'İslam'ın Kılıcı Mustafa Kemal'

Ak Parti kongrelerinin genel temasına bakınca aynı şeyleri yakalıyorsunuz. Mutfak yanıyor, fiyat etiketleri Kuzey Kore füzeleriyle yarışıyor. Konuşmacılar ise bir yere takılıp kalmış vaziyette; "büyüme hızı". Kendi adıma ne buna ne enflasyon rakamlarına inanıyorum. Meslektaşım Erkan Yiğit'in tespiti en önemli ölçü; "Üç parça peynir alıyorum yüz kağıt". Gelirler ise olduğu yerde. Gerçekler ortada iken, iktidar sözcülerinin lafları bir kulağımdan girip, öbüründen çıkıyor.

Trump'ın "Kudüs'ün İsrail'in başkenti olmasına onayı" birilerine cankurtaran simidi gibi geldi. Bu olayın üstüne ısrarla gidenler hep "ümmet söylemleri" peşinde. ABD'den atılan gollük pas sanki.

Tutulan yol

Ak Partililerin doldurduğu salonlara dikkat edince, en büyük coşkuyu "Müslümanlık yorumları"nın topladığına tanık oluyoruz. Dini konular prim yapıyor. Hakikat bu. Peki nereye kadar sürecek böylesi propaganda? Bir dostumun söylediğini hatırlatıyorum; "Bu aş, daha çok su kaldırır". Demek ki, iktidarın işlediği tema 2019 sonuna kadar değişmeyecek.

Arada atılan "Müslüman aleminin lideri" sloganlarını duydukça, temayı kabul ediyorum.

Yeri geldi Zeki Velidi Togan'ın hatıralarından bir bölümünü aktarmak istiyorum. Gazi'ye Hint Müslümanlarının taktığı lakap "İslam'ın Kılıcı Mustafa Kemal". Togan bu yazıya, Hindistan'da Cuma namazı kıldığı camide rastladığını kayda geçmiştir. Oysa bugün Atatürk'e ayyaş diyenleri sıkça görmekteyiz. Bakalım birileri çıkıp kutsal kılıcı bir yerlere monte etmeye çalışacaklar mı? Sözü edileni "bizimki" diye nitelendirecekler mi? Bana sürpriz olmaz. Çünkü gidiş oraya. Nasılsa padişahlığı çoktan verdiler...

***

İşe geldiği gibi

Geçtiğimiz günlerde HaberTürk'te bir araştırmanın irdelenmesine tanık oldum. PEW adlı kuruluşun yaptığı çalışmada konu Türkiye ve diğer Orta Doğu ülkeleri liderleri idi. En fazla puan toplayan bildiğiniz kişiydi. Öncelikle anketi yapan grubun ABD-İsrail güdümünde olduğunu belirteyim. Bu yüzden biraz tuhaf geldi. Ele alınan ülkeler arasında Ürdün, Tunus, Libya, Lübnan, İsrail ve Türkiye var. Programda amacın Erdoğan'ın yüceltilmesi olduğunu hissettik. Ancak öyle bir grafik düzeni kullanıldı ki, çorba gibiydi. Hani "anlayan, anlamayana anlatsın" cinsinden. Öyle veya böyle neticede amaçlanan cümleyle final yapıldı; "Türkiye, Orta Doğu'da önem kazanan ülke". "Tabii lideri" de...

***

Öncesi var

Rıdvan Dilmen'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yaptığı "Parkasız Deniz Gezmiş" yakıştırması başını ağrıtmaya devam edecek. Bakıyorum millet Veis Ateş'in "Akılda Kalan" adlı programını baz almakta. Oysa ondan birkaç gün öncesi var. Dilmen'i "Zirvedekiler"de de izlemiştim. TRT Spor'daki bu yapımda Mustafa Denizli, Rıdvan Dilmen, Levent Özçelik sözde futbol yorumculuğu yapıyorlar. Bizim Şeytan daha orada "girizgâh yapmıştı". Hatta Denizli ve Özçelik şaşkın şaşkın birbirlerine baktılar. Ses çıkartmadılar. Dilmen efendi, sanırım bu sessizliği onay anlamında yorumladı. HaberTürk de bildiğiniz gibi işi büyüttü.

Bülent Ersoy'un tanımlamasıyla "Şam Şeytanı" yeni planlar peşinde. Yakın zamana kadar "TFF Başkanlığı'na talibim" diyordu. Şimdi bakarsınız hedef büyütüp TBMM çatısı altına girer. Spor Bakanlığı'nı isteyebilir!

***

İgor'u tercüman mı yolladı?

Tudor'un oynattığı ya da oynatamadığı futbolu tartışmayacağım. Ancak aklımın almadığı bir konu var. Yollanan Galatasaray teknik direktörü maç sonları konuşurken gerçekten mi saçmalıyordu? Abuk lafları kendi mi ediyordu? Bir insanın bu kadar pot kırmayı becerebilmesine inanamıyorum. Araştırdım, soruşturdum sonunda onu yollayanı buldum; Mert Çetin! Hani hemen her gün ekran yüzü olan Cim Bom'un tercümanıydı. Çok dil bilen şirin genç. Bir aralar sansürlüyor diye suçlanmıştı. Şimdi ise tam tersiyle gündeme geldi; "İgor'u sabote ediyor" dendi. Çetin'in böyle şeyler yapacağına inanmadım. Neyse sonuçta Hırvat teknik direktörün kuyruğuna teneke bağlandı. Malatya'daki futbolu ve sonucu izledikten sonra göndermek için tercümana zaten ihtiyaç yoktu.

Eğer kovulmasaydı biraz daha geciktirselerdi Dursun Özbek ve ekibiyle birlikte gidecekti...

***

Gerçek Medel

Beşiktaş'ta da bazen bel altı oyunları görüyoruz. Örneğin Medel'in yıpratılması. Güney Amerika şampiyonu Şili Millî Takımı'nın kaptanına nedense daha gelir gelmez yüklenmeler başladı. Buna bir yerde Şenol Güneş'in hatalı tercihleri de sebep oldu. Osmanlıspor önünde izlediğimiz Medel'e herkes hayran kaldı. Sahada basmadık yer bırakmadı topu aldı-verdi. Bazı çok bilmişlere ders verdi. Maçın Babel'den sonra diğer yıldızı kesinlikle Şilili futbolcu idi.

Yazarın Diğer Yazıları