İslamcı iktidarlar: Türkiye, Mısır ve Tunus

Genel olarak bütün kültürlerde ve rejimlerde insanlar ve kurumlar isimlerini kendileri alır veya isimlerini kendileri değiştirir, ama lakabı başkaları takar ve bu lakabı alan kişi bunu değiştiremez. Çoğunlukla da lakaplar isimlerden daha iyi tanınır ve cuk diye oturur. Cuk diye oturmazsa zaten o lakap tutmaz. İsimler adından da anlaşıldığı gibi bir isimdir, ama lakaplar çoğu zaman sıfat özelliği taşır ve daha belirleyici ve daha açıklayıcı olur. Daha fazla uzatmadan konuya girelim, Mısır, Tunus ve Türkiye’de kendilerini İslamcı olarak tanımlamayan, kurdukları partilerde İslam ismini kullanmayan, Türkiye’de AKP, Tunus’ta “Yeniden Doğuş Partisi” ve Mısır da “Hürriyet ve Adalet Partisi” adlarını almışlardır. Bu partiler, gerek kendi ülkelerinde gerekse uluslararası camiada İslamcı iktidarlar olarak adlandırılmaktadır. İslamcı partiler tabiri, bunlar için bir lakaptır ama cuk diye oturmaktadır ve üstelik bunlardan da ciddi bir itiraz gelmemektedir.
ABD, İsrail ve diğer Batılı ülkeler kendilerinin iktidara getirdiği bu partilere iktidarda kalma şartı olarak, ılımlı İslamcı olmalarını ve kendileri gibi düşünmeyenlere de hayat hakkı vermelerini, dış politikada ise İsrail ile iyi geçinmelerini ve kendi yörüngelerinde kalmalarını istemektedirler. Bu kurala uymayanlara ince ayar vermekte, eğer bunu anlamazlarsa kalın ayara geçmektedirler. ABD ve İsrail, Tayyip Erdoğan iktidarına diğer Müslüman ülkelere örnek teşkil etmesi için sabretmektedir, zira Erdoğan, son dönemlerde onlardan aldığı avansı iyi kullanamamaktadır, içte ve dışta rahatsız edici ideolojik politikalar takip etmektedir. Allah var o da rolünü önceleri iyi oynadı. Ona olan ihtiyaç henüz bitmedi gibi gözükmektedir. Tunus, Fas, Mısır, Ürdün ve Suriye gibi Arap ülkelerindeki radikal İslamcıları ılımlıya döndürmek için AKP ideologlarının ne kadar çaba sarf ettiği ve ne kadar rol oynadığını bu ülkedeki radikaller, ABD- İsrail ikilisi ve bir de Allah bilmektedir. Bu İslamcıların görevleri bittikten sonra genelde olduğu gibi, bir ABD istihbaratçısı gizli belgeleri hırsızlayıp dünya kamuoyuna duyuracaktır. Biz de Allah’ın bildiğini bu sayede bilmiş olacağız. Aslında biz bunları tahmin ediyoruz ama yapacak ve ikna edecek imkanımız yok.
Mısır’da olduğu gibi, Tunus’ta da İslamcı iktidar lideri Raşit Gannuşi’nin başı belada, Şubat ayında öldürülen siyasetçi-entelektüel Şükrü Belaid’den sonra şimdi de yeni bir milletvekili, sol aktivist ve entelektüel Muhammed Brahmi evinin önünde öldürülmüştür. Uluslararası gözler yeniden Tunus’a çevrilmiştir. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande hemen Tunus’a gitmiş ve şüphesiz İslamcı iktidara birtakım tavsiyelerde bulunmuştur. Zira onlara eski sömürgesi olması nedeniyle daha yakın, ayrıca, Fas, Tunus ve Cezayir küresel paylaşımda Fransa’nın çıkar/nüfuz alanına aittir. Bu nedenle ayağınızı denk alın, Mısır’a bir bakın, daha ileri giderseniz biz bile sizi kurtaramayız demiş olabilir. Tunus ordusu profesyonel bir ordudur ve geleneklerinde askeri darbe ve iktidar hevesi yoktur, yani bir Mısır ordusu gibi değildir. Ayrıca Tunus’ta Mısır’da olduğu gibi çok iyi yetişmiş teknik ve entelektüel, çağdaş bir kadro vardır. Dolayısıyla bu üç ülke de İslamcı iktidarlar çağdaş, yurt sever aydınların gazabından kurtulmak için yanar-döner, oportünist liberaller ile eski tüfek solcuların desteklerini almışlardır. Bunların ipi Türkiye’de geç ve güç ortaya çıktı ama Tunus ve Mısır’da muhalefet, iktidar kadar acımasız olduğu için çabuk ortaya çıkmıştır ve destek azalmıştır. Bu üç ülkede de bunları iktidar yapacak yeterli halk desteği yoktur, ama dış destek ile halkın birbirine benzeyen diğer iktidarlardan yorulması bunları iktidar yapmıştır. Her türlü şaibeye rağmen siyasi İslamcıların iktidarda kalmaları, genel olarak halkın, dindarlardan hain çıkmaz inancıdır. Belki hain çıkmaz ama saf ve salak çıkabilir veya kötü yönetici çıkabilir. Halklara bunların izah edilmesi gerekir. Nasıl siyasi İslamcılar uluslararası işbirliği yapıp İslam halklarına karanlık getiriyorsa, aydınların da aydınlık için uluslararası işbirliği yaparak İslam ülkelerinin başına bela olan bu sahte Müslümanlardan ve yeni tür Batı emperyalizminden kurtulmalarına yardımcı olmaları gerekir. 

Yazarın Diğer Yazıları