İslâmcılık-Slogancılık

Dinî sloganların atılmaması gerektiğini kaç defa yazdım. "Din slogan değildir!" başlıklı yazımdan:

"Din; tefekkürdür, tevekküldür, sabırdır; bir yönüyle akıldır. Slogan dini öğretmez; insanı ürkütür, kaçırır. Çünkü slogan akla hitap etmiyor. O sloganları atanların sonra neler yaptıklarını görüyoruz... İnsanları doğruyorlar, ateşe atıyorlar, cayır cayır yakıyorlar. / Siz çocuklara slogan attırarak, IŞİD'lere, Talibanlara, daha ne kadar kanlı örgüt varsa hepsine militan yetiştirdiğinizin farkında mısınız?!" (Yeniçağ, 15 Aralık 2016).

Bu yazının sonunu şöyle bağladım:

"İslâmda tebliğ esastır. Hiç düşündünüz mü, nasıl bir tebliğ? (…) Hz. Peygamber'in tebliğ usulleri incelendiği zaman sabır, tevazu, tolerans, yumuşak davranma, zamana yayma (Kur'ân-ı Kerîm'in 23 yılda indirildiğini dikkate alınız.), kendisini hesaba çekme... başta gelen hususlar olduğunu görürsünüz. / Şimdi ise, sloganla, korkutmayla, fasit daire içine sokmayla din anlatılmış oluyor!"

Yukarıdaki satırları yazdığımda daha "Referandumda Tek Adam'a oyunu vermezsen farzı yerine getirmiş olmazsın""Oy vermeyen kâfirle beraberdir!" sapkınlıkları dinin rüknü gösterilmemişti. (Ah H. Karaman ve gibileri! Allah korkunuz var mı sizin!)

Eski İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, "Tekbir" başlıklı yazısında dinî kavramların sloganlaştırılmasına karşı çıkıyor:

 "'Allah, Bismillah, Allâhu ekber, sübhanallah' gibi dinî isim ve tabirlerin okunmasına İslâm kültüründe zikir ve dua denir. (...) Kur'ân-ı Kerîm'de 'Rabbinizi, tazarru ile (yani tevazu ve yakarışla), sessizce anın' buyurulur. Bu sebeple bir Müslüman, bu tür kutsal isimleri ve tabirleri daima edeple, huşu ile, ibadet niyetiyle; sevabını, hayır ve bereketini Allah'tan umarak zikreder, dinimiz bizden bunu ister." (Karar, 3 Mayıs 2017).

Mustafa Çağrıcı Hoca, sonraki bir yazısında ise, siyasî İslâmcılığı tenkit ediyor ve İslâmî kimlik üzerinde duruyor:

"İslâmî kimliği belirleyen şey; başta adalet, eşitlik, dürüstlük, kul hakkına ve insan onuruna saygı, tevazu, ülfet, müsamaha, sabır gibi erdemler olmak üzere, temel insanî değerlerde Kur'ân-ı Kerîm'in ve Peygamber efendimizin ortaya koyduğu ilkelere sadakat göstermektir. İslâmcılık ise -özellikle siyaset alanına taşındığında, bütün ideolojiler gibi- kaçınılmaz olarak bir ayırımcılığı. ötekileştirmeyi üretir ve öyle de oldu. (...) Dini gönül dünyalarımızdan çıkarıp slogana, etikete, afişe taşıdığımızda bunun en büyük zararı bizzat dine, onun kutsallarına ve samimi inananlarına olmaktadır." ("Gündemdeki konu: İslâmcılık", Karar, 10 Mayıs 2017).

Dinî alanda çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Tayfun Atay da, "Önce tekbirler bozuldu!" başlıklı yazısında Mustafa Çağrıcı'dan alıntı yapar ve "tekbiri slogana dönüştüren karanlık ruh halinin dine zarar verdiğini" belirtir. (Cumhuriyet, 8 Mayıs 2017).

Türkiye'de "İslâmcı=slogancı" deyince, "Türk"ü silmek isteyen, kendisinden olmayanı kâfir sayan, korkutucu kesim akla geliyor.

Bir "Müslüman" olarak senelerdir, "İslâmcılık"ın dinden sapma olduğunu yazageldik. Çok şükür yalnız değiliz!

 

Yazarın Diğer Yazıları