İstihbarat beceriksizliği yeni atamalarda ders olsun

İstihbarat beceriksizliği yeni atamalarda ders olsun
Herkesin zihninde soru işaretleri, aydınlatılmaya muhtaç bir çok ayrıntı var ama sürece dair bütün şerhlerine rağmen Türk basını dün "demokrasi" paydasında bir aradaydı... İşte "darbe girişimi"ne tepkiler

Darbe girişiminin başarısızlığa uğramasındaki en önemli etkenlerden birinin de ordunun üst komuta kademesinin bu işin dışında kalmış olması.

(...)

Silahlı Kuvvetler'in üst kademesini tebrik ve teşekkür etmek gerek.

(...)

Bundan önceki darbelerde, MİT darbe istihbaratını hükümete vermemekle suçlanıyordu. Bunun nedeninin, MİT'in asker yönetiminde olmasından kaynaklandığı söyleniyordu.

Ve MİT, tarihinin belki de hükümete en çok bağlı olduğu döneminde, bir sivilin yönetimindeyken de darbe ile ilgili bir istihbarat alamadı.

Hükümeti zamanında uyaramadı, girişimi başlamadan sonlandıracak tedbirler alınamadı. MİT'in ve Genelkurmay istihbaratının bu darbe girişimini zamanında öğrenememiş olmasından çıkarılması gereken dersler de olmalı.

Devlet içinde örgütlenmelerine uzun yıllar göz yumulan hatta "ne istedilerse verilen" Fethullahçıların böyle bir çılgınlığa kalkışabilmeleri, günümüz güvenlik yöneticileri için de bir ders olmalı. Tarikat ya da cemaat aidiyetliklerine bakılarak devlet içinde önemli görevlere getirilenlerin, günü geldiğinde devletin Anayasasını değil, cemaati dinledikleri bir kez daha ortaya çıktı.

İçişleri Bakanı'nı buradan bir kez daha uyarmak istiyorum. Bakanlıktaki atamalarda ölçütünüz liyakat ve eğitim olsun. Bakanlık kadrolarını cemaatler ve tarikatlar arasında bölüştürmeyin.

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

++++++++++++++

 

kari-med.jpg

Ercan Akyol Milliyet

 

++++

 

Mantıkla izahı yok

-----

Gözaltına alınan ve aralarında general rütbesinde hayli subay da bulunan darbecilere bakılırsa cuma geceki darbe girişimi öyle ufak, basit bir girişim gibi görünmüyor. Çok sayıda subay belki de aylardır darbe planları yapmış... Bu planları kendi aralarında tartışmış, çeşitli birliklerle temas kurulmuş, ne zaman, nasıl hareket edileceği kararlaştırılmış.

Böylesine kapsamlı bir darbe hazırlığına rağmen... Özel istihbarat teşkilatına sahip Beştepe'nin haberi olmamış... İçişleri Bakanı'nın emrindeki Emniyet İstihbarat'ı uyumuş... Uyuduğu için Bakanını uyarmamış...

Darbenin en önemli unsuru jandarma olmasına rağmen, bu teşkilatın başındaki komutanlar ve İçişleri Bakanı hiçbir şeyden haberdar olmamış...

Millî Savunma Bakanı, onlarca general, yüzlerce subayın içinde olduğu darbe girişiminden, ancak girişim başladıktan sonra haberdar olabilmiş...

MİT'e gelince... O da ancak helikopterler binaya ateş açtığında olayın farkına varabilmiş.

Oysa aylardır özellikle ABD yönetimine yakın basın Türkiye'de bir darbe olabileceğinden söz ediyor. Ağustos şûrasında 18 Cemaatçi general ile pek çok subayın emekli edileceği haberleri yayımlanıyor. Cemaatçilerin bir darbe yapabilecekleri ucundan kıyısından yazılıyor. Bütün bunlara rağmen Cemaat nasıl olup da takibe alınmamış, nasıl olup da darbe önceden ortaya çıkarılmamış... Mantık izah edemiyor.

