İşte kansere kalkan olan o bitkiler

İşte kansere kalkan olan o bitkiler
Dr. Sinan Akkurt kansere karşı antioksidan içerikli zengin gıdalar tüketilmesini tavsiye etti ve o bitkileri açıkladı. İşte ayrıntılar…

Dr. Sinan Akkurt öncelikle, stresten uzak durulmasının ve psikolojik desteğin önemine vurgu yaptı. Ve kanserle mücadelede hangi besinlerin yararlı olduğunu anlattı. İşte o bilgiler:

“Genel olarak, akut lösemiler çocuklarda ortaya çıkarken, kronik lösemiler daha çok yetişkinlerde görülme eğilimindedirler. Türkiye’de her yıl 16 yaşın altında 1200-1500 yeni lösemili çocuk vakası bildirilmektedir. Antioksidan bakımından zengin gıdalar, kansere yakalanma riskini azaltıyor.
Yaban mersini, çilek, böğürtlen, ahududu, kızılcık, nar gibi tüm berry (çilek) meyvesi türleri en fazla antioksidan içeren meyveler arasında yer alıyor. Kabuklarıyla yenmesi halinde armut, erik ve birçok elma çeşidinde de çok fazla antioksidan bulunuyor. Ayrıca vişne ve portakal da antioksidan bakımından iyi birer kaynaktır. Kabuklarıyla birlikte pişirilen yer elması ve kırmızımsı kahverengi patates de iyi birer antioksidan kaynağıdır. Kırmızı ve beyaz patateste daha az antioksidan bulunuyor. Et ve şekerden uzak durmalı, yağ tüketimi azaltılmalı, yağlı kırmızı etlerden mümkün oldukça uzak durulmalıdır. Yiyecekleri hazırlarken kızartma, kavurma, tütsüleme yerine ızgara, fırında, buğulama, haşlama gibi pişirme yöntemleri kullanılmalıdır. Turşu ve salamura gibi fazla tuzlu yiyecekler az miktarda tüketilmelidir. Günde 2 porsiyon kurubaklagil yemekleri tüketilmelidir. Kepekli ekmek tercih edilmelidir.”

Akkurt, her gün 1 tatlı kaşığı çörek otunun yenilmesini, fast-food tüketilmesini, su kaynadığı zaman içinde bulunan klorun, arsenikle birleşerek kanserojen kimyasallar ortaya çıkardığı için ılık suyla yıkanılmasını, tozlara karşı, odalarda büyük boy kaktüs, leylak, İngiliz sarmaşığı ya da Benjamin yetiştirilmesini, karanlık odada uyunmasını da önerdi.

Lösemili çocukların ailelerine de tavsiyelerde bulunan Akkurt, şunları söyledi:

“Psikolojik destek lösemi tedavisi kadar önem taşıyor. Psikolojik destek alan hastalar daha umutlu yaşamaktadır. Lösemi tanısı sırasında ölüm duygusunu yaşayan bir insan bu şekilde dünyaya ve tedaviye daha sıkı bağlanıyor. Dünyayla psikolojik bağlarını güçlendirip o zamana kadarki çatışmalarını aşıp ilgilerini canlı tutabiliyorlar. Bu şekilde Dünyadan kopmamaları sağlanıyor. Bu süreçlerin hepsi immün sistemi güçlendirmekte, tedaviye uyumu artırmakta ve tedavinin başarısını artırmakta ve sonuçta lösemiyi yenmede önemli olmaktadır. Lösemi tedavisi hasta, aile, hekim üçgeninde çok iyi takım çalışmasını gerektiriyor. Eğitim, farkındalık, psikolojik destek, güven, diyet, infeksiyon kontrolü, kan desteği ve birçok konuda ortak çalışma ve destek gerektiriyor.”

İlgili Haberler