İstismar

Cocuk İstismar Komisyonu ülkemizde yılda yedi bin çocuğun cinsel ve fiziksel istismara uğradığını, istismarın genelde amca, dayı, kuzen gibi en yakın insanların yaptığını tespit etmiştir. Ailelerin ise büyük çoğunluğunun bu istismarın farkına varmadığını belirterek çocuklara kulak verilip çığlıkların duyulmasını istemiştir.
Çocuk istismarının eğitim seviyeleri yüksek, ekonomik durumu iyi olan ailelerin yanı sıra yoksul ve cahil kesimlerde de bu vakalara rastlandığı tespiti yapılmıştır. Genelde 12-13 yaşları arası çocukların istismar edildiği görülmüştür.
Uzmanlar ise çocuğun istismara uğradığını anlayabilmenin yolunun çocuğun davranışlarına dikkat edilmesini, çünkü her çocuk yaşadıklarının sinyallerini farklı şekillerde verir diyor.
Önemli olan çocuğun istismara uğramaması değil mi? Çocuk istismara uğradıktan sonra ne anlam ifade eder ki. Çocuk ruhunda açılan o derin yaranın ömür boyu kapanmayacağı bir gerçek değil mi? O çocuğun topluma faydalı bir fert olması mümkün mü? Bu da gösteriyor ki her yıl topluma bilinen yedi bin hasta insan katılıyor.Bilinmeyenlerle ise bu on binlerce hasta insan demektir.
Bu istismarın en yakın kişiler tarafından yapıldığı düşünülürse ki öyledir de. Bu nasıl bir insanlık, anlamak ve anlatmak mümkün mü? Uzmanlara göre bunlar ruhsal bozukluğu olan sapkın kişilermiş.
Hani bizim eğitimimiz vardı. Biz verdiğimiz o eğitimle insanlarımıza istendik davranışlar kazandırıyorduk. Bu mu bizim kazandırdığımız istendik davranışlar. Demek o ki bir yerde yanlış yapıyoruz. Öyle ise bu eğitim sistemimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.
Nedeni ise fakir ve cahille, zengin ve eğitimli insanların arasında bu çirkinliğin yaşanmasında bir farkın olmadığıdır. Alanının uzmanlarının yaptığı araştırmalar bütün bunları çıplaklığı ile ortaya koymuştur.
Biz Müslüman’dık, bizim inançlarımız vardı. İslamiyet’te değil çocuk istismarcılığı, çocuğu koruyup kollamak emredilmektedir. İnancımız gereği bu tür olaylar çirkin ve haram olduğu gibi öbür dünyada cezası oldukça ağırdır. Demek ki bunu yapanlar Müslüman da değiller.
Demek ki sorulduğunda çok şükür Müslüman’ım demek veya her gün okulda çocukları derse almadan önce okutulan Andımız’da büyüklerimi sayar küçüklerimi severimle yapılan göstermelik bir eğitimle bu işler olmuyor.
Yasaların verdiği cezaların da bir caydırıcılığının olmadığı yaşananlarla görülmüştür. Yoksa bu kadar çocuk tacizleri yaşanmazdı. Tabii bunları görüp vallahi ne yapalım biz bize düşeni yaptık diyemeyiz. Demek ki bir yerde eksik veya yanlış yapıyoruz. Yaptıklarımızı masaya yatırıp daha neleri nasıl yapmamız gerektiğini bulmalıyız.
Çocukların korumaya muhtaç olduğu görüşünden hareketle, onlara sahip çıkıp başlarını sıvazlayarak sevindirmenin öbür dünyamız için bizi cennetlik yapacağını. Çocuklara kötü davranıp zarar vermenin, öbür dünyamızı karartmakla kalmayıp bu dünyada da gereken cezayı alacağı söylemleri de çözüm olmuyor. Uzmanların da çocuklarınız tacize uğrarsa farklı davranışlar gösterir o nedenle çocuklarınızı gözlemleyin sözü de problemlerimizi çözmüyor. Orta yerde bir gerçek duruyor. Bu da çocuk istismarıdır. Öyle ise bu çirkinliği önlemenin yolunu bulmak zorundayız.
Çözümü bulamadığımız zaman önümüzdeki yıllarda ruh sağlığı bozulmuş on binlerin toplumda daha büyük felaketlere sebep olacağı kaçınılmazdır.
Öncelikle mağdurlarımızı tedaviyle işe başlayarak o çocuklarımızı topluma yeniden kazandırmalıyız. Arkadan yeni olayların vuku bulmaması için inançlarımızın kurallarını toplum değerlerimizi çocuk yaşta insanlarımızın beynine kazımalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları