İstanbul bu sıkleti çekmez

      Kentleri betonla kapladığımızdan beri meteorolojik değişimlere sahne oluyoruz...Yediğimiz son vurgunun nedeni de betonlaşmamız. Kentlerimizde yeşil alan bırakmıyoruz...

      Geçenlerde yazdım; İstanbul'de beş yüz küsur yeşil alan bir deprem halinde halkın toplanması için boş muhafaza ediliyordu...

      Verilen bilgi korkunç; bu alanların üç yüz küsuru imara açılmış, anlayacağınız oralar da betonlaşacak. Deprem anında sığınılacak yeşil alan sayısı iki yüze inmiş durumda...

      Kentin nüfusu 14 milyondan fazla, 15 milyona 200 bin kaldı; betonlaşmayı hızlandırdıkça nüfusu da artırmış oluyoruz. Nerede kaldı şehircilik; üstelik bu işin bir de bakanlığı var, adını uyuma bakanlığına çevirsek mi acaba...

      * * *

      Yeşil alan kalmayınca betonlaşmaya koşut olarak yollar da çoğaldı, hepsi asfalt ya da parke taşı. Sıcaklığı muhafaza eden malzeme. Denizden yükselen buharlaşma bu sıcak malzemenin yaydığı ısıyla değişime neden oluyor ve süper hücreli fırtınayı getiriyor. Son fırtına ve dolu yağışı bu yüzden meydana gelmiş, meteorologların ifadesi böyle...

      Bu kafayla, yani rant uğruna betonlaşmaya çanak tutmakla ve göz yummakla devam edersek, Allah muhafaza, daha başka afatla da karşılaşırız...

      * * *

      İstanbul'a âşık olmayan yok, yabancılar da âşık...

      Bu aşkı öldürmeyelim...

      Erdoğan her fırsatta İstanbul'a olan aşkını dile getirir. Bugün cumhurun da başı, elinde geniş yetkiler var, sırtında da sorumluluk. İstanbul'da betonlaşmaya artık dur demeli, zira bu kent bu sıkleti çekmez, görüyoruz çekmiyor da...

      İnsanların bu kentte yaşama sevdasını başka türlü engelleyemeyiz...

      Zaten başka türlüsü de demokratik olmaz!

Bilmem anlatabildim mi...

------------------------------ -------------

     Bir ülkenin cezaevlerinde masum insanların olması o ülkede demokrasinin, hukukun ve özgürlüklerin bulunmadığı anlamına gelir. Öyle bir ortamı düşünün, göreceğiniz manzara şudur; suçlu serbest, suçsuz demir parmaklıklar ardında...

     Örnek olarak Cumhuriyet davasının savunma avukatlarından İlhan Koyuncu'nun söylediklerine bakalım, demiş ki:

     -Cemaat örgüttür diyen Kadri Gürsel sanık, Fethullah Gülen'in kitaplarını okudum diyen tanık...

     Suçlu ile suçsuzun kıyaslanması halinde ortaya çıkacak bu tablo, hukukun yanlış anlaşıldığını herhalde gösteriyor...

     * * *

     Bir ülkede suçluların masum, masumların suçlu sayılması toplumu zedeler ve buna yol açan siyasal iradeyi de perişan hale getirir, ayakta durmasını zorlaştırır... Demokrasi tarihine bakınız, birçok siyasal iradenin bu yüzden kaybolup gittiğini görürsünüz...

     * * *

     Cezayı yargıç vermez, yasa verir. Yargıç sanıkla yasa arasında bir köprüdür ve işlendiği iddia edilen suçun cezasının hükmün neresine sığdığına bakar, hata yapılmasını önler. Bunun da demokratik hukuk anlayışında yeri baş köşedir...Bilmem anlatabildim mi!

   

Bu ne biçim sömürü be hafız

------------------------------ ------------------

        Kabadayılığın cezasına bakın...

     Kebapçı basan Fatih Terim önce Türkiye Futbol Direktörlüğü'nden kovuldu...Sonra da TFF ile yaptığı sözleşme karşılıklı feshedildi. Ancak kovulduğu için 70 milyon lira tazminata da hak kazandı...

     Cukka cepte!

     * * *

     Görevdeyken aylığını merak ediyorduk; meğer dört yıl boyunca her ay iki yüz küsur avroyu cebe indirmiş...

     Harcırahlar, primler, temsil giderleri, konuk ağırlamalar filan bu rakama dahil değil..

     Eline geçen paranın miktarını varın hesaplayın...

     * * *

     TFF'nin kullanımındaki milyonlarca liranın asıl sahibi halkımızdır, futbol seyircileri. Halkın hakkını ve hukukunu bu kadar sorumsuzca, âdeta himmet gibi dağıtan Başkan Yıldırım Demirören'in bu paraların hesabını vermesi şart...

     Demirören ve arkadaşları sırf Fatih Bey'e kıyak yapalım deyip mi Teknik Direktörlük makamını icat ettiler, o da ortaya çıksın... Terim'den önceki hocaların maaşları ve harcırahlarıyla Terim'in aldığı maaş ve harcırahların arasındaki fark Demirören tarafından açıklanmalıdır. Ortaya derin bir uçurum çıkmazsa zenci olayım...

Kocaoğlu'nu anıyoruz

---------------------------------------------

     Bugün saat 13:00'de Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı Genel Merkezi'nde Buhara Cumhuriyeti Eski Cumhurbaşkanı merhum Osman Kocaoğlu anılacak. Konuşmacı Prof. Dr. Timur Kocaoğlu.

     İstiklal Savaşımıza maddi ve manevi yardımlarda bulunmuş olan merhum Cumhurbaşkanı Kocaoğlu'nun kişiliği, düşünceleri, mücadelesi ve ilkeleri anlatıldıktan sonra konuklara Türkistan Pilavı ikram edilecek...

     Toplantıya katılım serbest. Büyük Türkçülerden olan Kocaoğlu'na Allah'tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun.

 

 

ANLAMLI SÖZLER

-------------------------------------------

      Ağaç dik, büyüt ki gölgesiz kalma- (Vincent STONE)

Yazarın Diğer Yazıları