Melih Aşık Milliyet

 

++++++

 

Kamikaze girişimiydi

-------

Emniyetten temizledi, istihbarattan temizledi. Yargıdan temizleme harekâtını başlattı.

Medyadan temizledi, iş dünyasından destekçilerinin üzerine yasal-yasa dışı giderek ekonomik güçlerini budadı.

Aynı zamanda Silivri kumpaslarının ordu içindeki uzantılarına yürümeye, tutuklamalara ve tamamen tasfiyeye girişti.

Ordu içindeki güçleri Cemaatin son atımlarıydı. Ya tam teslim olacak, tasfiye ve hapishaneleri göze alacaklar ya da bu güçlerini sahneye süreceklerdi.

İkincisini yaptılar.

Olaya bakacak olursak, bu bir intihar ve kamikaze girişimiydi.

Kendileri, yarattıkları kanlı sahnede yerlerini aldılar.

Geride, güçlü bir iktidar yapısı bıraktılar. İktidar şimdi Cemaatin artıklarına ve kendisinden olmayan devletteki güçlere bir "karşı harekât-darbeyi" sürdürüyor.

Orhan Bursalı Cumhuriyet

 

+++++

 

Otoriterleşme çıkmasın

------

Tamam, çok büyük badire atlattık..

Tamam, darbeciler mutlaka sokağa çıkanlarla sınırlı değil..

Tamam, darbeyi destekleyen sivil unsurlar da vardır..

Tamam, darbenin yargı ayağı, bürokrasi ayağı, hatta medya ayağı da vardır..

Tamam, siyasal iktidar her türlü tedbiri alarak kendini korumak zorundadır, daha doğrusu, demokrasiyi korumak zorundadır..

Tamam, siyasal iktidar bu tür kalkışmanın olmaması için her türlü tedbiri almak zorundadır..

Tamam, hafife alınacak olay değildir..

Tamam, en sert tedbirlerin alınması gereken bir olaydır..

*

Ama otoriterleşmeden..

Ama otoriter rejimin kapısını açmadan..

Ama hoyratça davranışlara izin vermeden..

Ama hukuksuzluğa yol açmadan..

*

Aman dikkat!..

Mehmet Tezkan Milliyet

 

++++++

 

Demokrasiye sahip çıkmak güzel ama...

------

Yurt içinde her ne kadar "darbe girişimi önlendi" desek de; askerle askerin, askerle polisin, askerle halkın karşı karşıya geldiği ve kanlı çatışmaların, bombalamaların yaşandığı bu olay Türkiye için son derece olumsuz bir başka gelişme algısı yarattı.

(...)

Darbe girişimi yaşanırken "Diyanet'in isteğiyle tüm camilerden ezan okunması ve halkın sokağa çağrılması" bence doğru bir karar değildi. Dün Hükümet üyeleri de bir gece önce olduğu gibi Cumartesi gecesi için de halkı sokağa çıkmaya ve demokrasiye sahip çıkmaya çağırdı.

Halkın demokrasiye sahip çıkması iyidir ama dün verilen haberlerde görüldüğü gibi üstlerinden gelen emirle hareket eden erlerin, rütbesiz askerlerin kafasını kesmeye varan olayların yaşandığı da göz ardı edilmemelidir. Üstleri emrettiği takdirde "ölüme gitmeye" şartlandırılmış rütbesiz askerler (yargıya götürülmeleri gerekirken) bunu hak etti mi tartışılmalı, IŞİD'den farksız bu eylemleri yapanlar cezalandırılmalıdır.

Türk askerinin kendi halkına ateş etmesini akıl almadığı gibi, Türk vatandaşlarının "askerleri linç etmesi"ni de akıl almıyor.

İnşallah bu son üzüntümüz olur ve Türkiye'de hiç kimse demokrasiden ayrılmayı asla düşünmez!

