çalışıyor. Plan Türkiye'nin yüksek nüfusa sahip illerini kapsıyor. Avrupa Birliği’nin Madad Fonu olarak da bilinen Suriye Krizine Yanıt Bölgesel Güven Fonu ve Japonya'nın katkıları ile Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Bakanlığı ortaklığına teşekkür ederiz.” deniliyordu.
Proje kapsamındaki iller ise Adana, Bursa, Gaziantep, Hatay, İzmir, Kahramanmaraş, Kilis, Manisa, Şanlıurfa ve Van idi.
***
Dünya Bankası’nın “Türkiye’deki mülteciler ve ev sahiplerine yönelik proje”si ise 2021’den itibaren Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte yürütülüyordu. “Türkiye'deki Mülteci ve Ev Sahibi Topluluklar Arasında Sosyal Girişimcilik, Güçlendirme ve Uyum Projesi”nin tanıtımı Mardin’de yapılmış ve “Adana, Mersin, Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Mardin, Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Diyarbakır ve Şanlıurfa gibi çeşitli illerde mülteci ve ev sahibi topluluklardaki kadınlar ve gençler için geçim fırsatlarını iyileştirmek amaçlanmaktadır” denilmişti.
***
İki projede de bir iki farkla aynı illerin seçilmiş olması, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası tarafından, Mersin’den Van’a kadar uzanan bölgede sığınmacılara ev ve toprak sağlanarak nüfus yapısının adım adım değiştirilme planları yapıldığını gösteriyordu.
AKP ve MHP ise “Darbe anayasasını değiştireceğiz” diye tutturmuş gidiyor! Aslında BM, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası ile Japonya’nın sağladığı paralarla Türkiye’nin nüfus yapısını değiştiriyorlar. Türkiye fiilen işgal ediliyor! Yeni Anayasa, bu değişen nüfus yapısı için hazırlandı! İşgal Anayasası da denilebilir. Yalnız ilk hedefleri, Mersin’den Van’a kadar uzanan bölge...
Hatırlayalım; 1 Mart Tezkeresi gereği, Amerikan üsleri de bu bölgede kurulmaya başlanmıştı. Hava üsleri ile Trabzon ve Samsun limanları da Amerikan ordusuna açılacaktı!