İstihbarat raporu miting meydanında!

Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan, rakibi olan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce için, "Diyarbakır'da miting yaptı. İstihbarattan aldığım bilgi, bu mitinge katılanların neredeyse tamamına yakını HDP'li." dedi.

İki kişi aynı makama talip ama biri diğeri hakkında devletin istihbarat servisinden bilgi alıyor ve bunu da miting meydanında halka açıklıyor!

Daha vahim olan bu değil mi?

***

Erdoğan, miting meydanlarında adayların yaptığı konuşmaların niteliği hakkında da bir tespit yaptı ve "Bizim 146 projemizden sadece biri olan millet kıraathanelerinin içindeki keklere takılmışlar, onun peşinden gidiyor. Asıl kek işte bunlara denir. Onun için ben diyorum ki artık bu kadar geyik yeter." diye konuştu.

İki aday arasındaki atışmaların bir "geyik muhabbeti" olduğu belli de rakibini terör örgütü ile özdeşleştirmek ne muhabbeti acaba?

AKP ve Erdoğan'ın 24 Haziran'da yeterli oyu alamayacağı anlaşılınca mı, son düzlüğe girilirken, böyle bir çareye başvuruldu?

AKP'li Lütfi Elvan da "Bir taraftan 'Atatürkçüyüm' diyeceksin, diğer taraftan da PKK'lılarla el ele kol kola yürüyeceksin. Bu mu Atatürkçülük?" diyor.

İyi de AKP hesabından, "Türkiye, ikinci bir Selanikli vakası kaldıramaz" diye yazılıyor!

***

Herkes biliyor ki 2009 yılında Oslo'da PKK ile masaya oturan AKP iktidarıdır. PKK ile masaya oturmanın ne anlama geldiğini isterseniz Devlet Bahçeli'nin ağzından hatırlatalım:

"Ülkemizi kuşatan şaibeli ilişkiler ağı adım adım ihaneti güçlendirmeye, meşrulaştırmaya ve olağanlaştırmaya çalışmaktadır. En son olarak Norveç'in başkenti Oslo'da kurulan ihanet masalarının ve konuşulanların deşifre olmasıyla AKP'nin PKK'yla yanak yanağa, diz dize olması somut olarak belirginlik kazanmıştır. Bilinmelidir ki artık ihanet mızrağını kimsenin çuvala sığdırması mümkün değildir. Oslo'daki ihanet görüşmelerinde demokratik özerklik fitnesi kapsamında federasyonun kurulması da yer almaktadır. Takdir edeceğiniz üzere bunlar Türk milletine açıkça meydan okumadır ve ihanetten başka bir anlama gelmemektedir. Başbakan Erdoğan tıpkı mirasyedi bir talancı gibi millî yeminlerimizi ittifak halinde olduğu küresel güçlerle birlikte çiğnemektedir. Kendisinin bu eylemleri Anayasa suçunu oluşturmaktadır."

Bu sözleri söyleyen kişi, şimdi Tayyip Erdoğan'ı destekliyor ve onun talep ettiği rejim değişikliğinin başlama vuruşunu yapmaya hazırlanıyor!

Hakan Fidan, Oslo'da PKK sözcülerine, özetle, "Ben kendisine (Erdoğan'a) tüm çıplaklığıyla anlattım. İmralı'daki çözüm iradesini, olaya iyi niyetle yaklaşımını, Sayın Öcalan'ın yıllar içerisinde oluşturduğu düşünsel evrimi, ulaştığı sonuçları, bölgeye yönelik, ülkeye yönelik vizyonunun yüzde doksan doksan beş oranında kendi çizdiği vizyonla nasıl örtüştüğünü de anlattım" diyordu.

O vizyonun ne olduğu da Fidan'ın konuşmasında vardı!

Fidan, yerel yönetimlerle ilgili reformların Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından iki defa geri çevrildiğini ama Türkiye'nin gideceği yerin bu olduğunu söylüyordu.

***

Artık Habur'da çadır mahkemesi kurarak terörist karşılamak, karşılanan teröristlerin, Diyarbakır'a kadar zafer kazanmış komutan gibi gitmesi, Dolmabahçe'de Abdullah Öcalan'ın yazdığı on maddelik anlaşmanın AKP'li bakanlar ve HDP'li vekiller tarafından imzalanması, "eşit vatandaşlık", "ortak vatan" gibi etnik ayırımcılığa dayanan söylemlerin benimsenmesi konularında kimin ne dediğini yazmaya gerek var mı?

İYİ Parti mitinginde de "şehit yakınıyım" diye yalan söyleyen bir görevliye terörle ilgili nutuk çektiren siyasi irade, bundan mı fayda umuyor?

Bu yaptıkları umutsuzluğun, çaresizliğin göstergesi değil midir?

Yazarın Diğer Yazıları