Kaç kişiden biri diyabetli

Kaç kişiden biri diyabetli
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Safiye Arıkher 11 yetişkinden biri diyabet hastası olduğunu söyledi…

Uzm. Dr. Safiye Arık, “Diyabet, insülin yetersizliği ya da insülin etkisinin bozulması nedeniyle vücudun karbonhidrat, yağ ve proteinlerden gerektiği gibi faydalanamadığı, sürekli tıbbi takip gerektiren, kronik, geniş kapsamlı bir metabolizma hastalığıdır. Tüm karbonhidratlı besinler kanda glikoza dönüşür. İnsülin, glikozun hücrelere geçmesine yardımcı olur. İnsülin yapamamak veya etkin şekilde kullanamamak, kanda artmış glikoz düzeylerine (hiperglisemi olarak adlandırılır) sebep olur. Uzun sürede yüksek glikoz düzeyleri vücutta zarara ve çeşitli organ ve dokularda işlev bozukluklarına yol açar” dedi.

DİYABET TÜRLERİ VE BELİRTİLERİ

Diyabet türlerinin dört klinik tipe ayrıldığını belirten Uzm. Dr. Safiye Arık, en çok rastlanan türlerinin Tip1, Tip2 ve Gestasyonel (Gebelik Diyabeti) olduğunu anlattı. Dördüncü türünün diğer nedenlere bağlı (ilaç kullanımı, hormonal bozukluklar vb.) olarak görülebileceğini ifade etti.

Tip1 diyabette kesin insülin yetersizliği olduğunu ve her yaşta ortaya çıkabileceğini ancak genelde çocuklarda ve ergenlerde görüldüğünü söyleyen Uzm. Dr. Safiye Arık, Tip1 Diyabette vücudun az insülin ürettiğini ya da hiç üretmediğini belirtti.

Hastalarda beta hücre tahribatı olduğunu da aktaran Uzm. Dr. Arık, “Beta-hücre rezervi yüzde 80-90 oranında azaldığında klinik diyabet belirtileri görülür. Hiperglisemiyle ilgili ağız kuruluğu, çok su içme, açlık duygusu, çok idrar yapma, kilo verme ve yorgunluk gibi belirti ve bulgular birdenbire ortaya çıkar. Hastalar genelde zayıf ya da normal kiloludur. Çoğunlukla 30 yaşından önce başlar. Kan şekeri seviyesini dengelemek için insülin iğnesine ihtiyaç duyulur” diye konuştu.

YETİŞKİNLERDE DAHA MI SIK?

Yetişkinlerde daha sık görülen Tip2 Diyabetin ise tüm diyabet vakalarının yaklaşık yüzde 90’ını oluşturduğunu söyleyen Uzm. Dr. Arık, “Toplumda daha çok karşılaşılan diyabet şekli tip 2 diyabettir ve insülinin yeterince işlev görememesi (insülin direnci ve insülin salgılanmasında azalma) sonucu meydana gelir. Vücut ürettiği insülini iyi kullanamaz. Genelde insülin direnci tip 2 diyabetin öncesinde başlayarak uzun yıllar hastalığa hakim olur, insülin salgılanmasında ciddi azalma ise diyabetin ilerleyen dönemlerinde veya arada çıkan hastalıklar sırasında öne çıkar.

Çoğunlukla 30 yaş sonrası görülür, ancak obezite artışının etkisiyle özellikle son 10-15 yılda çocukluk veya ergenlik çağlarında görülen Tip2 Diyabet vakaları çoğalmaya başlamıştır. Hastalık genelde sinsice başlar. Birçok hastada başlangıçta hiçbir belirti yoktur. Bazı hastalar ise bulanık görme, el ve ayaklarda uyuşukluk ve karıncalanma, ayak ağrıları, sık mantar enfeksiyonları veya yara iyileşmesinde gecikme sebebiyle başvurabilir. Tedavisindeki en önemli nokta ise düzgün beslenme ve spor yani sağlıklı yaşamaktır. Ayrıca hastalarda kan şekeri seviyesini denetlemek için ilaç ve/veya insülin kullanılması gerekebilir” dedi.

Gestasyonel DM gebelik esnasında çıkan ve genelde doğumla birlikte geçen diyabet şekli olduğunu belirten Uzm. Dr. Safiye Arık, gebeliğe bağlı insülin direnci ve genetik yatkınlık sebebiyle oluştuğunu anlattı.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Uzm. Dr. Arık, “Diyabet tanısı dört yöntemden herhangi biri ile konabilir. Çok şiddetli diyabet belirtilerinin olmadığı durumlarda, tanının daha sonraki bir gün, tercihen aynı (veya farklı bir) yöntemle doğrulanması gerekir. 8 saatlik açlık sonrası ölçülen plazma glikoz değerinin 126 mg/dl ve üstünde olması” diye konuştu.