İYİ Parti'den çok sert 'af' çıkışı

İYİ Parti'den çok sert 'af' çıkışı
İYİ Parti'den MHP'nin af tasarısıyla ilgili yapılan açıklamada, teklifin uyuşturucu tacirleri ve dolandırıcıları da kapsadığına dikkat çekildi ve "Adil yargılamaya riayet edilmeli" ifadeleri kullanıldı.

Süha Çardaklı / YENİÇAĞ

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Avukat Hasan Seymen, MHP'nin af tasarısıyla ilgili basın açıklaması yaptı.

MHP ve AKP'nin af çıkarabilmek için tek başlarına yetkilerinin olmadığının altını çizen Seymen, affın bu yüzden "İnfaz yasası değişikliği" adı altında dayatılmaya çalışıldığını söyledi.

MHP'nin af teklifinin uyuşturucu tacirlerini ve dolandırıları da kapsadığını ifade eden Seymen'in basın açıklaması şöyle:

Milliyetçi Hareket Partisi 22.09.2018 tarihinde bir infaz yasası değişikliği tasarısı açıklamış bulunmaktadır. Söz konusu tasarı incelendiğinde; kovuşturma aşamasında belirli suçlardan hüküm giymiş sanıkların infaz edilecek cezalarından 5 yıl indirim yapılması, soruşturma aşamasında ise cezanın alt ve üst sınırına bakılarak davanın durdurulmasının amaçlandığı öngörülmektedir.

"MHP VE AKP TEK BAŞINA AF ÇIKARAMADIĞI İÇİN..."

Öncelikle belirtmemiz gerekiyor ki; söz konusu tasarı bir infaz yasası değişikliğinden ziyade bir af yasası niteliği taşımaktadır. İnfaz yasası değişikliği yapılarak belirli suçların cezalarından 5 yıl indirim yapılması mümkün değildir. Mecliste bulunan Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili sayısı ile Ak Parti milletvekili sayısı genel af çıkarmaya yetmediğinden, Milliyetçi Hareket Partisi ‘’İnfaz Yasası Değişikliği’’ adı altında bir af yasası çıkarmak amacı gütmektedir.

"MHP'NİN TEKLİFİ UYUŞTURUCU TACİRLERİNİ DE KAPSIYOR"

Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise sözde ‘’İnfaz Yasası Değişikliği’’ tasarısının kapsadığı suçlardır. Hükümet her mecrada ‘’Uyuşturucu ile Mücadele’’ konusunda kendi tabirleriyle destan yazıldığını belirtmektedir. Hatta İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU tarafından kolluk kuvvetlerine ‘’uyuşturucu tacirlerinin bacaklarının kırılması’’ talimatı verilmesi hafızalarımızda henüz taze bir şekilde yer etmektedir. Sayın Adalet Bakanı, 2017 yılında uyuşturucu ile ilgili suçlardan cezaevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklu sayısını 48.311 kişi olarak açıklamıştır. Yine Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Şaban YILMAZ 09.02.2018 tarihinde cezaevlerinde uyuşturucu suçlarından 50.000 kişinin tutuklu ve hükümlü olarak bulunduğunu açıklamıştır.

Oysa Milliyetçi Hareket Partisi tarafından sunulan tasarının kapsamı içerisinde ‘’Uyuşturucu Suçları’’ da bulunmaktadır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi zehirleyen uyuşturucu ile mücadele İYİ Parti’nin kırmızı çizgisidir ve bu suçtan hüküm giyen sanıkların serbest bırakılmasına İYİ Parti kesinlikle müsaade etmeyecektir. Uyuşturucu suçlarının bu tasarı kapsamına alınmasında bazı sanatçıların bu suçlardan hüküm giymiş bulunmasının etkisi var mıdır? Bu hususun Milliyetçi Hareket Partisi tarafından cevaplandırılması gerekmektedir.

"TOSUNCUK DA SERBEST KALACAK"

Yine tasarı incelendiğinde görülmektedir ki; dolandırıcılık suçu da tasarı kapsamına alınmıştır. Dolandırıcılık suçu oranı, ülkemizde son yıllarda diğer suçlara oranla hızla artmış ve bu suçların şüphelileri bir şekilde örtbas edilerek yargılama süreçleri baltalanmıştır. Örnek vermemiz gerekirse; Çiftlikbank olayı ülkemizde büyük yankı uyandırmış bir dolandırıcılık olayıdır. Söz konusu tasarının kabul edildiği varsayılırsa, toplumun azımsanamayacak bir kısmını dolandırmış bulunan ‘’Tosuncuk’’ lakaplı Mehmet AYDIN ülkemize geldiğinde; ya hakkında açılan soruşturma durdurulacaktır, ya da kovuşturma yapılıp ceza almış olsa bile cezasını 5 yıl eksik çekerek kısa bir süre sonra tahliye edilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi bu suçları tasarı kapsamına alarak kimi ya da kimleri korumaya çalışmaktadır? Bu hususun da açığa kavuşturulması gerekmektedir.