Güngör Mengi Vatan

 

+++

 

Kardeşin kardeşi vurması acı oldu

Demokrasinin de kusurları vardır ama bu kusurlar yine demokrasiyle kapatılır.

Demokrasinin olmadığı yerde özgürlük de, mutluluk da olmaz.

Demokrasilerde iktidarlar, silah zoruyla değil, halkın oylarıyla sandıkta değişir.

Türkiye önceki gece heyecan dolu bir deney yaşadı. Deneyler en iyi öğretmenlerdir. Dilerim ülke olarak bundan doğru bir ders çıkarırız!

Kardeşin, kardeşi vurması çok acı oldu!

21'inci Yüzyıl Türkiye'sinde tüm sorunlar hukuk içinde ve demokrasi çerçevesinde aşılmalıdır.

Rahmi Turan Sözcü

 

+++++

 

Kim besleyip büyüttü bu canavarı

"En kötü demokrasi bile askeri darbeden iyidir."

"Demokrasi kazandı."

"Milli irade."

Bunlar güzel, klasik laflar...

Peki bu duruma yol açan etken neydi?..

Bu kadar insanın hayatını kaybetmesi kime fatura edilecek?..

Ve asıl soru:

Bu ülkeyi kim idare ediyor?..

Bu ortamı hazırlayanlar kimler?..

***

"Fethullah Terör Örgütü" deyip geçemezsin!..

Kim besleyip büyüttü bu canavarı?..

17-25 Aralık'a kadar bunlarla can ciğer kuzu sarması olan bu iktidardı...

Her şeyi al takke ver külah beraber yaptılar...

Fethullahçılar Emniyet'e girdi...

Yargıya girdi...

Mülki idareye girdi...

Ve anlıyoruz ki Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de girmişler, hatta komuta kademesinde yer almışlar...

Bütün bunlar olurken ülkeyi idare eden AKP iktidarı neredeymiş?..

***

Dün açıklama yapan Binali Yıldırım "çete" diyor...

Çete, ama sarmaş dolaştınız!..

Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk, Poyrazköy davalarından muvazzafı, emeklisi eski kuvvet komutanları, eski ordu komutanları, seçkin subaylar, bilim insanları, gazeteciler, yazarlar 5-6 yıl Silivri'de yatarken, bazıları hayatını kaybederken siz ne yapıyordunuz?..

Fethullah'ın adamı olan savcıya zırhlı Mercedes ve 10 tane koruma veriyordunuz...

Şimdi yurt dışında kaçak yaşayan o savcıya bir de "Temiz eller savcısı" demiştiniz...

***

Türk Deniz Kuvvetleri'ne, Türk Ordusu'na darbe yapılırken bugünkü iktidar tebessümle seyrediyor, "Askeri vesayet sona erdi" diye bayram ediyordu...

Fethullahçılar Kozmik Oda'ya dalıp Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bütün gizli bilgilerine ulaşırken mutluydunuz!..

Ve Türk Milleti'nin yegane güvencesi Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızarlarken kardeşliğiniz devam ediyordu...

Hatırlatalım...

Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) asker kanadı "Komutanından değil, şeyhinden emir alanlar var" dediğinde niye rahatsız oluyordunuz?..

YAŞ'ta ordudan atılan subaylar için neden şerh koyuyordunuz...

Mehmet Türker Sözcü

 

+++++

 

Anladık ki Türkiye şunlar değilmiş

Mısır değilmiş: Gösterdi ki: Sandıktan gelenin hesap vereceği tek yer sandıktır.

Suriye değilmiş: Gösterdi ki: Milli bir görev emrettiği zaman, bölünmeden ayakta kalabiliyormuş.

Irak değilmiş: Gösterdi ki: Demokrasiyi yaşatacak. Demokrasiyle yaşayacak.

Orta Doğu değilmiş: Gösterdi ki: Yeri, demokrasilerin yaşadığı, yaşatıldığı dünyaymış...

