Kampanya kızışıyor...

Devlet Bahçeli'deki hırçınlaşma iyice belirginleşti. Sanki "provokasyonlara gelmeyin" diyen başkasıymış gibi hedef göstermeyi sürdürüyor. Bağcılar'daki saldırı, bunun sonucu. Oysa, diğer partilerin tamamı sakin bir kampanya sürdürmekte. Muharrem İnce'nin üslubuna şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Bindirmeleri bile, fazla acıtmıyor. Arzulanan da bu.

"100 bin imza kampanyası"nda ilk yedi saatte belirlenen hedefi fersah fersah aşan Meral Akşener'in durumu sürpriz değil. Çevremdeki İYİ PARTİ'lilerin rahatladığını gözlemliyorum. Bütün içtenliğimle söylüyorum "hedef 2 milyon olsa" buna da ulaşılırdı.

Niğde ve Nevşehir'den sonra Kahramanmaraş ve Mersin mitinglerindeki büyük ilgi bunun kanıtı. En başta da bayanlarınki. Bu birilerini belli ki rahatsız etti. Dün bir ara baktım Devlet Bahçeli etrafındaki tek kadını yanına çağırdı. Bu size bazı şeyleri anlatmıyor mu?

Demek ki yaklaşık iki yıl önce "Meral Bacı yüzde 20 alır" sözüm havada kaldı. Görünen o ki yüzde 20'leri aşacak...

 

 

Karamollaoğlu

Kampanyanın en etkin isimlerinden biri kesinlikle Temel Karamollaoğlu. İktidar borazanlarınca oy oranı 0.63 olarak gösterilen SP oylarını patlattı. İstatistiklere vurursanız 6.8'e yükselmenin karşılığını bulursunuz. Bu oran sandık günü gelene kadar daha da artacaktır.

Ak Parti'nin kaçınılmaz gerilemesinden sonra, Saadet'in iyice palazlanacağını tahmin zor değil. Şu andaki tek sıkıntıları Avrupa'daki Millî Görüşçüler'e çıkarılan güçlükler. Oy verme olanakları kısıtlanmaya çalışılıyor. Yine de onların akıllı bir formülle bunu aşacaklarına inanıyorum. Bu işler inanç meselesidir.

***

Hoş bir tartışma

CNNTÜRK'te Müfit Can Saçıntı'yı fark edince -tekrar yayında- izledim. Saçıntı "Çocuklar Duymasın"la tanındı. Oyuncu ve senaristliği başta on parmağında on marifet. Mandıra Filozofu tiplemesiyle herkes tanıdı. Bu karakteri aynı adla iki filme yansıttı. Kendine özgü konuşma tarzıyla "kadın-erkek ilişkileri" hakkında müthiş laflar etti. Programa katılmadan önce iyi hazırlık yaptığı belli oldu.

Cinsiyetin önemi

Diğer konuşmacılar arasından epey "süslü laflar" çıktı ki, bir kitapçık yapılabilir. Örneğin "Kadın gök gibidir. Yağmur, kar, güneş vb.. gibi pek çok şey olabilir". "Aşk başımızı, sevgi dünyamızı döndürür".

Biyokimyacı Dr. Ayşegül Çoruhlu başlı başına fenomen. Onu ilk defa Güneri Cıvaoğlu'nun Şeffaf Odası'nda seyretmiştim. Giyimi-kuşamı ve hepsinden önemlisi bastığı hava ile dikkatimi çekmişti. Eğer Güneri Bey onu konuk almışsa birtakım özellikleri var demiştim. Nitekim yanılmadığımı anladım. Bir sürü bilimsel vurgulamalarıyla ilgilenmedim. Dr. Çoruhlu oturuşu-kalkışıyla Suzan Avcı'nın gençliğini hatırlattı. Hele ideal kadını, kendi üstünden tarifine bayıldım; "yumuşak cildim, hoş göğüslerim var". Burada bir sonuca varmak gerekiyorsa, bilimde de seksapelin önem kazandığı döneme girdik.

***

Hakemlerin adaleti!

Önce Fırat Aydınus'u izledim. Sonra Ali Palabıyık'ı. Açıkça belirtmeliyim ki, bunların yanlı olduğundan şüphem kalmadı. Aydınus'a vakti zamanında "Beşiktaşlı" diyenlere "Gözlük değil dürbün öneriyorum". Hakemlik hayatı, Kartal'ın aleyhine düdük çalmakla geçti. Hele Fenerbahçe-Bursaspor maçını nasıl yönettiğini gördükten sonra pes dedim. İnanın Yeşil-Beyazlı takım ikinci golü yemese diğer Bursalıları da teker teker sahadan atardı.

Burada bir parantez de Aykut Kocaman'a açacağım. Öyle veya böyle maçları alıyor. Ancak ortaya koyduğu futbolu kendisi beğeniyor mu? Ondan sonra hiç sıkılmadan seyircisini suçluyor. Aynayı önce kendine çevirmeli. Aynı şey kaleci Volkan Demirel için de geçerli. Bu yediği kaçıncı "ucuz gol". Futbolda değişmez bir kural vardır "zamanında karar". Volkan'a tek tavsiyem sezon sonu jübile yapması.

Akhisar'daki Ali Palabıyık'ın yıldızı Başkan Aziz Yıldırım'ın övgüleriyle parladı. TFF bir ara tüm Fenerbahçe maçlarını ona vermeye başladı. Homurtular çoğalınca bunu seyrekleştirdi. Palabıyık şimdilerde Sarı-Lacivertlilerin rakiplerini biçmekle meşgul. Son örnek, Galatasaray aleyhine çaldığı penaltı. İnsaf ki insaf...

...

Eyüp Karadayı'dan:

* "O" şimdi askere gidince, alfabe 28 harfe düştü...

* Bilmemek ayıp değil, yeter ki etrafa çaktırma...

* Kurbağayı altın havuza koymuşlar, yine "vraak, vraak" demiş.

* Aç ayı oynamaz, bayılır.

* Atın ölümü dopingden olsun...

* Eşeğin ölümü sucuktan olsun...

 

Yazarın Diğer Yazıları