"SÖZDE 'İNFAZ YASASI DEĞİŞİKLİĞİ' ÇÖZÜM DEĞİL"

Milliyetçi Hareket Partisi söz konusu tasarının gerekçesi olarak cezaevlerindeki doluluk oranlarını ve mahkumların cezaevlerinde insan haklarına aykırı koşullarda yaşadıklarını belirtmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin tasarı gerekçesinde açıkladığı üzere ülkemizde cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı yaklaşık 253.535 civarındadır. Bu sorunun çözümü sözde ‘’İnfaz Yasası Değişikliği‘’ ile cezalardan beşer yıl indirmek değildir. Ceza hukukunda tutuklama bir tedbirdir. Ve bu tedbirin uygulanması için belirli şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Örneğin; şüphelinin delilleri karartma ihtimalinin yahut kaçma ihtimalinin bulunması gerekmektedir. Yine tutuklama için şüphelinin kendisine isnat edilen suçu işlediğine dair kuvvetli bir şüphe olmalıdır ki yargılaması tutuklu gerçekleşsin. Sonuç olarak tutuklama, güvenlik tedbirleri içerisinde son çare olarak başvurulması gereken bir tedbirdir. Oysa ülkemizde tutuklama bir tedbirden ziyade yargılama sırasında sıradan bir aşama olarak görülmektedir.

"ADİL YARGILAMAYA RİAYET EDİLMELİ"

Mahkemeler şüpheliyi tutuklu yargılayarak, daha sonrasında beraat ederse serbest bırakma yoluna gitmektedirler. Adalet Bakanlığı tarafından bu konuda bir çalışma yapılır ve kamuoyu ile paylaşılırsa söylediklerimizde ne kadar haklı olduğumuz görülecektir. Bu husus cezaevlerinin bu kadar dolu olmasının başlıca etkenlerinden birisidir. Dolayısıyla yukarıda belirttiğimiz üzere, cezaevlerindeki doluluk oranını azaltmak istiyorsak, infaz yasası değişikliği yapmadan ya da af yasası çıkarmadan önce yargılamalarda ‘’Adil Yargılanma’’ ve ‘’Orantılılık’’ ilkelerine riayet edilerek, tutuklamanın son çare olarak görülmesini sağlamamız gerekmektedir.

Tasarı hakkında en dikkat edilmesi gereken husus ise, tasarı kapsamındaki suçların genişletilerek bütün bir şekilde af yasasına dönüşme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olmasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi tarafından bu husus için ‘’Bu tasarının bir af tasarısı olmadığı, bir infaz yasası değişikliği olduğundan bahisle genişletilemeyeceğini‘’ cevabı verilmektedir. Oysa ülkemizde 21 Aralık 2000 yılında Meclisimizde kabul edilmiş bulunan ve 22 Aralık 2000 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan, literatürümüze Rahşan Affı olarak geçmiş kanuna bakıldığında görülecektir ki; o kanun ile şu anki sözde ‘’İnfaz Yasası Değişikliği’’ benzer hatta nerdeyse aynı mahiyettedir.

Rahşan Affı olarak anılan 4616 Sayılı Kanunda dönemin infaz yasasında değişiklik yapılarak belirli suçlardan hüküm giymiş sanıkların ceza infaz sürelerinde 10 yıl indirim yapılmasını ve soruşturma aşamasında ise davanın ertelenmesini öngörüyordu. Ancak 21.05.2002 tarihinde 4758 Sayılı Kanun ile söz konusu 4616 Sayılı Kanun genişletilmiş ve Anayasa Mahkemesi’nin 06.11.2002 tarih ve 2002/99 Esas, 2002/51 Karar numaralı kararı ile yasanın kapsamı genişletilmiştir. Sonuç olarak söz konusu yasa bir af yasası halini almış ve günümüzde Rahşan Affı olarak anılmaktadır. Zaten söz konusu Anayasa Mahkemesi Kararı’nda o dönem çıkarılan yasanın açıklandığı üzere şartlı tahliye yasası değil, özel bir af yasası olduğu belirtilmiştir. Bu kararda da açıkça görüleceği üzere, bir tasarının af tasarısı olabilmesi için metnin içerisinde af kelimesinin geçip geçmemesi ya da o tasarıyı sunanların tasarıyı af olarak nitelendirip nitelendirmemesi herhangi bir önem arz etmemektedir.

"İYİ PARTİ AF KONUSUNA TAMAMEN KARŞI DEĞİLDİR. ANCAK..."

Tasarı incelendiğinde söz konusu tasarının af tasarısı olduğu açıkça görülmekte ve Ak Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi vekil sayıları söz konusu tasarıyı kanun haline getirmeye yetmemektedir. Ancak buna rağmen söz konusu tasarının kapsamı, amacı ve sonrasında genişletilme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu hususlarını Yüce Türk Milleti’ne izah etmek İYİ Parti olarak birincil vazifemizdir.

İYİ Parti af konusuna tamamen karşı değildir. Ancak çıkarılacak yasanın herhangi bir şahsı yahut zümreyi koruma amaçlı çıkarılması ya da devletimizi yıkmaya yönelik gerçekleştirilen terör eylemlerini de kapsama ihtimali bulunması İYİ Parti olarak kabul edilemez bir durumdur. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

İlgili Haberler