IŞİD'in cinnet intikamı

IŞİD'in cinnet intikamı

Türkmeneli coğrafyasında yer alan Telafer, Amirli, Tuzhurmatu, Beşir ve Tazehurmatu gibi noktalarda yaşanan trajik ve elim olayların ardından geçtiğimiz hafta içinde terör örgütü IŞİD'in Türkmen ilçesi Tuzhurmatu'nun Güneybatısına 20 Km uzaklıktaki Şahseven'e gerçekleştirilen bomba yüklü araç saldırısının ardından yapılan intihar saldırısı ile yardıma koşan köy ahalisi de acımasızca katledilmiştir.

Bölgeden alınan haberlere göre bu elim saldırılar sonucu onlarca ölü ve yaralının yanı sıra bazı binalar da tahrip edilmiştir. Ne kadar ilginçtir buna benzer saldırılar Türkiye, Irak ve Suriye'de birçok bölgede farklı adlar altındaki terör örgütleri tarafından aynı metot ve sistemle yapıldığı müşahede edilmektedir. Buradan çıkan sonuç, terör örgütleri farklı adlar altında faaliyet gösterseler de tek merkezden yönetildiği anlaşılmaktadır.

2500 - 3000 kişilik nüfus yoğunluğuna sahip katıksız Türkmen obası Şahseven halkı çamurdan yapılı evlerde ilkel şartlarda tarımla uğraşarak hayatlarını sürdürmektedirler.

Şahseven faciasıyla ilgili bir STK olan Türkmenleri Kurtarma Örgütü'nün yayınladığı basın bildirisinde ''Irak medyasının Türkmen meselesine sürekli yanlı bakış ve tutumuyla bu elim Şahseven faciası hakkında araştırma ve inceleme yapılmadan IŞİD'in saldırısının Kakeyilere yönelik olduğu iddiasına göre yorumlamalarının talihsizlik olduğu'' ifade edilmiştir.

Bildiride ayrıca söz konusu katliamın Alevilerin çok uzak bir kolu olan Kakeyilerle ilgisinin olmadığı, bu saldırının tamamen Türkmenlere yönelik olduğunu Irak kamuoyuna duyururken Irak Gazeteciler Sendikası ve tüm medya grubunun haberleri tarafsız bir şekilde aktarmaları da talep edilmiştir.

Türkmenler 2003'den günümüze 10 binden fazla şehit vermiş, binlercesi yaralı, engelli, yetim ve dul kalmış, yaklaşık 300 binden fazla insan göçe zorlanarak mülteci durumuna düşmüştür. Hali hazırda da yüzlerce Türkmen kadın ve çocuk IŞİD'in elinde tutuklu durumundadırlar.

17 gündür devam eden Fırat Kalkanı operasyonları sonucunda Cerablus-Azez bölgesi tamamen temizlendi. Operasyonlar halen devam etmektedir. Menbiç ve El Bab da temizlendikten sonra birkaç nokta arasında bir güvenli bölgenin inşa edilmesi yararlı olacaktır. Aksi takdirde Türkmenlerin Araplarla birlikte Suriye'nin kuzeyinde Türkmeneli Bölgesi oluşturma projesinin gündeme alınması elzemdir.

Amerika Türkiye'den Rakka operasyonunun yapılmasını da talep etmektedir. Buna karşılık Türkiye ise böyle bir operasyonu malum bazı şartlar altında yapılmasını ve Musul'un da gündeme alınmasını talep etmektedir.

 

 

IŞİD, Irak ve Suriye topraklarının %30'dan fazlasını kontrolü altında tutmakta, Rakka ise IŞİD'in kalesi ve Musul'dan sonra her bakımdan en güçlü olduğu bir noktadır. Irak'ın ikinci büyük şehri olan Musul ve 400 bin nüfuslu Türkmen şehri Telafer dışında yüzlerce Türkmen köyü bulunmaktadır. Bu itibarla Musul da aynı Cerablus-Azez bölgesi gibi Türkiye'nin stratejik hedefleri ve güvenliği açısından önem arz etmektedir.

Ne hikmetse 2014 yılında Irak ordusu herhangi bir mukavemet göstermeden bütün araç - gereç, silah ve mühimmatı yerinde bırakarak şehri terk ederek IŞİD'e teslim etmiştir.

Musul'a yapılması düşünülen operasyon, Irak Merkezi Hükümet tarafından aylardır görüşmeler safhasındadır. Ayrıca, Irak hükümeti operasyonu ABD'nin bilgisi dahilinde Peşmerge ile birlikte yapılmasını önermektedir.

Barzani'nin ise ABD'den aldığı 450 Milyon Dolar karşılığında Musul sınırlarına askeri yığınak yaptığı ve Musul'un geleceği hakkında Amerikalılar dışında Batılı ülkelerle de görüşmelerde bulunduğu görülmektedir.

Barzani, Musul'u aynen Sincar ve diğer bölgelerde olduğu gibi Bölgesel Kürt Yönetimi denetimine geçirilmesini düşünmektedir. Bölgede yaşanan gelişmelere göre ne PYD Rakka'yı ne de Peşmerge Musul'u kurtarabilir.

Diğer taraftan Amerikalılar ile Türkiye arasında farklı bir yönde pazarlık yapıldığı ve 12 Eylül'de yapılması kararlaştırılan ateşkes sürecinin de farklı kapıları açacağı kanaatindeyim.