Ertuğrul Özkök Hürriyet

 

++++++

 

Müdahaleyi neden polis yaptı?

 

(...) Önce şunu sormak istiyorum; Cumhurbaşkanı darbe girişiminden kısa bir süre sonra Marmaris'te ortaya çıktı ve halkı sokağa çıkmaya çağırdı.

Bu çok riskli çağrıyı acaba Erdoğan neye güvenerek yaptı?

Askerin sivil halka ateş açamayacağına mı yoksa zaten bu darbenin bir senaryo olduğunu bildiği için mi?

Bu konu darbe gecesi sosyal medyada yoğun biçimde tartışıldı.

Elbette olayın sıcaklığı geçtikten ve bazı detaylara ulaşıldıktan sonra bu konu daha da tartışılacaktır.

Asıl sormak istediğim konu bana göre darbe gecesinin en vahim durumudur.

Küçük bir Fethullahçı grubun darbe girişimini başlatmalarından sonra önce 1. Ordu Komutanı "Darbe içinde yer almadıklarını" açıkladı.

Daha sonra benzer açıklama 3. Ordu'dan da geldi. Ardından pek çok kolordu komutanlığı da darbeye asla katılmayacaklarını ilan ettiler.

Bu durumda belki de ordunun 20'de biriyle kalkışılan darbe girişimine neden bizzat ordu güçleri değil de polis müdahale etti.

Polisin müdahalesi üzerine, darbenin başarısız olduğunu o sırada bilmeyen ya da bağlantı koptuğu için öğrenemeyen askerler çatışmaya girdiler.

Bu çatışmalarda pek çok vatan evladı can verdi, birçoğu yaralandı.

Bulunduğu yere neden geldiğini bile bilmeyen 20 yaşındaki askerler gözü dönmüş kitlelerin önüne atıldı, iki asker kafaları kesilerek şehit edilirken askerlerin tamamına yakını linçten zor kurtuldu, ağır hasarlar gördü.

Oysa madem ordunun tamamına yakını darbeye karşıydı, darbecilere karşı polis yerine asker kullanılmalıydı.

Örneğin İstanbul'da 1. Ordu birlikleri darbeci bütün askerlere ulaşabileceği gibi karşısına da çıkabilirdi.

Boğaz Köprüsü'nde polisle çatışan askerler karşılarına asker gelseydi ve başlarında bir rütbeli olsaydı, onlara "Darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı, teslim olun" anonsları yapılsaydı tek kurşun bile atılmaz, hiçbir masum askerin kılına bile zarar gelmezdi.

Asker nedense bunu yapmak yerine polisin silahlı müdahalesine göz yumdu.

Öyle ki Genelkurmay ve Jandarma Genel Komutanlığı bile darbecilerden çok daha güçlü olan asker tarafından değil polis tarafından teslim alındı.

(...)

İktidar Genelkurmay Başkanı ve diğer ilgili komutanları çok sevebilirler.

Ama bir darbe girişimini önceden haber alamayan, kendilerini bile korumaktan aciz bu komutanlar derhal emekli edilmelidir.

Can Ataklı Korkusuz

 

+++++

 

Hadi inşallah

Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, bazı  gazetecilerin  ağızlarından bal akıyor; "Darbeciler halkın desteğiyle püskürtüldü, demokrasi kazandı..." diyerek demokrasi kahramanı kesildiler, umut pompalıyorlar. Demokrasi kazandıysa; bundan sonra Tayyip Erdoğan değişecek. Darbecilerin bombalayıp harabeye çevirdiği Meclis'te parlamenter demokrasiyi en iyi işletmenin yollarını bulacak. Bütün güçleri tek elde toplamaktan vazgeçecek. Toplumu kutuplaştırmayı bir yana bırakıp, muhalefete de eşit davranan bir Cumhurbaşkanı olacak. Öyle mi? Göreceğiz.

Necati Doğru Sözcü